Berdan Sarıgöl’den Tefrika Bir Bilimkurgu Novella – Universum: Maeve Koavis’in Kayıtları 1.Bölüm

Bunu Paylaşın

Giriş: Başka Bir İnsanlık

[Bu kayıt, Universum Evrensel Takvimi’ne göre 19-10-1111’de alınmıştır, kullanım, yayınlama ve dağıtım hakları sadece Universum Holding ve bünyesindeki şirketlere aittir, izinleri olmadan halka açık alanda kullanımı, yayını, satışı veya dağıtımı yapılamaz, yapılması takdirinde Universum Kodeksi’nin 157-158. Maddelerine göre gerekli cezai işlemler uygulanmalıdır.]

Kayıt Sahibi: Maeve KOAVIS

Kayıt Yeri: -silinmiş-

Kayıt Tipi: Hikayeleştirilmiş Transkript (orijinal kayıt mevcut değildir)

Kayıt Tarih Aralığı: [10-10-1080]-[18-10-1111]

Kaydın Tehlike Derecesi: A+

Kaydın Özeti: Bu kayıt, BountyNet’e göre “Son On Yılın En İyi Genç Ödül Avcısı” unvanına sahip Maeve KOAVIS tarafından, kayboluşundan önce kayıt edilmiştir. Kaydın içeriği, son yüz yılda yaşanan pek çok olayın, işlenen pek çok terör suçunun ve Universum Holding’e karşı yapılan en başarılı ihanet girişiminin halk tarafından bilinmeyen yönlerini ve aktörlerini içerir. Kayıt, sürekli bir zaman periyodundan ziyade, aralıklı bir bulut şeklindedir ve bu yüzden içerisinde zamana dair bilgiler fazlasıyla hayali ve belirsizdir. Fakat Universum Holding’e bağlı olan Augur Tarih Anonim Şirketi, bu kaydın tarihlemesini, kaydın içinde bahsi geçen olaylardan yararlanarak başarılı bir şekilde gerçekleştirmiştir.

TAVSİYE: Kaydın içerisinde İkinci Lale Devri’nden, Kara Hilal terör örgütünden, [silinmiş] Klonlama Tesisi’nden, [silinmiş] Projesi’nden, [silinmiş] Firarı’ndan ve Son Şirket Savaşı’ndan bahsedilmektedir. Bu olayları daha derin bir biçimde anlamanız için Augur Tarih Anonim Şirketi’nin yayınlamış olduğu Universum Tarihi IV-V. ciltlerini okumanız tavsiye olunur.]

“Pekala, kaydediyor değil mi bu? Muhteşem, haydi başlayalım.

Şu an bu kaydı dinleyen veya transkriptini okuyan kişi, öncelikle merhaba. Nerede olduğunu, benden ne kadar zaman uzaklığın olduğunu bilmiyorum, bu yüzden öncelikle nerede ve hangi zaman aralığında olduğumuzu anlatarak başlayayım. Umarım anlattıklarım kafanda mantıklı bir yere oturur, zira senin hakkında en ufak bir fikrim yok, bu yüzden anlattıklarımın bir hikaye gibi gelmesi de doğaldır. Ancak endişelenme, anlattıklarımın hepsi bir gerçekliktedir. Oradan değilsen bile, bunu fark etmeni sağlayacağım.

Öncelikle ismim Maeve, Maeve Koavis. Kendimi bildim bileli ödül avcılığı ile uğraşıyorum. Resmi zamanlamamıza göre elli yedi yaşındayım, ancak türümün yaşlanması biraz daha yavaştır, bu yüzden beni daha çok ergenliğinden yeni çıkmış bir genç olarak düşünebilirsiniz. Yaşadığım sabit bir yer yok, Belenive denilen bir köyde doğduğum söylendi bana, ancak bunun ne kadar doğru olduğunu bilemem, zira bütün bir galaksiyi arşınladığım şu ödül avcılığı günlerimde, böyle bir yere hiç rastlamadım. Neyse, az önce dediğim gibi, yıllardır ödül avcılığı yaparak geçimimi sağlıyorum, iyi kötü karnım doyuyor yani.

Galaksinin içerisinde çeşitli türler, ne kadar olduğu bilinmeyen bir zamandan beri yaşayıp gitmekteler. Elbette en dominant türler, uzay araçlarını geliştirip kolonizasyona başlayan ilk üç tür olan insanlar, Morbidialılar ve Klisheler. İnsanlar basit yapılı canlılardır ve neredeyse her gezegeni bir şekilde kendilerine uyum sağlayabilecek duruma getirebilirler. Keza Morbidialılar da çok farklı değiller, sadece daha büyük cüsseli ve mavi-yeşil renkliler. Ancak asıl dominant tür kesinlikle Klishelerdir. Evrende uyum sağlayamayacakları yer yoktur, hatta bazı hikayelere göre uzay boşluğunda dahi saatlerce hayatta kalmayı başarabilmişlerdir, ancak bunu gerçekten gören kimse var mı yok mu bilemem. Ben hiç öyle bir şey görmedim şu ana dek. Neyse, zamanında bu türler arasında başlayan savaşlar, önce kolonilere, sonra devletlere, şimdi de şirketlere taşındı.

Evet, şirketlerden hazır söz açılmışken onlardan da bahsedeyim. Ne zaman ve nerede dinliyorsunuz veya okuyorsunuz bu kaydı bilemem ama şirketler, bütün bir galaksinin hayatı ve sürdürülebilirliği için önemli bir sistemi oluşturuyorlar burada. Eskiden bir şeyler alıp satan, ancak şimdi bütün bir yönetimi, adeta eskinin devletleri gibi sağlayan bu ağalık benzeri şirketler, irili ufaklı pek çok yere dağılmış vaziyetteler. Aralarında soğuk veya sıcak bir biçimde savaş var devamlı olarak. Elbette sıcak savaşlar çok fazla yok, zira öyle bir savaşma durumu iki tarafı da küçülme yoluna sokabilecek derecede pahalı. Bunun yerine, önemli kişileri avlatarak veya onların taraf değiştirmesini sağlayarak, stratejik noktaları ele geçirerek birbirleriyle savaşıyorlar, bazı durumlarda çoklu ittifaklar yapıp bir şirkete çöktükten sonra birbirlerine giriyorlardı. Fakat bu savaşlar, her zaman aynı şekilde bitiyordu: Universum Holding’in başkanı, bu savaşan şirketleri durduruyor, onların arasında anlaşmayı sağlıyor ve her şeyin normal seyirde devam etmesini sağlıyordu.

Elbette Universum Holding her şirkete, şirketler de evrenin her yerine hakim değillerdi. Bazı şirketler, Universum Holding’in hakimiyetini reddettikleri ve Universum Holding’in yerini almaya çalıştıkları için sürekli bir mücadele devam ediyordu. Fakat Universum Holding’in asıl sorunu, İkinci Lale Devri’nden sonra ortaya çıkan ve şirketlerin iktidarını reddeden bir terör örgütü olan Kara Hilal’di. Ancak onu ilerleyen zamanlarda anlatacağım, şimdilik bu şirketler savaşına odaklanalım.

Birinci Lale Devri’nde başlayan bu mücadeleler, ilk başta sıcak savaşlar olarak, orduların birbiriyle çatışması şeklindeyken, İkinci Lale Devri’nin sonunda bu durum büyük bir krize neden oldu ve ordular lağvedildi. Orduların yerini, daha az masraflı oldukları için casuslar ve ödül avcıları aldı.

İşte bu insan veya stratejik nokta ele geçirme durumlarında şirketler, genelde benim gibi ödül avcılarını tutar ve gönderirler, çünkü bizim gibi profesyonelleri göndermek, birkaç kişiyi eğitip göndermekten daha ucuz ve daha garantilidir. İnanın bana, çocukluğumdaki gibi orduları kuracak paraları bana verselerdi, şu anda kendi şirketimi kurmuş olabilirdim. İkinci Lale Devri denen o bolluk zamanında pek çok şirket deliler gibi para harcamış, bunun yüzünden de devasa bir kriz oluşmuştu. İşte o krizin yüzünden önce eşyalarımı, sonra bırakıldığım yetimhaneyi kaybettim ve cebimde yarına yemek alamayacak halde kalakaldım. O zamanlar ancak kendisini geçindiren bir ödül avcısı olan Kilimma da Silvar’la tanıştım ve kendisine bir görevde büyük yardımım dokundu, o da karşılığında beni yanına alıp, iş öğretip, resmi bir ödül avcısı olmamı sağladı.

İşte bu şekilde geçen otuz küsür yıl içerisinde bayağı bir şey öğrendim. O sırada da ödül avcılarının popülaritesi ve sayısı arttı, çünkü şirketler ordulardan daha ucuz ve verimli olduğumuzu fark ettiler. Hele ben yirmi beş yaşındayken Universum Holding’in ödül avcılarını yasa dışı olmaktan çıkaran yasası gelince seyreyleyin gümbürtüyü. O ilk patlamayı aşmam bayağı zor oldu, ancak şu an, o zamanki hırsım sağ olsun ki, evrenin tek ödül avcısı bulma sitesi olan BountyNet’e göre ikinci en iyi ödül avcısıyım. Övünmek gibi olsun, şu an kayıtlı iki yüz leşim var, kayıt dışı olanları söylemem süregelen sözleşmelerimden dolayı başımı tehlikeye sokabilir. Neyse, kendimden yeterince bahsettiğime göre, biraz da yaşadığım yerden gerçekten bahsedebilirim artık.

Yaşadığımız galaksinin adı Universum. Bu isim, anlayacağınız üzere, Universum Holding’den geliyor. Bayağı uzun bir zamandır bu galaksinin tartışılmaz hakimleri ve sahipleridir bu holdingin içindekiler. Hatta öyle ki, Universum soyadını taşımak, onurların ve avantajların en büyüğüdür. Bunu dikkate alarak bir şey diyeceğim, bu Universum ailesinde iyi olan tek şey para. Yani, nasıl desem, bu ailenin işini yapmak gerçekten büyük bir onur, bir defa onlardan iş alan pek çok ödül avcısının başarılı olunca mükemmel bir hayata ulaşacak derecede seviyesinin yükseldiğini, başarısız olunca da işi bırakacak kadar seviyelerinin düştüğünü gördüm ve duydum. Ancak verdikleri görevler o kadar riskli, vicdansız ve berbattır ki, yarısına gelmeden bütün işi bırakan ödül avcısı çoktur. Bana böyle bir iş nasip olmadığı için ikinciyim aslında, eğer olsaydı hiç kimsenin geçemeyeceği bir lider ödül avcısına dönüşebilirdim.

Size çeşitli şekillerde aktaracağım hikayenin başlangıcı, işte tam olarak bu durumun değişmesiyle başladı. Bu ses kaydını almamdan resmen üç yıl, dört ay ve yirmi yedi gün önce, en son görevimi bitirip ödülümü almış ve Centra gezegenindeki Bankacılar Kalesi’ne gidip en son çektiğim kredinin borçlarını ödemiştim. O kadar berrak bir biçimde hatırlıyorum ki o günü, ne giydiğimden ne yediğime kadar. Kredi borcunu ödemeye sevgili aracım Matiz ile gitmiştim, ki kendisi adını hak edecek kadar sarhoş gibi gidiyordu, ancak kendisinden memnundum. Beni götürdüğü ve kıçımı kurtardığı sürece isterse esrarkeş gibi hareket etsin, umurumda değil. Neyse, kaleye girmeden önce üstümdeki ağır ve çeşitli yaratıkların kanıyla sulanmış alven zincir ve plakalardan mamul ödül avcısı zırhımı çıkarıp, dikkatlice sivil kıyafetim olan çivit mavisi kumaş pantolonumu, kan kırmızısı yakasız gömleğimi ve Barwel derisinden montumu ve alven takılı rugan ayakkabılarımı giyip, aynı Barwel derisinden, içi ödülle dolu para çantamı ve cep bilgisayarımı aldım, sonra da aracımdan çıktım.

Bankacılar kalesine birkaç salakça ve asla işe yaramayan, sırf protokol denen kıllıktan olsun diye yapılan güvenlik taramasından sonra giriş yaptım ve hemen ana binaya giden hava-raya binip ilerlemeye başladım. İçimden “Ulan bir gün şu taramaya bacağım kadar AZ-17 roketatarı ile gelsem onu göremez bu körler, ben neden uğraşıyorum ki?” diye kızdım kendi kendime. Bu tarz düşüncelerle ana binanın önündeki durağa ulaştım ve hava-raydan indim. Hızlı adımlarla binaya girdim, zira kredi borcumun ödemesini yapmak için son gündü o gün. Kredi işlemlerinin olduğu vezneye daldım, nedense o gün çok fazla kişi yoktu içeride.

Veznedar denen garip şey, bana “Ödül kredisi borcu mu ödenecek?” diye sordu. Buraya da sırf fazla akıllı değiller diye o Morbidialılardan koymuşlardı. Nedense muhasebecilik, bankacılık gibi maliye işlerinde bu Morbidialılar vardı hep. Sanırım yalan söylemelerinin bünyelerine zararlı olması ve anında tespit edilebilmesi bu konuda iyi birer aday olmalarını sağladı, en azından kafamda başka bir açıklama yok. Başımı salladım ve cep bilgisayarımdan kimliğimi açıp gösterdim. Hemen beni bulup, aşağısındaki kapağı açtı, ben de ödülüm olan iki yüz elli bin Uni’lik mezokarbonu o kapaktan içeriye bıraktım. Bir dakikaya yakın bekledikten sonra, “Tamamdır, ödemeniz alındı. Teşekkür ederiz.” dedi ve kendisine iyi günler diledikten sonra ayrıldım oradan.

Kaleden çıkmadan önce, orada tanıdığım bir lokanta olan Issos Diner’da bir şeyler yemeye karar verdim ve oraya doğru yürümeye başladım. Yürürken cep bilgisayarıma bir mesaj geldiğini, taktığım kulaklıktan gelen bildirim sesini duyduğumda anladım. Restorana girip boş bir masaya oturdum. Garson bana menüyü getirirken, ben de cep bilgisayarımı açıp mesaja baktım. BountyNet hesabıma bir mesaj gelmişti. Mesajın kaynağı, ilk defa belirliydi. Universum Holding’in CEO’su Megali Universum Jr’dan gelen mesaj şu şekildeydi:

“Esenlikler dilerim Sevgili M. KOAVIS,

Daha önceki başarılarınızın dökümünü dikkate alarak, size kolayca başarabileceğiniz bir iş vermek isterim. Sizin de memleketiniz olan Hutta gezegeninin Mirliva kasabasına sığınmış olan Antares Universum’u, oradaki Kara Hilal teröristlerinden kurtarmanızı rica ederiz. İşinizin bütün masrafını başlangıçtan vereceğimizi size temin ederim. Bunun dışında, ödülünüz beş milyon Uni’lik pazarlık payı ile yirmi milyon Uni olarak belirlenmiştir.

Sizden en kısa sürede dönüş almak dileğiyle,

Megali UNIVERSUM Jr.

UNIVERSUM HOLDING CEO/EŞKURUCU”

Mesajın altındaki “Bu işi kabul ediyor musunuz?” ekranına geldim ve “Maeve, sonunda paranın ardına koydun kızım! Bu işi yapmazsak bile ilk parayla kaçarız buralardan.” diye düşünerek EVET tuşuna bastım. Daha sonra cevap olarak ilk buluşma yeri ve zamanının bildirilmesini beklerken başımda dikilen garsona “Ödül avcısı menüsünden istiyorum, Maeve Koavis adına kayıtlı olanından.” diyip beni o modadan zerre kadar anlamayan bilgisayar beyinli köpeğin onlara sattığı gözlükteki sistemden tanıması için yüzümü gösterdim. Sistemin tanıdığına dair ışık yanınca “Anlaşıldı Bayan Koavis, hemen getiriyorum.” dedi ve başımdan ayrıldı.

Bilgisayarımı cebime koydum ve yanımdaki pencereden manzaraya baktım. Bu bankacılar parayı nasıl harcayacaklarını biliyorlardı anlaşılan, her yerden mimarlar bulup binalar yaptırmışlar, kaleyi dört başı mamur bir hale getirmişlerdi. Bakmaya doyamıyordun bu manzaraya. Yıllar önce, bu lokanta ilk açıldığında da burada, hatta aynı masadaydım. O zamanlar bu kadar güzel bir manzara yoktu tabii, kalenin içi de, kalenin dışı gibi çöldü resmen. “Hayat gerçekten çok çabuk geçiyor.” diye düşündüm, evren benden daha hızlı hareket edince, genç bedenimin içindeki beyin çok hızlı yaşlanmıştı resmen.

Yemeğim önüme geldiğinde bu düşüncelerimden sıyrıldım ve önümdeki hayata odaklanmaya çalıştım. Uzun süredir istediğim emeklilik planını uygulayabilecek ve bütün sektörün en genç efsanesi olarak kendimi gerçekleştirebilecektim. Ancak o an için, sadece önümdeki füme etli sandviçe ve beyaz salataya odaklandım ve karnımı doyurmak için aç bir kurt gibi yemeye başladım.

Eh, bunları başka birinin hayat amaçları gibi söylüyor olmamdan, bu kişilikten artık uzaklaşmış olduğumu anlamışsınızdır. Şimdi, bu kişilik değişiminin nasıl olduğunu bir şekilde anlatacağım size, dikkatli dinleyin, izleyin veya okuyun, hangi formatta karşınıza çıktıysa öyle deneyimleyin yani.”

[Birinci Kaydın Sonu][UYARI: Okuduğunuz transkriptin sonraki bölümleri, delil amacıyla kullanımının önlenmesi ve kanunen etkisizleştirilmesi amacıyla TW-1313 kodlu bir yapay zeka yardımı ile üçüncü kişi ağzından bir hikayeye dönüştürülmüştür. Bölümlerin bu anlayışla okunması, incelenmesi ve anlaşılması tavsiye edilir. Bütün bu transkriptin hiçbir tarihsel veya hukuki değeri bulunmamaktadır. Herhangi bir kişisel alanda ücreti ödenmediği sürece kullanım hakkı sadece Universum Holding ve ortaklarına aittir, onların dışında yapılan yayımlar çeşitli maddi ve manevi cezalara açıktır. Hikayesi anlatılan Maeve KOAVIS isimli kişinin gerçekliği, konumu, maddi ve manevi –varsa- bütün varlıkları Universum Holding ve ortaklarına aittir ve Universum Kodeksi’nin 109 numaralı Hikayelerin Gizliliği Kanunu ve 666 numaralı Savaşta Casusluğun Önlenmesi Kanunu ile korunmaktadır.][1111, Universum Holding] [2021, Berdan Sarıgöl][Bütün Hakları Saklıdır.]

Yazıyı beğendiniz mi?

Ortalama puan 5 / 5. Oylama sayısı: 11

Bunu oylayan ilk kişi olun

RSS
Follow by Email
Twitter
Visit Us
Follow Me
YouTube
YouTube
Instagram

Cevap Yaz

Oturum aç:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir