“Suzan!”
“Efendim Binbaşı?”
“Depresif hissediyorum.”
“Anlıyorum Binbaşı.”
“Bir önerin var mı?”
“Medikal Tretman için randevu almamı ister misiniz?”
“Sanal olmayıp benim için dışarıdan bir şeyler alıp getirmeni tercih ederim. Ayrıca bana hekim değil damdan düşmüş birisi gerek. Anlıyor musun?”
“Anlıyorum Binbaşı”
“Ne anladın?”
“Filodan res’en emekli edilmenizin akabinde bir boşluk duygusunda olduğunuzu, medikal tretman yerine benzer koşullar içinde birisi ile iletişim kurmayı tercih ettiğinizi ve aç olduğunuzu anladım.”
“Bravo. Herhangi bir önerin var mı?”
“Genel Medya’dan takip ettiğiniz bir multimedya dergisinde 17 Mayıs 2134 tarihinde yayınlanmış bir makalenin ilgili parametreleri karşıladığını düşünüyorum.”
“Bir yıl önce mi yayınlanmış?”
“Evet Binbaşı.”
“Hiç hatırlamıyorum.”
“Dergiyi belirtilen tarih de dahil olmak üzere uzun bir süredir okumuyorsunuz. Öyle sanıyorum ki, platforma, 28 Aralık 2132 tarihi saat 00.28’de gönderdiğiniz makalenin yayınlanmaması nedeniyle ambargo uyguluyorsunuz.”
“Hatırladım. Sadece ondan değil Mars Görev Gücü’ne katılmıştım yeni yılda aklımdan çıkmış bile… Neyse aç da gözlemleyelim”
“Komut yerine getiriliyor. İyi gözlemler Binbaşı.”
“Teşekkürler Suzan.”
Merhaba sevgili multimedya takipçilerimiz. Bildiğiniz gibi Tarih ve Retrospektif Multimedya’nın kuruluşundan bu yana sizlerle otantik içerikler paylaşmaktayız. Hatta siz değerli takipçilerimizin dosyalarını yayınlayamadığımız için aranızda bizlere küsenler, takibi bırakanlar oluyor. Bu sebeple bugün paylaşacağımız dosyanın sizleri biraz daha kızdırmasından endişeliyiz. Ancak tam 114 yıl önce yazılan bir makale; konusu, içeriği ve yazılış tarzı ile bize o kadar ilginç geldi ki, sizleri kırmak pahasına da olsa yayınlamamız gerektiğine karar verdik. Makale, bir Rus avangard yazarı hakkında. Sürreal ile abstrakt arası gidip gelen yazarın hem kendisi, hem yapıtları hem de kesiştiği tarihsel olaylar siz tarih severleri etkileyeceği kadar fantazyaya varan ürünleri ile edebiyat severleri ve fütürizm etkisiyle de bilim okurlarını da kendine çekecektir.
Şimdi sözü, fazla uzatmadan 114 yıl öncesinden bir klavyeye, Müge Koçak’a bırakıyoruz.
Platformumuzun Notu: Makaleye kesinlikle müdahale edilmemiş olup, tarih alanı ile ilgili bilgi notları, bold ve italik tarzda parantez içlerinde verilmiştir.
Daniil Kharms
(Daniil Ivanovich Yuvachev)
1905-1942
“Sadece ‘saçmalıkla’ ilgileniyorum; içinde pratik olarak hiç bir anlam taşımayanla. Yaşamın sadece absürd göstergesiyle ilgileniyorum.”
Rus edebiyatı, her zaman yazınsal biçem, dil ve öykünün sınırlarında gezinen yeni ve ilginç yazarların ürünlerini öne çıkarabilmeyi başarabilmiştir. Andrey Sinyavsky (namı-diğer ‘Abram Tertz‘), Vasiliy Aksyonov, Sasha Sokolov ve Yevgeniy Popov gibi yeni çağdaş yazarların yanı sıra, Rus edebiyatına damgasını vurmuş eski yazarlar da tekrar keşfedilip gün ışığına çıkarılmaktadır. Mikhail Bulgakov ve Andrey Platonov gibi Stalin (Josef Stalin 1878-1953, Sovyetler Birliği’nin 1922-1991, –bkz.Tar.ve Ret.12,28,114,258.gözlem dosyaları- 1922-1953 yılları arasındaki Genel Sekreteri) döneminin gizli kalmış hazineleri, ancak kendi zamanlarından yıllar sonra göze batmıştır. Bir diğer etkileyici figür, Bulgakov ve Platonov ile aynı dönemde yaşamış olan, 1920’lerin sonlarına doğru Leningrad’ da avangard eksantrik olarak ün yapan Daniil Kharms’tır.
‘Daniil Kharms’, 17 (30) Aralık 1905’te Petersburg’ta (Petrograd-Petersburg-Leningrad 1924-1991-Petersburg, Rus Çarı Büyük Petro, –bkz.Tar.ve Ret.12,28,103,322.gözlem dosyaları- tarafından Baltık Kıyısında kurulan ve Rusya’ya 1713-1918 yılları arasında başkentlik yapan şehir.) doğan Daniil Ivanovich Iuvachev’in takma adıydı. Annesi bir mülteci, babası ise (Narodnaya Volya-Halkın İradesi) devrimci organizasyonunun eski üyelerinden biriydi. 1883 yılında tutuklanan babası, hapishanedeyken kendini dine adadı ve barışsever oldu.
1915 yılında genç Daniil, Nevsky Prospect’te sıkı disiplinli bir Alman okuluna gönderildi. Burada Almanca ve İngilizce’yi öğrendi. Defterleri, Lewis Carroll’un (1832-1898, İngiliz Çocuk ve Fantastik Edebiyatı yazarı. En ünlü eseri Alice Harikalar Diyarında’dır.) şiirlerinin el yazımı İngilizce kopyalarını içerir. 1919 yılında Detskoe Selo’daki teyzesinin yanına taşınan Daniil şiir yazmaya 1922 yılında başladı.
1924 yılında Leningrad’a geri döndü ve Leningrad ElektroTeknicum’a girdi. 1925 yılında, şiir okuma günlerinde görünmeye başladı ve kendi çalışmalarının yanında Mayakovsky, Severyanin, ve Aseeva gibi Sovyet şarilerine ait çalışmaları da buralarda açık olarak sergilemeye başladı. Katıldığı edebiyat gecelerinden birinde tanıştığı V. Vvedensky ile yakın arkadaşlık kurdu. Takma adları arasında en ünlüsü olan Daniil Kharms’ı bu yılda kullanmaya başladı. ‘Kharms” takma adını tercih etmesinin nedeninin, İngilizcedeki ‘charms’ (çekicilik) ve ‘harms’ (kötülük) sözcükleri arasında bulunan çekimin yarattığı etki olduğu düşünülebilir. Ayrıca büyük ilgi duyduğu kişilik Sherlock Holmes‘un (İngiliz yazar Arthur Conan Doyle’un 1859-1930, yazdığı ve Viktoryen Dönem İngilteresi’nde geçen polisiye olayları konu aldığı kitapların efsane haline gelmiş dedektif karakteri.)Rusça söylenişi ile (‘Kholm’ diye okunuyor) Kharms’ın arasında ki benzerlik de dikkat çekicidir.
Yirmili yaşlarının başlarında, “Zaum” adı verilen (“Anlamsız”, “Gerçekdışı”, ya da “Saçma”) şiir akımı ile ilgilendi. 17 Ekim 1925’te, Rus Şairler Birliği’nin Leningrad şubesine resmi olarak kabul edilmesinden sekiz gün sonra Kharms, Vvedensky ve Tufanov ile birlikte bir Zaum edebiyat gecesinde şiir okudu. Ocak 1926’da Kharms ve Vvedensky Zaum’un bir şubesini kurdular ve kendilerine “Plane Trees” (Çınarlar) adını verdiler. Kharms’ın ilk yayınlanmış çalışması olan “Incident on the Railroad” (Demiryolunda Olay), 1926’da Şairler Birliği’nın Leningrad şubesince hazırlanan “Poetry Collection” (Toplu Şiirler) almanağında çıktı.
1927 yılında Kharms, amacı “kalitesiz yazarlarla mücadele” olan bir Akademi kurmayı önerdi. 28 Mart günü, “Çınarlar” ın düzenlediği edebiyat akşamı, dinleyicilerin ıslıkları, yuhalamaları ve kavgalarla sona erdi.
“Boşboğazlık, sıradanlığın anasıdır.”
1927 yılının sonunda “Çınarlar” yeni bir topluluğun oluşumunu duyurdular: OBERIU (“ Association of Real Art – Gerçek Sanat Birliği ‘nin kısaltılmışı). Aralarında yakın arkadaşı Aleksandr Vvedensky (1900-1941) ve büyük şair Nikolay Zabolotsky (1903-1958)’inde bulunduğu, benzer düşüncelere sahip deneysel yazarların oluşturduğu OBERIU, manifestosunda ana görevinin dünyayı açık bir biçimde nesnel olarak betimlemek olduğunu belirtti.
Kharms bir İngiliz eksantriğinin giyim tarzına sahipti. Vvedensky sade giyinir ve çürük dişlerine aldırmazdı, kartlara olan düşkünlüğünün dışında davranışlarında sanatsal hiçbir yön yoktu. Kharms kurulmuş nesnelere meraklıydı, ve bir keresinde odasına büyük metal bir makine monte etti. Şaşkın bir misafiri sordu, “Bu nedir?”. “Bir makine.” “ Ne tür bir makine?” “Hiçbir tür. Sadece makine.” “ Ama nereden aldınız bunu?” “ Kendim yaptım!” “ Peki ne işe yarıyor?” “Hiç” “ O zaman neden sahipsiniz?” “ Sadece odamda bir makine olmasını istedim.”
Gelecek estetiği ile Biçimci yaklaşımların arasında bir birleşimi temsil eden Oberiu’ler kendilerini edebi avangard’ın “sol kanadı” olarak tanımlamaktaydılar. Oberiu sloganlarının arasında “Sanat bir dolaptır (Kharms genelde teatral girişlerini bir gardırobun içinde ya da üstüne yapardı) ve “Şiirler turta değildir; biz ringa balığı değiliz” bulunmaktaydı.
28 Ocak 1928’de, Kharms’ın dam üstündeki görüntüsünü içeren reklam kampanyaları çok ses getirmedi ve oldukça sıradışı bir tiyatro gecesi sunmalarına yardımcı oldu. Geceye “Three Left Hours-Kalan Üç Saat” adını verdiler. İlk saat şiir okumalarıydı. Bu esnada Kharms sahneye, içerisinde saklanan iki adam tarafından yürütülen verniklenmiş siyah bir gardırobun üstünde, bembeyaz pudrayla kaplı olarak ve kırmızı üçgenlerle süslenmiş uzun bir ceketle çıktı. Başında avize taşlı altın rengi bir şapka vardı. Yüksek, kulak tırmalayıcı bir sesle bazı “fonetik şiirler” okudu.
İkinci saatte, Kharms’ın Kafkas absürd oyunu “”Elizaveta Bam” sahneye kondu. Oyunun kadın kahramanı bir genç kızdır. Oyunun başından sonuna kadar kız, karanlık iki kişi tarafından kovalanır. Bam işlemediği bir cinayetten dolayı suçlanır. Kız bundan espritüel bir biçimde kurtulmaya çalışır, kaçar, yalvarır ve kendisini kovalayanları eğlendirir. Bir süre işe yarar. Ve sonra, korkunç bir şey olacağına dair gergin bekleyiş soytarılara özgü bir şakayla paramparça olur. Suçlanan kurban ile suçlayanlar bir çeşit kedi-fare oyunu oynarlar. Eğlence ve oyunlara rağmen takip edenlerin amacı değişmez. Oyun Bam’ı alıp götürmeleriyle sona erer. Oyun iki gücü gösterir; birincisi konuyu kurmaya ve sonuca götürmeye çalışan, diğeri konunun dramatik sınırını kırıp, bozmaya çalışan. İlk güç kaygı verici bir tema ortaya çıkarırken; ikincisi şenliksel, yıkıcı bir tema ortaya koyar. Oyun, sirk, sulu güldürü, soytarılıkla bezeli tiyatro sahneleriyle geçer. Ancak sonunda, karanlık başlangıca ve sonuca rağmen, akılda kalan eksantrik ve prangalardan kurtulmuş bir oyundur.
“ Şiir yazdığımda, benim için ne düşünce, ne içerik, ne biçim, ne de ‘nitelik’in gizli fikri önemli; en önemlisi rasyonel bir akla çok daha kapalı ve anlaşılmaz gelen, ama benim anlayabildiğim şeyler… Bu; düzenin saflığı’dır. Bu saflık güneşte, çimende, insanda ve şiirde aynı. Gerçek sanat ilk gerçeklikle yan yana yürür. Gerçek sanat dünyayı yaratır ve onun ilk yansıması olur.”
Bununla birlikte, 1920’li yılların sonlarında, Stalinleştirme döneminde, deneysel çağdaş sanatı yayma zamanı çoktan geçmişti. Yükselen Sovyet neo-burjuvazisi şaşırmamalıydı: bu tür saçmalıklara müsamaha gösterilemezdi. Bu durum, Oberiu topluluğunun birkaç gösteriden sonra acilen dağılmasını kesinleştirdi.
Kharms ve Vvedensky, çocuk edebiyatına yönelmenin daha akıllıca olduğunu düşünerek, Samuil Marshak tarafından çıkartılan ve ‘Marshak Academy’ olarak bilinen Detgiz yayınevi için çalışmaya başladılar. 1940 yılına kadar Kharms 11 çocuk kitabı çıkardı ve düzenli olarak ‘Yozh- Kirpi’ ve ‘The Siskin’ dergilerinde yazdı.
Konstantin Chukovsky o yılları şöyle hatırlıyor, “ Kharms’ın o dönemde yazdığı zeki ve nükteli yazılar çocukların (özellikle küçüklerin) o kadar büyük ilgisini çekmişti ki, 1930’lu yıllarda pedagogların çoğunun öfkeli tepkilerine maruz kaldı”
Ancak çocuk edebiyatında bile, alışılmışın dışındaki hiçbir şey güvenli değildi. Kharms, çocuk edebiyatına “neşeli” yaklaşımında, bir dizi Oberiu-türünde pasajlar kullandı. Oberiu yaklaşımı 1930 yılında “ gerici hokkabazlık” olarak bir Leningrad gazetesince suçlandı ve, Aralık 1931’de, Kharms ve Vvedensky ‘halkın dikatini, saçma şiirler vasıtasıyla, sosyalizm yapısından başka yöne çekmek’ suçundan tutuklandılar ve Kursk’a gönderildiler.
Her şeye rağmen sürgün oldukça kısa sürdü. 18 Haziran 1932’de serbest bırakıldılar. Bu dönem, Akhmatova’nın tanımladığı gibi “nispeten vejeteryan”dı. Yine de Kharms bundan sonra çok az çalışma yapabildi ve açlık yılları bu dönemlerde başladı.
1934 yılında, “Existence-Varoluş” adlı yapıtı üzerinde çalışmaya başladı. Tamamlanmamasına karşın, yazdıklarını “Daniil Dandan” olarak imzaladı. Aynı yıl yeni oluşan Sovyet Yazarları Birliğine kabul edildi. Ve Marina Vladimirovna Malich ile evlendi.
1937 yılında, Kharms ‘The Siskin’” sayfalarından geçici süreliğine yasaklandı, bir yıl ortalarda gözükmedi. 1937 ve 1938 yılında, apartmanında bir müzik gecesine ev sahipliği yaptı. Katılımcılardan biri duvara yapıştırılan notun üstünde yazılanları şöyle hatırlamakta: “ Bu Evde Özellikle Saygı Duyulan Kişilerin Listesi.” Listede ki isimler arasında, Bach, Gogol, Glinka, ve Knut Hamsun (Knut Hamsun, 1859-1952, Nobel Ödülü Norveçli yazar. Başat iki eserinden biri “Açlık”tır.) vardı. 1939 yılında Kharms, “Pushkin ve Gogol“u da içeren “Incidences-Olaylar” dönemini bitirdi.
Aynı yıl, yazdığı çocuk kitaplarına yetkililer tarafından el koyuldu ve kamulaştırıldı. Ana gelir kaynağından yoksun bırakılan Kharms, sık sık açlığın kıyısında buldu kendini. Kharms, yayınlanmayan, sadece yazı çekmecesinde biriktirdiği kısa, tuhaf öyküler yazmaya devam etti.
23 Ağustos 1941’de, korkunç Leningrad Kuşatması’ndan (Leningrad Kuşatması: 08 Eylül 1941 – 18 Ocak 1943. II.Dünya Savaşı’nda Almanya’nın Rusya’yı işgal için başlattığı Barbarossa Harekatı’nın üç hedefinden biri olan şehir için yapılan savaş 872 gün sürmüş ve kuşatma dolayısıyla ortaya çıkan açlık sebebiyle 1 milyondan fazla sivil hayatını kaybetmiştir) hemen önce, Kharms “bozguncu/bölücü propaganda yaymak” suçundan ikinci kez tutuklandı. Kayıtlara göre, apartmanın kapıcısı ona bir iki dakikalığına aşağıya inmesini söyledi. Kharms, yarı çıplak, ayaklarında terliklerle, yaka paça götürüldü. Dava boyunca, Kharms’ın irade kuvvetinden yoksun olduğu (non compos mentis) ifade edildi ve askeri hapishanaye kapatıldı.
Kharms 2 Şubat 1942’de, Leningrad kıtlıktan kasıp kavrulurken, Novosibirsk hapishane hastanesinde açlıktan öldü.
Kharms’ın yazılarının çoğu tutuklanmasının ardından, güvenli bir biçimde kütüphanelere verilene kadar, arkadaşı filozof Yakov Semyonovich Druskin tarafından saklandı ve çoğu basılmak için Gorbaçov (Mikhail Gorbaçov, Sovyetler Birliği’nin son Genel Sekreteri. Glasnost –şeffaflık- ve Perestroika –yeniden yapılanma- politikaları ile reform yapmaya çalıştı. Bununla birlikte Birlik 1991 yılında dağıldı.) dönemini bekledi. Kharms’ın yazılarının o dönemde basılamayacak olması çok şaşırtıcı değildi. Asıl şaşırtıcı olan yazılmış olmalarıydı.
Açlık ve tutuklanma, Kharms’ın yazılarında beklenen temalardı. Açlık ve yoksulluk değişmez ikilidir; gerçekte Kharms’ın açlığın şairi olduğu ileri sürülebilir (Knut Hamsun’un Açlık adlı romanına olan güçlü bağı boşuna değildi.)
(Kharms’ın içinde yaşadığı Sovyetler Birliği, Birliğin öncesinde ve sonrasındaki Rusya Devletleri gibi dünyanın en geniş ülkesi olmakla birlikte, kuzeyin bu tundra ülkesinde her daim kıtlıklar baş göstermiştir. Sovyetler Birliği’nde Kharms döneminde ortaya çıkan iki büyük açlık/kıtlık ise esasen siyasi sebeplerle meydana gelmiştir.
İlk kıtlığın sebebi, Birliğin tahıl ambarı olan Ukrayna’da başta olmak üzere tüm Birlik topraklarında Stalinist kolektivizme karşı yaşanan bir çiftçi ayaklanmasıdır. Lenin’in, sistemi ekonomik olarak yürütmek için çiftçilere verdiği mülkiyet hakları, Stalin tarafından geri alınınca üretimi durdurmak şeklinde gerçekleşen bu ayaklanmanın sonucunda, hem ayaklananlardan hem de ortaya çıkan açlık sebebiyle hayatını kaybedenlerden meydana gelen kaybın iki milyon civarında olduğu sanılmaktadır.
İkinci açlığın sebebi ise Kharms açısından Leningrad Kuşatması’dır. Aslında Kharms’ın yaşadığı açlık da, bu iki büyük açlık/kıtlığın direkt sonucudur. Siyasi uyumsuzluğu, hayatını aç olarak geçirmesine ve Leningrad Kuşatması da, onu kaybetmesine neden olmuştur.)
İşte açlık böyle başlar:
Sabah uyanırsın hayat dolu,
Sonra başlar halsizlik
Sonra başlar sıkıntı;
Ardından gelir
Hızlı düşünme gücü kaybı,
Sonra gelir sakinlik
Ve sonra başlar korku
1937 yılında yazdığı aşağıdaki dörtlük Kharms’ın hayattaki genel konumunu gözler önüne seriyordu:
yaşam krallığında şimdi sahip olduğumuz
tüm umuttan yoksun olduğumuz
yok oldu mutluluk düşleri,
yoksulluk, geride sadece bu kaldı
Eserleri arasında; “The Old Woman-Yaşlı Kadın (En bilinen eseridir)”, “Incidences-Olaylar (Otuza yakın kısa öykü içerir)”, “The Man With The Black Coat-Siyah Paltolu Adam (Daniil Kharms ve Alexander Vvedensky tarafından yazılmıştır)” ve birçok kısa öykü, mektuplar bulunmaktadır.
Aniden Düşen Yaşlı Kadın :
Yaşlı kadının biri, aşırı meraktan, pencereden düştü, yere çakıldı, ve paramparça oldu. Başka bir yaşlı kadın, pencereden sarkıp, ilk düşen kadının kalıntılarına bakmaya başladı, ama o da,
aşırı meraktan pencereden düştü, yere çakıldı ve paramparça oldu. Ardından üçüncü, sonra dördüncü, sonra beşinci kadın pencereden düştü. Altıncı kadın pencereden düştüğünde onları seyretmekten sıkıldım, ve örülmüş bir şalın kör bir adama verildiğinin söylendiği Mal’tseviskiy Marketine gittim.
Rüya:
Kalugin uykuya daldı ve bir rüya gördü. Rüyasında çalıkların arasında oturuyordu ve yanından bir polis geçiyordu.
Kalugin uyandı, ağzını kaşıdı ve tekrar uykuya daldı ve başka bir rüya gördü. Rüyasında çalılıkların yanından geçiyordu ve bir polis çalılıkların arasında gizlenmiş oturuyordu.
Kalugin uyandı, ağzından akan salyalar yastığını ıslatmasın diye başının altına bir gazete koydu, ve tekrar uyudu; ve tekrar rüyasında çalılıkların arasında oturduğunu ve bir polisin çalılıkların yanından geçtiğini gördü.
Kalugin uyandı, gazeteyi değiştirdi, uzandı ve tekrar uyudu. Uykuya daldığında başka bir rüya gördü. Rüyasında çalılıkların yanından geçiyordu ve bir polis çalılıkların arasında oturuyordu.
Bu sırada Kalugin uyandı ve daha fazla uyumamaya karar verdi, ama aniden uyuyakaldı ve rüyasında bir polisin, arkasında oturduğunu ve çalılıkların, yürüyerek yanından geçtiğini gördü.
Kalugin bir çığlık attı ve yatağında sarsıldı, ama uyanamadı.
Kalugin tam dört gün dört gece aralıksız uyudu ve beşinci gün o kadar zayıflamış kalktı ki botları düşmesin diye ayaklarına iple bağlamak zorunda kaldı. Kalugin’in her zaman buğday ekmeği aldığı fırında onu tanımadılar ve ona bir parça çavdar ekmeği somunu verdiler.
Ve apartmanları dolaşan sağlık memurları Kalugin’i görünce, onun sağlıksız olduğuna ve hiçbir işe yaramayacağına karar verdiler ve kapıcıya onun çöplerle birlikte atılmasını söylediler.
Kalugin ikiye katlandı ve çöpe atıldı.
Günlüğüne 1937 yılında yazdığı bir bölümde en beğendiği yazarları şöyle listelemekteydi; Gogol, Prutkov, Meyrink, Hamsun, Edward Lear ve Lewis Carrol. Bu listeleme Kharms’ın soyağacının nasıl belirlendiğini gözler önüne seriyor. Kharms’ın çeşitli modernist, dadaist, sürrealist, absürdist ve diğer yenilikçi hareketlere açık bir eğilimi vardı.
Kharms’ın kaba, şiddet içerikli, mantık dışı, ani ve sürpriz değişikliklerle dolu öyküleri, hızlı bir şekilde sonuca ulaşır, ve komiklerdir. Kharms’ın hiçbir öyküsü-çocuk edebiyatı adı altında gizledikleri dışında-yaşadığı sürede yayınlanmamıştır. Kharms ya da otoriteler farkında olsun ya da olmasın, eserleri Sovyet devletini devirmeyi tasarlayan çalışmalardı.
” Çocukları, yaşlı adamları, kadınları ve orta-yaşlıları sevmiyorum. Çocuklar… (Editörün Notu.: Bu kısma erişilemiyor) Ama, kahrolsun, bir şeyler yapılmalı! Sadece genç, sağlıklı ve görkemli güzellikteki kadınlara saygı duyuyorum. Geride kalan insan ırkının temsilcilerine şüpheyle yaklaşıyorum. Akla uygun düşünce deposu yaşlı kadınlar kementle bağlanmalı… Hangisi daha hoş görünür: çuval gibi giyinen yaşlı bir kadın mı, yoksa tamamen çıplak genç bir erkek mi? Ve bu durumda, hangisi halk arasında daha az kabul edilebilir? Çiçeklerle ilgili bu kadar harika olan nedir? … (Editörün Notu: Bu kısma erişilemiyor) kesinlikle çok daha iyi koku alırsınız. Her ikisi de saf doğallıktadır, öyleyse kimse benim sözlerime öfkelenmeye kalkmasın.” (Editörün Notu: Öyle sanıyoruz ki 2020 yılında ilgili mecra bizce bilinmez bir sebeple 1930’larda yazılmış bir metni yayınlamayı uygun bulmamış!!!)
Kharms absürdist bir yazardı, öykülerinde bir yandan insan varlığının anlamsızlığını gösterirken diğer yandan insanların, yaşamlarına anlam katma arzularını yansıtırdı. Yazılarındaki strateji oldukça basitti: Okuyucunun bir anlam çıkarmak isteyeceği bir olayın olduğu bir durum ortaya koyardı. Şevkle ve zekice okuyucuyu hikayenin içine çeker, aslında bir anlamı olması gereken öykü bir anda anlamsızlığa dönüşürdü.
“Pisliğin içine düşerken, bir adamın yapabileceği tek şey vardır: etrafa bakmadan sadece düşmek. En önemlisi bunu bir tarz ve enerjiyle yapmaktır.”
Absürdizm, yaşamın anlamsızlığının bir kutlaması olarak tanımlanabilir. Absürdizm, ayağında kirli ayakkabıları, yüzünde gülümseme ve kalbinde bir şarkı olan nihilizmdir. Kharms bunun üstatlarından biriydi.
Kharms tutuklandı, damgalandı, tüm cesur arkadaşlarını kaybetti, hiçbir yerde iş bulamadı; bir hapishane hastanesinde açlıktan öldüğünde 37 yaşındaydı.
Müge Koçak – Mayıs 2020
Kaynaklar: http://www.sovlit.com/bios/kharms.html
http://www.absurdist.cc/kharms.cfm
http://www.geocities.com/Athens/8926/Kharms/Kh_E_Intro.html
http://www.danielcharms.com/charms/who.htm
“Gözlem bitti. Beğendiniz mi Binbaşı?”
“Suzan!”
“Efendim Binbaşı?”
“Hiç psikoloji konusunda bir upgrade yüklemeyi düşündün mü?”
“AI, Konvansiyon kararınca yasak kapsamında olduğu için, profesyonel olarak bu işi yapamam Binbaşı, ancak beğenmenize sevindim.”
“İroni ne biliyor musun?”
“Konu anlaşıldı. Ancak neden sonuna kadar gözleme devam ettiğiniz anlaşılamadı.”
“Bunu anlamak için organik olman gerekir Suzan, Organik…”
-o-
Sayın Müge Koçak’a, bu güzel dökü-draması için teşekkür ediyor, kendisine sitemize hoş geldiniz diyoruz…
İlginizi Çekebilir
Soğuk Savaş ve Rock - Uçuk Bir Deneme 3
Seksen Yıl Savaşları, Cruyff, Neeskens, Barce...
Rita Monaldi ve Francesco Sorti'nin Hırslı Ye...
Olimpiyatlar, Yusuf Dikeç ve Rahatlık - Peki ...
Assassin's Creed Shadows'dan Shogun'a... Bir ...
Yeni Bir Deneme; Birinci Dünya Savaşı Sonrası...
“Sadece ‘saçmalıkla’ ilgileniyorum; içinde pratik olarak hiç bir anlam taşımayanla.
Yaşamın sadece absürt göstergesiyle ilgileniyorum.”- DaniilKharms
Uzun zamandır yazıyor, yazmaya çalışıyor, devam etmeye çalışıyor. Deneme, yanılma, oradan, buradan, şuradan. Bu kadar yazan, çizen, onca tanınmış, tanınmamış insan arasında kendisine nasıl bir pay düşer bilmiyor, çok da umursamıyor. Ne önemi var ki! Altı üstü hep birlikte eğleniyoruz canım.
“I‘m one of those regular weird people.”–Janis Joplin and“probably the best one”– Carlsvonberger