Siyah Beyaz ve Aranan Gri… – S.Volkan Gün’ün Kaleminden Sıradışı Bir İnceleme: Star Wars Andor

Bunu Paylaşın

Baştan belirtmekte fayda görüyorum. Bu yazı her ne kadar içerisinde tanıtıcı bilgiler olsa da bir tanıtım yazısı olmayacak. Gözlem ve fikirlerimi yazmaya karar verdiğim anda aklıma gelen ilk şey, Star Wars evreniyle ilgili bir süredir biriktirdiğim ve genel olarak hayranlarda da rahatsızlığa neden olan bir yargıya -haklı olanından- vurgu yapmaktır.

Bu yazı Star Wars markasının yumurtladığı son altın yumurta olan Andor’la ilgilidir. Kabul etmek gerekirse kurgulanan tüm SW karakterleri göz önüne alındığında ilk defa Rogue One filmi sayesinde tanıdığımız Cassian karakteri için bırakın bir dizi hazırlamak herhangi bir başka dizinin içinde karakteri tekrar göstermek bile aklıma gelmezdi. Ama ne demişler; ummadık taş….

Bilgilerimizi tazelemek adına Cassian Andor’u nasıl bilirdiniz sorusunu cevaplamak isterim. Star Wars antolojisinin ilk halkası olarak 2016 yılında çekilen ve bir milyar dolarlık tutarıyla tüm zamanların en iyi yirminci gişe hasılatına sahip filmi olan Rogue One, karşımıza şüpheci, iş bitirici ve gereken ne ise yapılmalı tavrıyla yaşayan bir adam çıkartır.

Asilerin en yoğun çalıştıkları ve acımasız İmparatorluk güçlerine darbe üzerine darbe vurdukları bir dönemde geçen filmde; tam da 1977 yılında çekilen Star Wars: A New Hope filminin açılış hikayesine bağlanması için tasarlanan Cassian Andor çok başarılı bir istihbarat subayıdır. Yardım etmekle görevli olduğu Jyn Erso da çok önemli bir görevdedir. Film ilerledikçe ilk defa tanıdığımız bu karakterler doğal halleriyle ve haksızlığa karşı verdikleri mücadele ile sevilecek ve yıllardır beklentilerinin karşılığında büyük hayal kırıklıkları yaşayan Star Wars hayranları filme övgüler yağdıracaklardır.

İşte sanırım tam bu noktada Disney yönetimi geçmişteki verileri tarayarak; ellerindeki bu paha biçilmez madeni (Star Wars) neden bir türlü işleyemedikleri ve başarılı oldukları nadir anlarda neyi doğru yaptıklarını anlamaya yoluna gitti.

Gişe hasılatı ve alınan olumlu yorumlardan yola çıkarak Rogue One filminin içinden bir karakteri çekip ona hayat vermeye karar verdiler. Bu noktada geçmişi bilinmeyen karizmatik istihbarat subayı en cazip adaydı. 2018 yılında Lucasfilm, Andor karakteri üzerine kurulu bir dizi film çekileceğini duyurduğunda ilk soru, karakteri film de de canlandıran Meksikalı aktör Diego Luna’nın projede olup olmayacağıydı. Luna, projeye dahil olmuştu ki görüşüme göre çok iyi oldu. İyi bir karakter oyuncusu olması karaktere ve beraberinde diziye SW dizilerinde bulmakta zorlandığımız derinlik hissini veren unsurlardan birisi oldu.

Dizinin yapımcısı olarak ilk başta Stephen Schiff atansa da sonrasında Tony Gilroy direksiyona geçti. Bu noktada Gilroy için bir parantez açmak isterim. Geçtiğimiz yıllarda ve hala ulusal kanallarımızda da gösterilen ve Dünya çapında ses getiren Robert Ludlum’un eserinden uyarlanan Bourne serisini çoğumuz hatırlayacaktır. Amerikalı yazarın, hafızasını kaybeden bir suikastçi ajanın başından geçenleri anlattığı kitap, beyaz perdeye çok başarılı bir şekilde yansıtılmış, tek film seri haline gelmiş ve toplamda beş film olarak arşivlere katılmıştı.

Tony Gilroy, bu başarılı serinin tam olarak merkezinde; senaristi olarak yerini alan bir isimdir. Bourne serisinde bulunan espiyonaj unsurlarını ve dozunda kullanılan aksiyon sahnelerinin yansımalarını Andor’da görmek mümkün. Bu haliyle Tony Gilroy, gerçekten çok iyi bir iş başarmış gibi duruyor. Yetmiş beşinci Emmy ödüllerinde en iyi drama ödülü adaylığını alarak sanırım dizi de rüştünü ispat etti.

İlk sezonunun tamamı yayınlanan Andor’un en önemli özelliklerinden birisi; SW evreninin önemli karakterlerinden birisi olan Mon Mothma üzerinden evrenin daha önce sadece ikinci üçleme de şahit olduğumuz politik entrikalarını çok dozunda ve gerçekçi bir şekilde görüyor olmamız. Tam bu noktada Andor’u diğer SW dizilerinden ayıran en önemli özelliklerden birisi öne çıkıyor. Gerçekçi ve karanlık dokusu…

Sayısız yaşam formunun mutlak bir gücün altında korku silahıyla yönetildiği bir galakside grinin ve karanlığın olmaması imkansızdır. Ezilenin daha da çok ezildiği, yargısız infazın normal sayıldığı, can güvenliğinin Stormtrooperların elinde olduğu bir galaksi…

Andor, tam da böyle bir galaksinin ücra bir köşesinde bulunan Kenari gezegeninde yaşayan bitirim bir hırsız olarak bizlere sunuluyor. Başka bir gezegende kayıp kız kardeşini arayan Cassian, o güneş sistemini yöneten bir güvenlik firmasının iki elemanı tarafından zorlanınca olanlar oluyor ve Andor artık bir katil ve kaçak haline geliyor.

Dizinin daha ilk bölümünden itibaren, Galaktik İmparatorluğun başkenti Coruscant’tan çok uzak ve gerçekçi görüntüler çizen bir ortam bizleri sarıp o gerçekliğe doğru itiyor. Teknolojik evrimin sonucu olarak pek çok şeyin otomasyon ile yapıldığı bir galakside bile yaşadığınız coğrafya her şeyin belirleyicisi oluyor.

Kenari gezegeni de tam olarak böyle bir gezegen. Yani sakinlerini açlık sınırında tutan; ticaret bölgesinin içinde ama köşe başlarının güçlüler tarafından tutulduğu, umutsuzluğun orada yaşayanları birbirlerine olması gerekenden çok daha bağladığı; ama her bir canlının da bulduğu ilk fırsatta kaçmak isteyeceği bir habitat…

Bu atmosfer diziye o kadar dozunda işlenmiş ki; ne bir vurgunla bu iç karartıcı yerden kurtulmak isteyen Cassian’ın motivasyonu, ne de onu büyük bir operasyonun parçası yapmak isteyen Luthen Rael’in motivasyonu sorgulanmıyor.

Bir parantez de Thor serisinde Dr. Erik Selvig karakterini canlandıran Stellan Skarsgård’ın hayat verdiği Luthen Rael için açmak gerekiyor. Asilerin önemli bir parçası olan karakter, Galaktik İmparatorluğun kalbindeki gezegende zenginlere hizmet veren seçkin bir antikacı olarak izleyiciyle buluşuyor. İmparatorluğun şüpheci gözlerinden kaçmak için çok dikkatli olması gereken karakter, Mon Mothma ile kurnazca planlanmış stratejilerle, Palpatine’nin baskıcı yönetiminin dikkatini çekmeden nihai hedefleri doğrultusunda hareket ediyor. Nihai amaç; o an geldiğinde büyük askeri gücün karşısında durabilecek bir filo oluşturmak.

Luthen bu amaca hizmet edecek büyük bir planın eşiğindeyken, Andor adındaki bir hırsızla tanışır. Elinde İmparatorluğa ait önemli bir navigasyon teknolojisi olan genç adam, Asi organizasyonu için kendisine faydalı birilerini arayan Luthen ’in dikkatini çeker. İmparatorluğun elinden bir şeyler çalabilecek ehliyette olması, Andor’un bir anda kendisini Aldhani gezegeninde bulmasına neden olacaktır.

Asi grubunun amacı; Galaksi genelinde rastlantısal görülecek ancak hepsi aynı amaca hizmet eden hırsızlık olaylarıyla, zamanı geldiğinde İmparatorluğun karşısında durabilecek askeri bir güç oluşturabilmektir. Bu noktada çok başarılı bulduğum bir karakter ortaya çıkarak Asilerin işini zorlaştırmak için elinden geleni yapıyor.

Dedra Meero hırslı, zeki ve stratejik düşünebilen bir İmparatorluk Güvenlik Bürosu danışmanıdır. Her başarılı dizide olduğu gibi; kaliteli bir kötü diziyi daha iyi yapar. Meero, erkek egemen bir hiyerarşinin içerisinde kendisine fırsatlar bulmaya çalışırken, seyredenleri ikileme çekmeyi de başarır. Bir yandan bu karakter için üzülürken, diğer yandan doğru iz üzerinde olması ve küçük emarelerini gördüğümüz acımasızlığı yüzünden içimizde beliren nefret tohumlarına engel olamıyoruz. Denise Gough tarafından başarıyla canlandırılan karakter bölümler ilerledikçe daha baskın bir hale gelerek; İmparatorluğun temsil ettiği şeylerin vücut bulmuş haline dönüşüyor.

Dizinin ilk sezonunu iki bölümde değerlendirmenin daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Aldhani gezegeni ve oradaki büyük soygun öncesi ve sonrası, devamında da Andor’un gerçekten de ekran başında yok artık dedirtecek bir hukuksuzla Narkina 5’e hapis cezasıyla gönderilmesiyle gelişen olaylar.

Andor dizisini diğer SW evreni dizilerinden ayrı bir yere koyan farklılıklardan en önemlisi bence; iyi ve kötü, aydınlık taraf-karanlık taraf, İmparatorluk-Asiler çekişmelerinin arasında kalan sıradan canlılar. Sıradan hayatlar ve onları etkileyen daha büyük gerçekler…

Cassian Andor’un Narkina 5 hapishanesinde yaşadıkları ise gerçekten spoiler verilmeyecek ve merakla izlenecek kadar heyecanlı. Maceranın İmparatorluk hapishanesinde geçen bölümlerinde Andor’a eşlik eden Kino Loy karakteri de bu dizinin neden başarılı olduğunun bir ispatı gibi. Karakterlerin derinlikleri var. Basit bir iyi-kötü savaşından ziyade içinde pek çok anlamda gri tonları taşıyan bir senaryonun hayat geçirilmiş halini seyrediyoruz.

Kino Loy’a dönecek olursak; hapishanede kalan sayılı günlerini doldurmak adına duyarlılıklarını kapatmış bir insan portresi ile karşılaşıyoruz. Baskıcı, nefes aldırmayan İmparatorluk düzenine boyun eğmiş bu adamın tek motivasyonu az kalan cezasını tamamlarken kurallara kesin bir itaat ile uyulmasını sağlamaktır, ta ki Cassian Andor ile tanışana kadar. Andor, en önemli özellikleri olan gözlem ve adaptasyon yetenekleri sayesinde Kino Loy’un yüz çevirdiği gerçeklerle yüzleşmesini sağlayacaktır.

Kino Loy karakterine hayat veren oyuncu Andy Serkis’i okurlarımız, Yüzüklerin Efendisi üçlemesindeki Gollum rolünde tanıyacaktır. Dizinin bu yönden de çok başarılı olduğunun altını çizmek gerektiği kanaatindeyim. Kyle Soller tarafından canlandırılan ve Syril Karn karakteri de dahil olmak üzere ki bu karaktere özellikle değinmedim- kendi içerisinde ayrı, Andor ve Dedra Meero karakterlerine yaptığı direkt etki ile önemli bir yer tutuyor- roller için biçilmiş kaftan hissi uyandırıyor.

Uzun sözün kısası; yazımın en başında da belirttiğim gibi Kathleen Kennedy’nin etkisiyle, son üçlemeden başlayarak SW evrenini kaplayan feminist yaklaşımların dizilerin doğal dokusunu bozduğu, hatta Mandalorian serisinin son sezonunun neredeyse Bo-Katan Kryze sezonu olmasının dünya çapında zaten pek te sevilmeyen Kennedy aleyhinde oluşan şikayetlerin dozunu iyice arttırdığı bir dönemde, ANDOR bu evrene gönül vermiş milyonlar tarafından bir teselli gibi sahiplenildi. Sezonun tamamını bir hafta sonu; abur cuburlu, çaylı-kahveli, sevdiklerinizle-yalnız bir nefeste izleyeceğinize eminim.

Hala izlemediyseniz… Şimdiden iyi seyirler.

Yazıyı beğendiniz mi?

Ortalama puan 5 / 5. Oylama sayısı: 1

Bunu oylayan ilk kişi olun

RSS
Follow by Email
Twitter
Visit Us
Follow Me
YouTube
YouTube
Instagram

Cevap Yaz

Oturum aç:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir