Masal, Gerçek ve Rüya: Düş Berberi Kitap İncelemesi

Bugün, bir dönem sitemizde de çok güzel öykülerini ağırladığımız Ebuzer Kalender‘in Metinlerarası Kitabevi‘nden çıkan öykü kitabı Düş Berberi‘ni inceleyeceğiz. Tam kararındaki uzunlukları ile okuyucuyu gerçek hayattan koparmadan düşlerin o her duyuyu aynı anda çalıştıran hissine kavuşturan bu öyküleri incelemek terimi belki de doğru bir tanım olmayabilir, çünkü rüyaların büyüsünün ne zaman bozulacağı belli olmaz. Dolayısıyla bu düşlere şöyle bir göz gezdireceğiz demek daha doğru olacak. O zaman gözlerimizi kapatalım ve sırasıyla bu on iki düşe […]

Devamını Oku »

Kuşak Çatışması ve Egolar Üzerine Kısa Bir Hikaye: Gnothi Seauton

Çocuk ağlıyordu. Kendisini tutmaktan yorulmuştu kuşkusuz ama aslında benim karşımda olduğu için de ağlıyordu. “Allah kahretsin!” diye düşündüm, hem çocuğun ağlamasına üzüldüğüm, hem de bunu benim karşımda yaptığı için. Ama bunu ona belli etmedim. Sırtını sıvazladım, omzunu sıktım ve hiçbir şey söylemeden bütün stresini kusmasını bekledim. Bu sırada o, ellerini yüzüne kapamış ve içine büzülmüş bir şekilde sarsılıyor, ben ise sanki olay burnumun dibinde olmuyor da fark etmiyormuşum gibi gözlerimi ondan kaçırarak, içinde bulunduğumuz deponun […]

Devamını Oku »

Bir Yuva Hikayesi: Orta Yaşlı Beyaz Yakalı Boksör Kaplumbağa

“Kaç oldu Seçkin?” Cevap vermedim. Pastayı inceler gibi yapıp duymazlıktan gelerek yaptım bunu. Tekrarladı, “Seçkin!” Şöyle bir baktım, şaşkın ve yeni fark etmiş gibi yaparak; “Efendim Cevat Bey?” dedim. “Kaç oldu kaç?” Pastayı yalandan incelerken gözüme çarpan bir detayı elimle gösterdim ona; sarı yaldızlı kremayla yazılmış büyük bir “44” sayısının etrafında bir daire halinde kırmızı kremayla “Doğum Gününüz Kutlu Olsun Seçkin Bey…” yazıyordu zira. Bozuldu ama bozuntuya vermemeye çalıştı, “76’lı mısın, 77’li mi yani oğlum?” […]

Devamını Oku »

23 Nisan’ın Büyük Çocuklarına Dair Bir Hikaye: İlk Tokat

Annesi, altı buçuk yaşındaki oğlu Ahmet’e evin telefonunu kapatmasını üçüncü kez söylüyordu. “Oğlum kapatsana telefonu, telefon böyle kullanılmaz.” “Yaaa, git.” Ahmet ise herşeye rağmen matematik problemlerini en iyi arkadaşı Mehmet’le paylaşmaya kararlıydı, tıpkı annesinin de telefonu kapattırmaya karalı olduğu gibi… “İki artı iki eşittir dört. İki artı üç eşittir beş. İki artı dört eşittir altı.” Sonunda annesi telefonun diline bastı. “Yaaa. Bitmemişti daha. Aaaaaaa!..” Annesi, çocuğunu üzmek istemiyordu aslında. Ama 1985 Türkiyesi’nde evlerine yeni bağlattıkları […]

Devamını Oku »

Eksantrik Bir Hikaye: Bay Gris’in Yorganı

“Beni Maralların üzerine salmak için o adamları tuttun. Ailemi onların öldürdüğüne inandırmak için verdin o ipuçlarını bana.” Rüzgar, karşısında makam koltuğunda oturan karısının eski patronundan bir cevap beklediği için sustu. Ancak hiçbir cevap alamadı. Bunun üzerine üsteledi. “Bu doğru değil mi Rüçhan Bey?” Rüçhan Bey bu lafın üzerine sadece gülümsedi. Rüzgar da daha fazla dayanamayıp silahını çekti. “Tabi, doğru” dedi. “Karısını kendisinden habersiz becerdiğim adam bu oyuna hayli hayli düşer dedin, değil mi?” Bu soru […]

Devamını Oku »

Kısa Öykü: Bugün Kendimi Çok İyi Hissediyorum

Güneşin geceye karışan ışıkları, yüzümü yalıyordu. Denizden gelen rüzgar, bütün vücudumun yorgunluğunu alıp götürüyor, beni uzun süredir yaşamadığım bir mutluluk anına doğru muhteşem bir yolculuğa çıkarıyordu. Denizin kokusu, etrafımdan geçen insanların tatlı telaşlı halleri, beni mest ediyor, bu anın sonsuza dek sürmesini istememe sebep oluyordu. Güneşin kaybolmaya başladığını hissettiğimde, her şeyi tekrardan geriye aldım. İnsanlar geri geri gitmeye, kuşlar geriye doğru uçmaya, güneş battığı yerden geri çıkmaya başladı. Her şey tekrardan gurubun başına dönene dek […]

Devamını Oku »
1 2