Birinci Bölüm: Decommercialize’ın Sonu
“Pekala, bu konuyu tekrardan konuşmamıza gerek olduğunu düşünmüyorum.” Bağımsız Sistemler Federasyonu’nun başkanı Walia Eon, Maeve’in Decommercialize planının konuşulduğu olağan toplantıda planın reddedilmesini bu sözlerle özetlemişti. Maeve, bu sözleri en öndeki koltuğundan dinlediğinde, artık bu planını bu şekilde uygulayamayacağını anlamıştı. Ayağa kalkmak ve konuşmak için başkandan izin istedi. İzin verildiği gibi ayağa kalktı ve konuşmaya başladı:
“Sevgili Bağımsız Sistemler Federasyonu üyeleri!
Her birinize özgürce düşüncelerinizi dile getirdiğiniz için sonsuz defa teşekkür ederim. Kararınız istediğim sonucu getirmediği için üzgünüm, ancak bunu herhangi bir şekilde değiştiremeyeceğimi anlamış oldum sayenizde. Bugünden itibaren, Decommercialize planının sadece H-117 istasyonu içerisinde kalması yönünde hareket edeceğiz.
Bunun dışında, bildiğiniz gibi Kara Hilal ile olan ateşkes girişimlerimiz, onların bizim heyetimize saldırmasıyla sonuçsuz kaldı. Bunun ardından geçen bir hafta içerisinde, bize açık bir şekilde savaş ilan ettiler. Bunun etkisiyle, birlikte çalışmamızı güçlendirmeyi ve bize daha çok yardım etmeyi kabul ettiniz. Bunun için size ayrıca teşekkür ederiz, sayenizde Kara Hilal ile olan sınırlarımızdaki savunma noktalarını güçlendirdik. Eğer oradan alabildiğimiz bilgiler doğruysa, sınırdaki gezegen sistemlerindeki sivil insanları koruyabilmek için onlarla daha yakın çalışmamız lazım. Sizden gezegenlerde beraber belirleyebileceğimiz yerlerde özellikle çabuk ve hafif müdahaleler için karargahlar kurmayı teklif ediyorum.”
“Pekala bayan Koavis,” dedi başkan Walia Eon, “Bu teklifinizi bir sonraki olağan toplantımızda değerlendireceğiz. İstediğiniz şey, anlık oylamadan geçirilemeyecek kadar büyük bir fedakarlık.” Maeve anladığını ifade eder bir şekilde başını salladı ve yerine geri oturdu. Başkan Walia Eon toplantıyı bitirdi.
“Bayan Koavis” diye sordu Walia Eon, “neden senelerdir bu kadar uğraştığınız Decommercialize planından vazgeçtiniz? Bunun sadece Konfederasyon’un oylamasıyla olmadığını çok iyi anlayabiliyorum, bu yüzden sizden bunun gerçek nedenini öğrenmek isterim.” Maeve Walia Eon’a baktı ve “Bence yeterince konuştuk ve tartıştık bunu.” dedi sessizce, “Hala bunun gerçekleşmesini ve kabul edilmesini isterim ama belli ki bunun ne yeri, ne de zamanı. Bu yüzden olması için uğraşarak önümüzdeki tehditleri ve tehlikeleri görmezden gelmek istemiyorum bay Eon, bütün sebep bu kadar basit.” Walia Eon gülümsedi. Kendisinden önceki iki Bağımsız Sistemler Konfederasyonu başkanının yapamadığını yapmış, Maeve Koavis’i ikna etmeyi başarmıştı.
Bu ufak kayıp, Maeve’i üzmüştü, ancak bunun için vakti yoktu. Gerçekten de dediği gibi, büyük bir savaş geliyordu. Sınırdaki gemilerin Kara Hilal avcıları tarafından sık sık saldırıya uğradıklarına dair haberler ve raporlar geliyordu. Hem Konfederasyon üyesi sistemlere, hem de Valkyrie gemilerine düzenlenen bu saldırılar, iki tarafın ortak mücadeleleriyle savuşturulabiliyordu, ancak bunların boşuna yapılmadığını düşünen Maeve, ardından daha büyük bir saldırının gelebileceğini ve bunun için yıpratılmaya çalışıldıklarını anlayabiliyordu.
“Moslee neye hazır olduğumuzu bilmiyor ve bunun için bizi ölçmeye ve yıpratmaya çalışıyor.” diyordu Amelia, Mira ve Row ile yaptığı bir toplantıda, “Bundan kurtulmamızın tek yolunun onlara saldırmak olduğunu da hesapladı muhtemelen, bu yüzden farklı bir strateji uygulayıp onu gafil avlamalıyız.”
Mira ve Amelia birbirlerine baktılar. Mira’nın yüzüne hoş bir gülümseme yerleşmişti. “Bence yapmamız gereken ilk şey, bu saldırılara yanıt verecek kalıcı bir savunma hattı kurmak.” Mira’nın söyledikleri dikkatlerini çektiği için masadaki herkes ona dikkat kesildi. Mira bunun farkında olmadan “Maeve’in Maelstrom savaşında kullandığı uzaktan yönetilen gemilerle bir tür savunma hattı oluşturup, insan kaybını en aza indirebiliriz. Onun dışında, Kara Hilal’in büyük ve beklenmedik bir saldırısında kullanmamız gereken taktik belli aslında: Dünyaları yaka yaka geri çekilmek.” Amelia son cümlesinin ne anlama geldiğini anlamıştı ama onun sözünü kesmedi, Mira da ne demek istediğini açıkladı:
“Doğduğumuz evrende, Dünya isimli bir gezegende çok ülkeli bir düzen, uzun süre hakim olmuştu. Bunu savaş ve fetih yoluyla değiştirmek isteyen yüzlerce liderden biri olan Napoleon Bonaparte ismindeki bir adam, kendisinden kat kat büyük, gezegenin kuzey kutbuna yakın bir ülkeye altı yüz elli bin kişilik bir kara ordusuyla saldırmaya başlar. Saldırdığı ülkenin ordusu, bu saldırıya direkt yanıt veremeyeceklerini bildikleri için Napoleon’un ordusundaki bir açığı kullanmaya karar verdiler. Napoleon’un ordusu, erzakını ağır gemilerle gittiği her yere taşımak yerine gittiği yerdeki yerel besinlerle bu ihtiyacını karşılıyordu. Bunu yapmalarının sebebi daha hızlı hareket edip beklenmedik saldırılarla avantaj sağlayabilmekti.
İşte bu gidilen yere bağımlılıkları, fethe giriştikleri ülkenin ordusu tarafından akıllıca kullanıldı. Napoleon’un ordusu, gittikleri hiçbir yerde erzak ihtiyaçlarını karşılayamaz oldular, çünkü onlardan kaçan ordu ve halk, kaçmadan önce her şeyi yok ediyor, adeta dünyaları yaka yaka geriye çekiliyorlardı. En sonunda, Napoleon’un ordusunu ülkelerinin ortasında kapana kıstırmayı başardılar ve kutba yakın olmanın getirdiği sert ve soğuk kışın Napoleon’un ordusunu mağlup etmesiyle devasa bir zafer kazandılar.
Kara Hilal’i kurduğumuzda, bunu bir tür savunma mekanizması olarak kullanmaya karar verdik, zira bize ihanet edeceklerini her zaman hesaba katmıştık. Kara Hilal de, tıpkı Napoleon’un ordusu gibi gittiği yerde ne varsa ona bağlıdır yaşamak için. Bu yüzden, gittikleri yerde hiçbir şey bulamamaları gerek ki yıpransınlar ve karşı saldırımız daha kuvvetli bir biçimde etki etsin.”
Maeve daha önce böyle bir şey duymamıştı. Elbette onların kendisinden çok daha farklı bir evrende yaşadığını biliyordu, ancak ikisinin kendisine o evren hakkında anlattıkları böyle şeyler değildi. Gerçi hangi anne kızına on yedinci yüzyılda yaşamış megaloman bir komutanın hikayesini anlatırdı ki?
Mira’yı dinlemiş olan herkes, onun planını değerlendirmeye başlamıştı bile. Bazıları bu planın işe yarayabileceğini söylerken, bazıları ise bunun büyük bir risk olduğunu ve bunun için gezegenleri feda etmemek gerektiğini savunuyordu. Maeve Mira’nın ne yapmak istediğini anlayabiliyordu, ancak bunun geri dönüşü olan ve o gezegenlerin halklarına zarar vermeyen bir yolunu bulmaları gerekiyordu.
“Peki ya sadece o gezegenlerdeki insanları ve kaynakları taşısak?” dedi Maeve düşünceli bir sesle, “Sonuçta oradaki insanlar için savaşıyoruz ve savaşımızın sonunda dönebilecekleri bir evleri olmalı. Savaş anı kadar sonrası için de bir şeyler düşünmemiz lazım ki zaten verdiğimizden daha fazla zarar vermeyelim bu evrene.”
Herkes onun haklı olduğunu söyledi ve düşünceli mırıldanmalar devam etti masada. “Bunu kendimi çözemeyiz.” dedi Row en sonunda, “Eğer her haiükarda Bağımsız Sistemler Konfederasyonu’nu ikna edeceksek, onların da fikrini almamız ve onları da planı oluşturma sürecine katmamız gerekir zaten. Belki bizim içerisinden çıkamadığımız bu duruma onlar bir çözüm bulabilirler.”
Maeve Row’a sarıldı ve “Çok iyi düşündün bebeğim!” dedi, sonra ondan ayrıldı ve “Row haklı. Şu ana dek oluşturduğumuz bütün plan taslaklarını Bağımsız Sistemler Konfederasyonu’na sunmak ve onların da fikirleriyle bir sona ulaşmak daha uygun olacaktır.” Yanındaki askerlere bütün plan taslaklarını sunulabilir bir biçimde hazırlamalarını emretti. Amelia’ya dönüp “Konfederasyon’a olağanüstü toplantı için istek yolla ve aciliyetini özellikle belirt. Tarih verdikleri gibi yola çıkıp planı onlara sunalım.” Yüzüne karanlık bir ifade yerleşmişti. “Zamanımızın azaldığını görebiliyorum.”
Amelia’nın isteğinden tam üç saat sonra olağanüstü toplantı için tarih verildi. Verilen tarihte orada olabilmek için hemen yola çıktılar. Dördünün de o olağanüstü toplantıda olması ve sunuma katılması gerekiyordu, zira her birinin Konfederasyon içerisinde tanıdığı ve etki ettiği insanlar mevcuttu. Bu insanların her birinin fikrini, önerisini ve en önemlisi onayını almaları gerekiyordu, bu sayede bütün bu olanı en iyi bir biçimde oluşturup yürütebilirlerdi.
Konfederasyon olağanüstü toplantıyı açtığında, öncelikli olarak Valkyrie teşkilatına söz verildi. Maeve, Amelia, Mira ve Row kürsüye beraber çıkıp oluşturdukları planı anlatmaya ve sunmaya başladılar. Her biri, planı en ince detayına dek anlattı ve en sonunda Maeve “Buradan sonrası tamamen sizin düşüncelerinize ve önerilerinize göre şekillenecek.” diyerek sözlerini bitirdi. Dörtlü, beraber kürsüden inerek yerlerine geçti ve başkanın planı değerlendirmesini ve önce tartışmaya, sonra da yürütülmesi adına oylamaya açmasını beklediler.
Fakat başkan Walia Eon, planı değerlendirmeye sunmak yerine “Bu planın henüz uygulamak için dahi oylanamayacak durumda olduğu ortada. Bu yüzden, Valkyrie teşkilatına kapalı bir toplantıda bu planın değerlendirilmesi, değiştirilmesi ve bütün Bağımsız Sistemler Konfederasyonu üyelerinin uyumlu bir biçimde uygulayabileceği bir şekle getirilmesi kararını oylamaya sunuyorum.” dedi.
“Kabul edenler?” Valkyrie dışında herkes.
“Reddedenler?” Valkyrie dışında hiç kimse.
“Şimdi neden böyle bir karar aldılar ki?” diyordu Maeve, gemileriyle birlikte H-117’ye doğru yol alırken, “Zamanın kısıtlı olduğunu ve bu planın Kara Hilal’i tuzağa düşürmede en işe yararyabilecek taktiği içerdiğini çok iyi bildikleri halde hala böyle bir şey yapıyor olmalarını aklım almıyor.” Sinirliydi, bunun Konfederasyon’un kendisinden intikamı olduğunu düşünüyordu. Zamanında Decommercialize için nerdeyse Bağımsız Sistemler Konfederasyonu’nu ikiye bölecekti zira, şimdi de hepsi ona karşı birleştiklerini böyle dile getiriyordu. Maeve kızıyordu çünkü şu anda hiç de inatlaşmanın zamanı değildi. Kara Hilal kuvvetleri, sınıra her geçen gün daha fazla gemi yığıyor, her geçen gün daha fazla saldırı yapıyordu. Sınırdaki sistemlerin bazılarının çökmeleri an meselesiydi ve Konfederasyon hala sırf ondan intikam almak için onu böylece bekletiyordu.
“Maeve” Amelia onun yanına oturmuştu, yüzünde üzgün bir ifade vardı “kızgın olmanı anlıyorum ve sana hak veriyorum, ancak şu anda onları reddedip bu planı uygulayamayız. Onlar bir karara varana dek Kara Hilal’in saldırılarına karşı savunmamızı koruyabiliriz, merak etme.” Amelia son söylediğine kendisi de inanmamıştı ama şu anda kızını sakinleştirmek istiyordu sadece. “Buna bir alternatif bulmamız lazım, bu yüzden kendini sakin ve rahat tutmalısın. Gergin bir beyin düşünemez.”
Maeve ayağa kalktı ve geminin içerisinde dolaşmaya başladı. “Haklısın anne, bizim Konfederasyon’un bu planı reddetme ihtimalini düşünmemiz gerekiyor.” Yüzündeki sinirli ifade gitmiş, yerine kafasında kırk tilki dolaşan ama kırkının da kuyruğu birbirine değmeyen birinin ifadesi gelmişti. “Bizim öyle bir plan yapmamız gerek ki, hem Kara Hilal’e karşı zafer elde edelim, hem de Bağımsız Sistemler Konfederasyonu’nun iznine gerek duymadan hareket edebilelim.” dedi birden, sonra durup, “Ancak bunu yapabilmemiz için de yeterince güçlü değiliz işte.” diye vazgeçti aklındaki plandan. Belli ki, aklında bir tür saldırı planı oluşmaya başlamıştı, ancak bunu tam olarak nasıl yapabileceğini bilmiyordu.
H-117’ye vardıklarında, bütün teşkilatın onlara karşı bir sürpriz hazırladığını gördüler. Hepsi, planları ne olursa olsun liderlerine tam destek verdiklerini ifade ettiler ve “Bugüne dek sizinle olduk, bugünden sonra da ne olursa olsun sizinleyiz.” diyerek sadakatlerini onlara sundular. Maeve onların neden böyle bir şey yaptığını anlayamadı, ancak üstelemedi de. Eğer bunun bir nedeni varsa, yakında ortaya çıkacaktı.
Gerçekten de ne olduğu kısa bir süre sonra ortaya çıkmıştı. Valkyrie teşkilatı içerisinde, Maeve’in liderliğini sorgulayan ve bu konuda karışıklık çıkarmaya çalışan bir grup asker ortaya çıkmış ve onların yokluğundan faydalanıp isyan çıkarmaya dek gitmişlerdi. Fakat bunun farkına varan askerler ve ajanlar, el birliğiyle bu isyancıları bastırmayı başarmıştı. Bunun bir daha yaşanmamasını sağlamak için de sıkı önlemler alıp Maeve geldiğinde ona sadakatlerini bu şekilde sunmaya karar vermişlerdi. Maeve bunu öğrendiğinde, teşkilatın içerisinde gerçekten ne kadar sevildiğini anlamıştı.
Ertesi gün, bu olaydaki bütün Valkyrie askerlerini bulup, her birine teker teker teşekkür etti. “Sizler buranın Kara Hilal gibi olmamasını sağladınız. Buranın Valkyrie olmasının sebebi olduğunuzu unutmadınız ve sorumluluğunuza uygun davrandınız. Her birinize ne kadar teşekkür etsem az. Sizler sayesinde evren kurtulacak.” Gün sonundaki törende söylediği bu sözlerin samimiyetine inanmayan hiç kimse yoktu.
Maeve de dahil, hiç kimse.
Ayrıca, Kara Hilal saldırılarının da hızı azalmaya başlamıştı artık. Her ne olduysa artık daha az gemiyle saldırıyor ve daha az durabiliyorlardı. Belki de, beklenmedik bir şekilde Kara Hilal’in gücü düşündüklerinden daha hızlı bir biçimde azalmıştı. Artık bu ihtimali de değerlendirmeyi düşünen Maeve, “Burada öyle bir durumdayız ki, şimdi bir hamle yaparsak Kara Hilal direkt olarak biter. Bunu başarmak için de bütün gücümüzü kullanmamız lazım.” diyordu sık sık. Ancak bunu eyleme dökememesinin sebebi, Bağımsız Sistemler Konfederasyonu’nun ilk planlarını hala bir sonuca bağlamamış olmasıydı. Konfederasyon ile olan ilişkilerinde böylesi bir risk alabilecek durumda değillerdi, zira yasal olarak pek çok konuda hala Konfederasyon’a ve onların iznine bağlıydılar.
“O zaman şimdilik savunmada kalmamız en doğrusu olur, hatta bu şekilde Kara Hilal kuvvetlerini zayıflatma imkanımız varsa, uzun yoldan da olsa bunu yapmamız daha iyi olur.” dedi Mira, “Hem belki bu şekilde, savaşın uzadığını gören sınır delegeleri, Konfederasyon’a asıl planımızı uygulamaları ve bu işi en kısa sürede bitirmeleri için baskı yapabilirler.” Bunu söylediğinde hem Maeve, hem de Amelia şaşırmıştı. İkisi de böylesi bir yöntemin Mira’dan çıkabileceğine ihtimal vermiyorlardı zira. “O zaman şu ana dek en iyi şekilde yaptığımızı yapmaya devam edelim.” dedi Amelia, “Valkyrie’nin şanına yaraşır bir şekilde savaşa devam edelim. Tarih bizi yargılasın.”
Şimdi bu dediklerinin üzerinden tam bir yıl geçmişti işte. Gerçekten de, bir sene boyunca olan tek şey, sınırda Valkyrie’ye ait olan savunma noktalarına ve gemilerine saldıran Kara Hilal gemilerinin bozguna uğrayıp, pek çok gemi kaybederek geri dönmesiydi. Gerçekten de Mira’nın dediği gibi, sınır savaşının uzadığını gören sınır delegeleri Bağımsız Sistemler Konfederasyonu’na baskı kurmaya ve Valkyrie Planı’nı kabul ettirmek için çalışmaya başlamıştı. Bunun rüzgarıyla, Konfederasyon bu planın tamamlanmasını ve oylamaya sunulmasını hızlandırdı. Tam üç ay içerisinde, hem plan tamamen işler hale gelecek şekilde yeniden düzenlenmiş, hem de Maeve, Mira, Amelia ve Row’un da katıldığı olağan toplantıda yapılan oylamada yüzde elli yedilik bir çoğunlukla bu plan kabul edilmişti.
Kara Hilal’in ne yapacağı hala belli değildi elbette, ancak en azından bir saldırı ihtimaline karşın plan hazırlanmaya başlamıştı bile. Gezegenler gerektiği takdirde hızlı bir şekilde terk edilebilmeleri için mobilize ediliyorlardı. İnsanlar, olası bir savaş için hazırlanıyor, pek çoğu böylesi bir saldırıda neler yapabileceklerini hesaplamaya ve kendilerine kaçışları için planlar yapmaya başlamışlardı. Hatta hem Valkyrie teşkilatına, hem de Konfederasyon üyesi sistemlerin ordularına başvurular tavan yapmıştı.
Herkes, öyle ya da böyle, kapılarına dek geleceğini bildikleri savaşa hazırlanıyordu.
İlginizi Çekebilir
Doğal ve Yapay'ın Buluştuğu Bir Öykü: Yeni Ay
Tefrika Öykü: Bu Yangın Hepimizi Yakar - 4.Bö...
Uzun Öykü: Treis Istories
Sebt Günü Batıya Doğru Yola Çıkanlara - Bir Y...
Berdan Sarıgöl’den Saga'nın İkinci Kitabı – U...
S.Volkan Gün'den, Galaktik Günceler: Nareed-1
Hayatını bir şeyler anlatmakla geçiren, utangaç bir insanım sadece. Müzik, resim, öykü, ne gerekirse onunla anlatırım. Beni The Writer olarak da bulmanız mümkündür.