Soğuk Savaş ve Rock – Uçuk Bir Deneme 3

Bunu Paylaşın

Bugün retrospektif sekmemizde, neredeyse hiçbir nesnel dayanağı olmayan ancak büyük resme nesnel bir gözle bakınca, o kadar da “uçuk” görünmeyen teorilerimizi ortaya attığımız dosyaların üçüncüsünü paylaşıyoruz; Soğuk Savaş ve Rock.

Rock müzik özellikle 60’lı yılların ikinci yarısında, başta Amerika olmak üzere tüm dünyayı kasıp kavurmaya başladığında, sosyalist bloktaki Demir Perde ülkeleri ve dünya çapındaki devrimci hareketleri de etkilemesi kaçınılmazdı elbette. Ancak dikkatleri çeken asıl nokta, kapitalist dünyada eski alışkanlıkları ve yaşam tarzını hedef alarak yaşayan daha eski kuşaklarla yenilerinin arasını açan bu müziğin, en azından günümüzde “sol” olarak adlandırılabilecek temaları ile sosyalist kuşaktaki disiplin ve hiyerarşiyi de aynı ölçüde ve daha ziyade kapitalist dünyanın lehine olacak şekilde sarsmasıydı.

Aslında, rock müziğin tarihi de bu ikilemlerden birini oluşturur. Kaynağını belli ölçülerde, blues ve jazzdan alan bu müzik esasen ve zanaat bazında özellikle bir afro/siyahi müziğiyken, dünyayı kasıp kavurduğu dönemde neredeyse tüm efsanevi figürlerini beyaz toplumundan almıştır. Elbette, Country’den, batının zengin müzik teorisinde kadar farklı boyutlarda “beyaz” etkileri de taşıması olağan olsa da, yine de özellikle gruplar bazında siyahi toplumdan gördüğü ilginin bu kadar az olması enteresan bir vaka olarak dikkatleri çeker.

Rock müziğin özellikle Vietnam Savaşı ile birlikte başlayan sosyal ve siyasal temalara yönelimi, 68 kuşağı adı verilen ve sadece bir kuşağı değil bir duruşu temsil eden bir dönemi yani Rock’ın Altın Çağı‘nı meydana getirirken, bahse konu müziği, bahsettiğimiz ikilemin konusu yapan ana döneme de sebep olur.

Özellikle saykodelik rock ve progresif rock dönemleri, birer gençlik başkaldırı dönemi olarak adlandırılabileceği gibi, rock müziğin katıksız ve saf formu olarak dikkat çektiği bir dönem olarak da tanımlanabilir.

Peki bu müziğin Soğuk Savaş dönemi dünyasının her iki rakip kanadında da kendine aynı ölçüde zemin bulan “sosyal normları yıkıcı” etkisi neden en azından siyasal bazda kapitalist kampı daha az çözebilmiştir?

Olaylara bakışta, tarihin çarklarının kaçınılmaz ama özellikle dış etkilere oldukça kapalı yavaş ilerleyişini merkeze alırsak, cevap zaten siyasi ideolojilerin tanımı içinde kendisini gösterir.

Kapitalist/liberal kanadın da elbette kırmızı çizgileri vardır ancak sınırlar daha şeffaf, hiyerarşi daha yumuşak, görev bölümü ödül/ceza uygulamalarıyla bir ölçüde daha kişisel tercihlere bağlı ve son olarak gidilebilecek noktalar daha sofistike önlemlerle belirlenmiş durumdadır. Sosyalist dünya ise toplumun öncelendiği ancak jenerasyonları ulvi olmakla birlikte bir ve ortak amaç uğruna görev dağılımının parçaları haline getiren sosyal yapısı ile ve dolayısıyla sınırların net çizildiği bir toplum tezahürüdür. Aslında olan şey, alegorik olarak bir vücut ile mükemmel bir bilgisayarın virüslenmesi olarak da tanımlanabilir. Vücut farklı kompartmanları ile daha esnek bir karşılık verirken, mükemmel bir bilgisayarın yekpare yapısı ile çökmesi daha olasıdır.

Bununla birlikte amacımız; ne kapitalizmi mükemmel olarak tanımlamak, ne sosyalizmi öcüleştirmek ne de rock müziği tek başına büyük ve çok katmanlı tarihi bir dönemin belirleyici etkenlerinden biri olarak tanımlamak… Zaten daha önce de bahsettiğimiz tarihin ağır çarkları açısından bakıldığında sosyalizmin de kapitalizme, insanların lehine birçok konsepti kazandırdığını ve rotayı belli ölçülerde kendisine yaklaştırdığını kabul etmemiz gerekir.

Peki olaylara daha mesnetsiz ancak kesinlikle daha eğlenceli bir bakış açısıyla yaklaşırsak nasıl bir analiz yapabiliriz? 1949’da Sovyetler Birliği’nin ilk nükleer silahını yapması ve 1957’de Sputnik Uzay Programı’nı başlatmasından sonra yani ICBM (Kıtalararası Balistik Füze) teknolojisinin gelişmesiyle, dünyada dehşet dengesi adı verilen bir denge kurulmuş oldu. Her ne kadar, adı “dehşet” olgusunu içerse de, denge gerçekçi bir temele yani gücün eşitliğine dayanıyordu ve beraberinde yeni bir açılım getirdi.

Detant Süreci… İki bloğu birbiri ile beraber yaşayabilecekleri bir kurallar bütününe ulaştırmayı amaçlayan bu süreç, her ne kadar iki tarafın kendi güvenliğini sağlasa da, aslında bir başka açıdan mücadeleleri Vekalet Savaşları/Proxy Wars adıyla alınan başka bir safhaya taşıdı. Ancak sürecin asıl etkisi çatışmanın formunun değişmesi olmadı; dünya, bu mücadele sayesine ilk kez ve tam anlamıyla globalleşmeye başladı. Detant’tan önce, Polonya, Macaristan ve Almanya’daki bilek güreşlerinin, Detant’tan sonra, Küba’da, Vietnam’da, Kamboçya’da, Afganistan’da daha düşük düzeylerde neredeyse dünyanın tüm kıtalarında görülmesi tesadüf değildir.

Detant Süreci ve globalleşme, özellikle kapitalist kampta tüm dünyayı serbest ticaret çatısı altında toplamak olarak anlaşılır. Açık konuşmak gerekirse kapitalizmin zaferinin de zemini olan bu süreçte, Vietnam Savaşı ve -bazı teorilere göre savaşın amacı olan- Çin ile Sovyetler aleyhine diplomatik ilişki kurulması ile başlayan yıkım, konumuz rock müziğin de somut olarak rol oynadığı 1968 Prag Baharı’nın Sovyet tanklarının müdahalesi ile ideolojik olarak, Afganistan’daki bataklıkla da ekonomik olarak tamamlanır ve Soğuk Savaş biter.

Esasen Demir Perde‘nin de rock müziğe tepkileri de savaşın evreleri ile aynı paralelde ilerler. Ellilerde ve altmışların ilk yarısında batı müziği ve özellikle klasik müzik etkinlikleri, bazen imaj çalışmasını aşmayacak boyutlarda da olsa kendisine sahne bulabiliyordu. Altmışların ikinci yarısındaki fırtınaya verilen tepki de Detant Süreci ile aynı paralelde gelişir; VIA’lar. Bu kontrollü enstrümantal rock grupları, her ne kadar kontrollü ve yapay mahiyetleri ile gençliğin ihtiyacına cevap vermeseler de, 70’li yıllarda yeraltına inecek doğal gruplar için bir okul görevi gördükleri de yadsınamaz bir gerçektir.

Bu noktada, sosyalist bloğun yapısı ile ilgili bir noktaya dikkat çekmek de elzem olacaktır. Sosyalist dünya; Sovyetler Birliği, Demir Perde Avrupa’sı ve geri kalan dünyadaki global devrimci hareket olarak ayrılmalıdır. -Çin kesinlikle bambaşka bir kültür periferi ve konusudur.- Global devrimci hareketler gönüllü olarak ve SSCB merkeziyetçi bürokrasisi içinde yekpare bir tavır gösterebilirse de, Sovyetlerin siyasi ve askeri koruması altındaki Komünist Partiler yönetimindeki Demir Perde Avrupası’nda kontrol daha zayıftır. Batılı rock gruplarının özellikle 70’li yıllarda ilk defa Berlin başta olmak üzere Demir Perde Avrupası’nda talep ve konuk edilmeleri de bir tesadüf değildir.

Sosyalist bloğun çözülmesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecinin son aşaması olan ve bir kurtarma mı yoksa kontrollü dağılım projesi olduğu hala tartışılan Perestroika ve Glasnost süreçlerinin görsel panoramasına bakıldığında meydanlarda ve müzikle özgürlüğünü kovalayan genç sosyalist kuşağın artık birer birey olduğu rahatlıkla görülebilir.

Peki başa dönersek, bütün bunlar tek bir merkezden yönetilen kültürel bir saldırı politikası mıdır? Bunu bilmek çok kolay değil ve komplo teorilerinin gücünü abartılı bulan bir yazarla muhatapsınız. Bununla birlikte kapitalist kamp ve özellikle ABD tarafından Detant Süreci dolayısıyla bu akıma belli bir misyon yüklenip yine belli ölçülerde önleri açılmış olabilir. Örneğin bir önceki dosyamızda, dosyamızda konu aldığımız Top Gun filminin dönemin gençliğini askeri kariyeri seçmek konusunda özendirdiğinden de bahsetmiştik. Yine de, kapitalist dünyadaki kuşak çatışmasından da anlaşıldığı üzere bu akıma tam ve merkezi bir sınır çizilemediği varsayılabilir. Bir başka alternatif olarak, özellikle ABD’nin, Çin ile diplomatik ilişki kurup, Vietnam’dan çekilmesi ile, 68 kuşağı ve rock müzik karşısında sosyal yapı savaşını kaybettiğini kabullendiğini de varsayabiliriz.

Sonuçta hayat çok katmanlı ve çok aktörlü bir arena olduğu, bir başka deyişle Civilization oyunu olmadığı için, “Rock Grupları” bir tarafa direkt ve net turizm bonusları kazandırmayacaktır!.. Hayat zengindir, sebep ve sonuçlar da öyle… Böylece biz de, sizlere güzel bir pazar ve hayatınızın geri kalanında olabilecek en iyi kombinasyonları dileyerek bir kez daha veda ediyoruz. Hoşça kalın.

Yazıyı beğendiniz mi?

Ortalama puan 5 / 5. Oylama sayısı: 1

Bunu oylayan ilk kişi olun

RSS
Follow by Email
Twitter
Visit Us
Follow Me
YouTube
YouTube
Instagram

Cevap Yaz

Oturum aç:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir