Ve Almanya İlk Kez Birleşti… Netflix Orjinal Dizisi; Barbaren

Bunu Paylaşın

Bugün hem dizi hem de retrospektif kategorilerimize giren bir diziyi inceleyeceğiz; Netflix orjinal yapımı “Barbaren/Barbarlar”. Dizi, Almanya‘nın tarihinde çok önemli rol oynayan ve MS 9 yılında Almanya’nın kuzeyinde gerçekleşen Teutoburg Ormanı Savaşı‘nı konu alıyor.

Alman yapımı dizide ilk dikkatimi çeken öğe, Fransız Sinema Şirketi Gaumont’un yapımcılardan biri olması oldu. Gaumont‘un uluslararası bir açılımı olup olmadığını araştırmasam da Fransa’nın bu köklü şirketinin bir Alman efsanesini konu alması iyi anlamda ilginç geldi doğrusu.

Dizi, bir belgesel olmadığı için karakterleri merkeze alarak anlattığı hikayesinde, tam da bu sebepten dolayı yer yer dramayı öne alıp, olayı daha az bir komplikelik düzeyinde anlatmayı seçmiş.

Barbaren, dağınık Germen kabilelerinin önde gelenlerinden biri olan Cherusci kabilesine gelen Roma elçisinin talebi ile açılıyor. Buna göre bölgeye yeni atanan vali Varus, tüm Germen kabilelerinden vergi istemektedir. Sorun şudur ki, Germen kabileleri ile yapılan barış, iki şartla imzalanmıştır; Germen Kabileleri’ni vergiden muaf tutmak ve kabile reislerinin oğullarını rehine olarak Roma’ya götürmek.

Bu talep bize dramatik anlamda iki karakteri tanıtır. Düz, güçlü, yüz yüze mücadeleyi tercih eden ancak yaşlanmış, oğullarının rehine olması sebebiyle zayıflamış ve bu durumun sınırlarını bilen kabile reisi Segimer ve içten pazarlıklı, diplomat, güç tutkunu ancak çatışmayı direkt yapmaktan kaçınan kardeşi -ki dizide bu olgu es geçiliyor- Segestes.

Tarihi arka plan ise biraz daha karışıktır. Gerçekten de Varus, imparatora yakın bir aileden gelen, barbarları insan sıfatında tanımlamayan ve onlara karşı özellikle çarmığa germe cezasını sistematik şekilde kullanan zalim bir yönetici olsa da, idareci olarak saygı duyulan ve kapasiteli bir liderdi. Roma, Varus’tan önce bölgeyi yedi lejyon ile kontrol etmekteydi. Ancak İlirya’da -bugünkü Arnavutluk- çıkan ve tüm Balkanlara yayılan büyük bir isyan dolayısıyla bölgeden dört lejyon isyanı bastıracak güçlere tahsis edilmişti. Varus, isyanı bastırmak için gerekli finansal gücün kendi bölgesindeki gereğini yapmak istemekteydi.

Bu noktada iki taraf için de karşılıklı bir fırsat, bir “evreka” anı görünüyor. Varus vergi toplamak zorundaydı ve Rhine nehrinin doğusundaki topraklar yani Kuzey Almanya -Romalıların adlandırmasıyla Germania Inferior- işgalin götürüsünün getirisinden daha büyük olduğu bir bölgeydi. Germenler açısından ise, Varus’un taktikleri ve talepleri nefret uyandırmış olmakla birlikte muhakkak fark ettikleri bir husus vardı; Varus’un elinde artık yedi değil üç lejyon vardı…

Dizide, Segimer’in çağırdığı kabile liderleri savaşmayı göze alamazlar. Brukter’ler dışında destek bulamayan Segimer de vergiyi kabul eder. Bu arada belirtmek gerekmese de trivial olarak belirtelim, Cheruski, Chatti gibi Alman kabileleri “”ç” değil “h” harfi ile okunuyor. Çatti değil Hatti gibi… Diziye dönersek, kabilelerin kavgalı olduğunu ve henüz “Germen” olmadıklarını gösteren bu sahne, gizli bir izleyici ve sevgilisi kılıç ustasını yani önümüzdeki dönemde dizinin iki ana karakteri olacak Segestes’in soylu kızı Thusnelda ile halktan Folkwin Wolfspeer’i -soyadı/lakabı “kurt mızrağı” anlamına geliyor.- tanıtır bize.

Folkwin, bir aşk üçlüsü için tasarlanmış kurgusal bir karakterdir, Thusnelda ise gerçektir. İkilinin ilk buluşmasında Germen toplumundaki aristokrasiye dikkat çekilir. Her ne kadar beş at ile düğün yapılabilse de, soylu kızlar kabile liderleri ile evlendirilirler, kılıç ustaları ile değil…

Tarihi olarak, Roma/Germen münasebetlerinde savaşlar kadar barış dönemlerindeki vasallık ilişkileri ve Roma destekli sosyal yükselmeler de rol oynamıştır. Romalıların zenginleştirdiği veya koruduğu kabile liderlerine ek olarak, Roma desteği ile kabile lideri olan soylular veya halktan etkin figürler hiç de az değildir. Ve barbar toplumunda aristokrasinin ortaya çıkmasının temel motoru bu iki toplum arasındaki işte bu ilişkidir.

Diziye döndüğümüzde, vergiyi kabul eden Germenlerin bu vergiyi karşılayabilecek kaynaklarının olmaması sebebiyle zor kullanılmaları anlatılır. Birer zulüm nişanesi olan iki sahnede Segestes’in küçük oğlu, çıkan bir arbedede zihni melekelerini kaybeder ve vergiyi tamamen reddeden Brukter kabile lideri öldürülür. Arminius tarafından öldürülür…

Arminius, Segimer’in rehin alınan büyük oğlu olup, küçüklüğünde Thusnelda ve Folkwin ile gruptur ve bu üçlü arassında ergenlik öncesi olmakla birlikte bir aşkın önsözü vardır. Ancak küçük yaşta Roma’ya götürülen Arminius veya gerçek ismi ile Ari, babasına olan öfkesine ek olarak Roma’nın ihtişamı ile büyülenerek tam bir Romalı olarak dönmüştür doğduğu topraklara. Ve babası olarak değer verdiği kişi Varus’tur, Segimer değil… İşin ilginç yanı Varus da Arminius’u kendi çocuğu olarak görmektedir.

Kardeşinin başına gelenle çılgına dönen Thusnelda, atak karakteri ile Folkwin’i etkiler ve iki arkadaşlarını yanlarına alarak, gayet başarılı bir planla Lejyonlardan birinin kartalını çalmayı başarır. Bir Roma Lejyonu’nun kartalının çalınması, bir lejyonun yenilmesine eş değer bir aşağılanmadır ve Romalılar çok sert bir tepki verirler.

Seri ölümlerle perçinlenen bu olay sonunda Arminius olaya dahil olur ve eski hayatı ile tekrar yüzleşir. Kartalı bulur, geri götürür ancak aldığı şövalyelik ünvanına ek olarak Roma’ya dönmeyi umarken, Cherusci kabilesinin başına atanır. Bu atama büyük bir hayal kırıklığıdır ama dahası vardır, bu atama babası Segimer’in ölümü de demektir aynı zamanda… Arminius bir Romalıdır, ancak anlamıştır ki manevi babası Varus’un gözünde bile bir barbardır. Öz babasının ölümü de eklenince bir boşluğa düşer.

Onu boşluktan çıkaran ve kafasını toplamasını sağlayan kişi Thusnelda olur. Thusnelda, Folkwin’e aşıktır, Arminius ise ona. Arminius’un Germen kabilelerini birleştirmek için kahin olarak tanınan ve soylu Thusnelda ile evlenmesi gerekmektedir ve Folkwin de kalbiyle olmasa da aklıyla ikna olur. İlk başlarda Folkwin’e sadık davranan ikili, hayatın da biraz zorlamasıyla ve ikisinin de razı olduğu bazı yalanlarla birbirine yaklaşır ve gerçek karı koca olurlar.

Tarihi perspektif biraz daha karışıktır. Folkwin karakteri gerçekte olmadığı için Thusnelda ile Arminius’un evliliği politik olarak doğru görünmektedir. Thusnelda, Segestes’in kızıdır ve Segestes, Arminius’un düşmanıdır. Her iki lider de bir barış nişanesi ve güç devşirme aracı olarak bu evliliğe razı olmalıdır. Ancak, Thusnelda savaştan beş yıl kadar sonra Romalıların eline düştüğünde Arminius gerçekten psikolojik bir çöküntü yaşamıştır.

Ancak dizinin, biraz hafif, biraz mahcup geçtiği fakat değindiği “din” olgusu da Thusnelda’da ifadesini bulur. Thusnelda yalancı bir kahindir ama bu sıfatı kabilelerin birleşmesinde önemli rol oynar. Gerçekten de Germenler, vergi yüzünden zor duruma düşseler ve sayıca gözlerine kestirmiş olsalar da, Romalılar yine de tehlikeli bir düşmandı ve Germenler onlarla başa çıkacaklarsa, bunu kabilelerin birleşmiş orduları ile yapabilirlerdi. Ve birbirine düşman olan, dahası bir zaferde bile zafer sonrasında birbirlerinin gücünü ellerinden almaya çalışacak bu kabile liderlerinin birleşmesinde Nordik Panteon’un önemli etkisi oldu. Thor, Mars’ın aşağılamasına daha fazla dayanamamış, Woden -Odin-, halkına zafer vizyonları vadetmiştir.

Yine de, birbirine bu kadar düşman ve Roma’dan hem korkan hem de yararlanmak peşindeki bu kabileleri, bir Romalı olarak görülen Arminius’un büyük bir gizlilikle birleştirebilmesi mucizevi bir başarıdır.

Hem dizide hem tarihte gerçekten yaşanmış kilit anı; Segestes’in savaştan bir gün önce Varus’u, kurulacak devasa pusu konusunda uyarması ve Varus’un, Arminius’a duyduğu güvenle, manevi oğlunu yerinden etmek istediğini düşündüğü bu adama inanmamasıdır.

Bundan sonrası tarihtir. Dizide gayet başarılı ve bilgisayar efektlerinin gerektiği gibi saklandığı ama yakın planlarda biraz da olsa basit sahnelerle kotarılan ve elbette ki sadeleştirilmiş savaş sahnesinde Roma Ordusu Teutoburg Orman’ında sefer düzeninde iken yakalanır ve parça parça ayrılarak tamamen imha edilir. Varus da büyük hayal kırıklığı ile kılıcının üzerine yatarak intihar eder.

Gerçek savaş 36 saat kadar sürmüş, Romalılar ilk saldırıyı büyük kayıplarla da olsa püskürtmüş, gece korunaklı bir kamp kurmuş ve ilk pusudan çıkmayı başarmışlardır. Ancak yolun devamında bir duvarla tekrar pusuya düşürülmüş ve bu sefer tamamen imha edilmişlerdir.

Thusnelda’nın güç için Folkwin’i terk etmesi, Segestes’in aşırı karikatürleştirilmiş ancak temsili güç kovalayışı ve savaşa daha sonra katılan Hadgan’ın iki yüzlüğü gibi öğeler dizinin gerçek tarihe göz kırptığı anlar olmuş.

Tarihte, bu savaş Almanlar için özellikle 1871’de Almanya’nın birleşmesi ile biten süreçte çok önemli olmuş ve bir rol model olarak tanımlanmıştır. Romalılar için bir tajedi idi ve Varus Felaketi olarak isimlendirildi. Savaşta imha edilen 17,18 ve 19.Lejyonlar bir daha kurulmadılar. Ancak Romalılar daha sonra Germania Superior yani Rhine’ın batısını tekrar ele geçirip, Thusnelda’yı esir aldılar ve zaman içinde üç lejyonun da kartallarını buldular. Bu savaş, Pers-Yunan Savaşları’na benzetilebilir. O savaş da, Yunanlılar için bir varolma mücadelesi ve büyük bir zafer iken, Persler için devasa imparatorluklarının bir ucunda, onur kırıcı ama “işte sadece o kadar” bir yenilgiydi. Elbette ekonomik olarak zarara uğramışlardı ancak ölümcül bir darbe değildi.

19.Yüzyıldan bir Arminius temsili…

Buradan hareketle Rhine‘nın doğusuna tekrar geçmeyen Roma’yı ve bunun Alman tarihindeki yerini tekrar ve kısaca irdeleyebiliriz. Öncelikle, ana neden şuydu; Rhine’nın doğusu çok fakir bir orman/bataklıktan ibaretti ve işgal masrafları bölgenin kaynakları ile karşılanamıyordu. Bir başka sebep, İmparator Tiberius’un -ki ilk Germen zaferlerini kazanan da oydu- Teutoburg Savaşı‘nın intikamını yavaş yavaş alan Germanicus‘un popilaritesinden rahatsız olup onu başka bir bölgeye tayin etmesiydi. Son olarak, Rhine’nın Akdeniz’den beslenmesi sebebiyle Roma Ordusu’na büyük destek sağlamasına mukabil, Kuzey Almanya’da aynı görevi görebilecek Elbe‘nin Atlantik’ten beslenmesi sebebiyle hem daha pahalı hem daha tehlikeli biri deniz operasyonu gerektiriyor olmasıydı.

Rhine ve Elbe

Bunun sonucu ise, Kuzey Almanya’nın bir daha işgale uğramaması oldu. Germenler açısından büyük bir zafer sonrası özgür olan topraklar konusunda Romalıların sebeplerini dikkate almanın pek de bir önemi yoktu. Teutoburg Zaferi böylece bir efsane oldu. Almanya’nın tabiri caizse ilk birleşmesi olarak tanımlandı.

Unutmadan bir başka noktayı da belirtmekte fayda var. Arminius’un çekirdek gücü, dizide de başarıyla anlatıldığı üzere Roma için çalışan Germen paralı askerlerdi. Buradan hareketle Roma Ordusu’na saldıran Germenler içinde, Roma’yı tanıyan ve Roma’nın seçkin askeri eğitimini alan tek kişinin Arminius olmadığını kolaylıkla görebiliyoruz.

Diziye bir özet ve değerlendirme olarak dönersek; sinematografik olarak olarak seçkin ve standardize, olaylara eğildiği düzey ile dramatik yapıyı iyi dengeleyen, Arminius’un başardığı işin iç motivasyonları belki biraz basit geçen -ki bunun nasıl olduğu aslında tam bir açıklıkla da bilinmiyor-, Segestes ve Hadgan özelinde biraz karikatürize ama gerekli derecede güç temasına eğilen, Thusnelda ve Brukter kabilesi etrafında biraz fazla “modern” bir yorumla da olsa dinin çatışmadaki etkisine vurgu yapan, özetle dramayı hafifletilmiş bir tarihi yorum olarak seyircinin önüne koyan bir yapım olmuş Barbaren/Barbarlar.

Sonuçta yapım; bir dökü-drama ya da belgesel değil, bir dizi… İkinci sezonu olacak mı bilemiyoruz. Ancak olayların devamına eğilinirse, gerçek olgular bir derece daha karanlık olarak yapıma katılabilir, çünkü bu efsanevi savaşın devamında herkes kendi yoluna dönmüş ve birbirinin kuyusunu tekrar kazar olmuştur. Her şeyin sonunda keyifle izlenen, belli bir düzeyde olayları öğreten, birinci sınıf bir zanaat eseri ile karşı karşıyayız. Pek ya sanat?..

Teutoborg Ormanı Savaşı yaşandı ise ki yaşandı, buradaki sanat görsel bir zanaat ile temsil edilebilir sadece. Ve bu temsil de başarıyla yansıtılmış.

Önümüzdeki dönemde yeni dizilerde tekrar görüşmek dileğiyle…

Yazıyı beğendiniz mi?

Ortalama puan 5 / 5. Oylama sayısı: 1

Bunu oylayan ilk kişi olun

RSS
Follow by Email
Twitter
Visit Us
Follow Me
YouTube
YouTube
Instagram

Cevap Yaz

Oturum aç:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir