The Mandalorian

Bunu Paylaşın

Düzenin olmadığı bir dünya olsa, böyle bir yerde yaşamak nasıl olurdu? Peki, koca bir galaksinin çivisi çıksa? Korku düzeni yıkılsa? Irklar, gezegenler, sistemler kendi keyfiyetlerine kalsalar nasıl olurdu?

Tüm bu soruların cevapları ben de değil. Böyle bir galaksinin nasıl bir yer olacağına gözlerimizle şahitlik etmeye başladık. Nerede mi? Disney +’da

Star Wars evreninin iyiden iyiye hareketlendiği bu günlerde yeni bir kahraman( ya da anti kahraman) vücut bulup karizmasını evrene göstermeye başladı. Bu yeni mini diziyle SW hayranlarının en favori karakterlerinden biri olan Boba Fett’in tam anlamıyla hemşerisi ile tanışmış oluyoruz.

The Mandalorian, İmparatorluğun dağılmış parçalarının arasında yolunu bulan bir ödül avcısı. Tıpkı Boba Fett ve ondan önce babası Jango Fett gibi… Tıpkı gezegenleri Mandalor’da ki pek çok Mandalor gibi…  Jon Favreau tarafından yazılan karakter, Disney tarafından Fett’in hikâyelerine tercih edilerek hayat buluyor.

Favreau’yu Iron Man filmlerinden yönetmen yazar ve oyuncu olarak tanıyacaksınız. Tony Stark’ın beceriksiz ama yürekli şoförü rolüyle sempati toplayan yönetmen, küçüklüğünden beri bir Star Wars hayranıymış. Hikâyeyi yazarken 1977 yılındaki ilk Star Wars filmi olan A New Hope un havasını yakalamak istediğini, kanun kaçaklarının ve çeşitli sebeplerle galaksiden saklanan pek çok canlının buluşma noktası olan Tatooine gezegenindeki Mos Eisley barının büyülü ve bir o kadar da ürkütücü havasını yakalamayı hayal ettiğini anlatıyor. ‘Bir çeşit vahşi batı havası’ diyor ve ekliyor; ‘Bara giren esrarengiz yabancı meydan okuyan tavrıyla herkesin dikkatini çeker.’

Boba Fett’in ve babası olan Jango Fett’in kostümlerini düşününce; maskeli, yapılı ve galaksinin bildiği Mandalor zırhıyla dolaşan bir yabancı beladan başka bir şey olamaz.  Özel bir alaşımdan elde edilen Mandalor zırhının ana maddesi olan beskar’gam yani beskar demirinden yapılan bu zırh imparatorluk kredisinden bile daha değerli bir maldır. Işın kılıcına bile dayanabilecek bir yapıya sahip bu zırhı giyen cesur Mandalor savaşçıları galaksi tarihi boyunca işgalci bir ulus olarak savaşırlar. Kendi aralarındaki fikir ayrılıkları onları başkaları için savaşan paralı askerler haline dönüştürür. Korkusuzdurlar, kurnazdırlar ve en zor anlarda bile soğukkanlılıklarını kaybetmezler. Bu özellikleri onları amansız birer savaşçı yaparken evleri olan gezegeni terk ederek yaşamaları sonucunda zamanla nüfusları azalır ve galaksi tarihindeki önemlerini kaybederler.

Ta ki Jango Fett adındaki yalnız bir ödül avcısı Galaktik Cumhuriyet Ordusu’nu oluşturacak olan klon askerlerin genetik babaları olana dek. Kendisine genetik yapısıyla oynanmamış bir kopyasını alarak belki de efsanenin en önemli kararını verir. Önce Jango Fett Jedi Ustası Mace Windu tarafından öldürülür. Yıllar sonra büyüyen Boba babasının intikamını almak adına genç Skywalker’ın peşine düşer. Sonu bir Sarlacc’ın midesidir.(En azından filmlerde)

Bundan sonrası ise tüm Dünya’nın malumu olan gelişmeler… Luke ve babası imparatoru alt eder ve korku krallığı resmen sona erer. İşte yeni dizi ‘The Mandalorian’ bu olaylardan tam dört yıl sonrasında geçiyor. İnternet üzerinde fragmanları aylardır yayınlanan dizi nihayet meraklılarıyla buluştu. Dizide amansız ödül avcısına Game Of Thrones dizisindeki Oberyn Martell karakterini canlandıran Pedro Pascal hayat veriyor. İlk bölüm tam bir aksiyon fırtınasıyla başladı ve pek çok SW hayranının ağzını açık bırakacak bir finalle sona erdi. Bir nefeste üçüncü bölümüne vardığımız dizi farklı eleştiriler alsa da pek çok yönden SW ve bilim kurgu hayranlarına zevk vermekten geri kalmıyor.

Mandolor’lar Galaktik tarih boyunca inançları gereği ketum ve bir o kadar da acımasız bir ırk olarak görülürler. Dizimizin kahramanı tüm bu imajı yıkıyor ve bir bebek için inandığı her türlü yasayı ve dinini çiğnemekten geri kalmıyor. Buna atıfta bulunan üçüncü bölümün ismi ‘Günah’.  

Peki bir Mandalor’u bu kadar yumuşatan şey ne olabilir? Cevabını seyrederek görmenizi tavsiye ediyoruz.

Son olarak ; dizinin içinde bulunan örgülerin ve atıfta bulunulan bazı tarihsel olayların Star Wars filmlerinden sonra milyonlarca hayranın açlığını bastırmak için ortaya çıkan ve inanılmaz derece gelişen genişletilmiş Star Wars Evrenin ’den olduğunu belirtmekte fayda var. Pek çok kitap, çizgi roman, çizgi dizi ve oyunlardan oluşan bu evren; merak uyandıran karakterlerin ve ırkların geçmişi hakkında bilgi verirken ilk Star Wars filminden binlerce Galaktik yıl geriye giderek SW evreninin yapı taşlarını inşa ediyor. Bu yönden bakıldığında yapımcı ve senaristlerin bu evrene gösterdikleri hassasiyet memnuniyet verici.

Evet, akıl almaz bir âlemin içinde başka bir kapı açıldı ve bizleri Goerge Lucas’ın dehasına bir kez daha selam durmamız gerektiğini hatırlattı. Onun ayak izlerini takip edenler Star Wars evreninin sonsuz bir güzellik ve kurgunun en güçlü manifestolarından birisi olduğunu bilerek ve daha ötesi ne olabilir sorusuna cevap arayarak bir ömür geçiriyorlar.

Hoş geldin Mandalorya’lı…

Yazıyı beğendiniz mi?

Ortalama puan 5 / 5. Oylama sayısı: 2

Bunu oylayan ilk kişi olun

RSS
Follow by Email
Twitter
Visit Us
Follow Me
YouTube
YouTube
Instagram

Bir Yorum

Cevap Yaz

Oturum aç:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir