Üç Kitap, Bir Albüm: Sissoylu/Sisten Doğan

Bunu Paylaşın

Bazı kombinasyonlar vardır, birlikte mükemmel uyum sağlarlar. Eminim hepinizin aklına bu cümleyi okur okumaz pek çok mükemmel uyum geldi. Şu anda, bu yazıyı yazarken ben de çikolata ve kahve ikilisinin beynimin üzerinde oynadıkları lezzet oyununa izin veriyorum.

Evden çıkamadığımız, pek çok şeye tedirgin yaklaştığımız, her gün yenileri eklenen ölümlere üzüldüğümüz bu günlerde; biraz da olsa kendimizi dışarıdaki üzücü ve endişe verici tablodan uzaklaştırmak için yuvalarımızda kendimizi dizilere, sinemaya, müziğe ve okumaya verdik.

Madem evdeyiz, madem vakit şu an elimizde olan; ama harcamak istediğimiz bir araç, o halde zamanı güzel kombinasyonlarla geçirmek güzel bir fikre benziyor. Buradan sonra yazacaklarım, naçizane, yazarınızın güzel olarak nitelendirdiği bir kombinasyonun detaylı tanıtımı olacaktır. Ben çok beğendim ve çok uyumlu olduklarına kanaat getirdim. Denemesi sizden…

Üç Kitap

Brandon Sanderson 1975 Nebraska-Amerika doğumlu bir fantastik, bilim-kurgu türleri yazarıdır. Üniversitede biyokimya okurken(ki okuduğu bölümden edindiği bilgiler daha sonra Dünya çapında tanınmasını sağlayacak Cosmere evrenini oluşturmasını sağlar) yazmaya olan merakı onu İngiliz edebiyatı alanına yöneltir. 2005 yılında ilk kitabını çıkartır. 2007 yılında çıkan ikinci kitabı Sisten Doğan/Sissoylu-Son İmparatorluk(Mistborn-The Final Empire) kendisine hem başarının kapısını hem de hayranı olduğu ve Yüzüklerin Efendisi ile birlikte tüm zamanları en fazla satan kurgu serilerinden biri olan Zaman Çarkı serisini bitirme şerefine nail eder. Zaman Çarkı serisinin yazarı Robert Jordan 2007 yılında son kitap üzerinde çalışırken ölünce, Jordan’ın eşi ve aynı zamanda editörü olan Harriet McDougal eşinin yarım kalan dev eserini bitirecek birisini aramaya başlar. Sanderson’un kitabını okur ve çok etkilenir. Yapılan teklifi hemen kabul eden Sanderson, hayranı olduğu yazara hikâyesini tamamlayarak son görevini yerine getirir. Seri için üç kitap yazarken kendi kurduğu dünyanın hikâyesine de devam etmeyi ihmal etmez.

2007 ve 2008 yılında serinin iki ve üçüncü kitapları okuyucu ile buluşur. The Well Of AscensionYükselme Kuyusu -dilimize “Kuşatma” olarak çevrildi- ve The Hero Of Ages- Çağların Kahramanı sırasıyla piyasaya çıkar ve büyük sükse yapar.  Daha sonrasında bu üçlemenin üç yüz yıl sonrasında geçen yeni bir seri daha yazar. İşte size tavsiye edeceğim ve vaktinizi geçirmek için iyi bir araç olacağına inandığım seri dilimize Sissoylu adıyla çevrilen ve Akılçelen Kitaplar Yayınevi tarafından basılan Sistendoğan veya Sissoylu serisi.

Sanderson’un yazım sitili pek çok eleştirmen tarafından çok kesin ve ince kurgulanmış olarak nitelendiriliyor. Bu tarzı, kitapları okurken, okuyucunun her detaya dikkat etmesini sağlıyor ki üçlemenin en önemli ipuçlarından birisi tüm seri boyunca orada öylece durduğu halde yakalamak için diğer ipuçlarını birleştirmek gerekiyor. Bu yazdıklarımdan da anladığınız üzere kitaplar hakkında sizlere detay verip ‘sürprizbozan’ olmak istemiyorum.

Hikâyenin Özeti (Mümkün olduğunca oyunbozanlık yapmadan)

Bu seri hakkında göze ilk çarpan şey; kılıçların, baltaların havada sallanmadığı, serinin üzerine kurulduğu evrenin kendisine ait bir büyü kural sisteminin olmasıdır. Yüksek fantezi veya epik fantezinin bazı unsurlarını taşısa da serinin en dikkat çekici yanı bence bilim kurgu unsurları bulundurması ve belirli fizik kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalması. Ana konunun akışı içerisinde kendinizi Sanderson’un yazdığı âlemin içinde kim ne yapmaya kabil, kim değil ince ince düşünür buluyorsunuz.

Gelelim hikâyenin geçtiği coğrafya ve arka plana; Havadan devamlı küllerin yağdığı, gündüzün kızıl renkli ve kasvetli, gecelerin sislerin içinde geçtiği bir dünyada geçiyor olaylar. Büyük ve eski sarayların ihtişamlı balo salonları, dışarıdaki pisliği bir parça olsun unuttursa da; tüm o küllerin ve sisin boşuna olmadığını belirtmekte fayda var. Olayların geçtiği dünyanın ismi Scadrial’dır. Bazı insanların doğada bulunan metalleri metabolizmalarında yakarak belirli yeteneklerini özel güç haline getirdiği bir yerdir.

Yazarın kullandığı zaman dilimi Rönesans dönemine oldukça benziyor. Özellikle Ortaçağ’ın karanlığından çıkmış ve kilisenin katı yönetiminde yaşamaya alışmış toplum yapısına çok benzer özellikleri üç kitapta da bulmak mümkün. Soylular ve gösterişli yaşamları, feodalite zamanından gelen tebaa ya da köle kültürü ve engizisyonun karşılığı olarak Sahip Hükümdar’ın kurduğu Çelik Bakanlığı bir araya geldiği zaman, paralel bir evrende bir Rönesans dönemi macerasında hissetmemek imkânsız.  Teknoloji de tam bu zamanların seviyesinde.

Birkaç soylu ailenin köşe başlarını tuttuğu bu monarşi yapısının içinde köleler tamamen ezilmiş, yaşama hakları ellerinden alınmıştır. İşte tam bu dönemde Kelsier adında eski bir köle sahip olduğu güçler ve kendisine sadık yetenekli arkadaşları sayesinde bin yıl süren bir hükümdarlığı bitirmek üzere harekete geçer. Daha önce de bahsettiğim gibi bu evrende özel güçlerin belli kuralları bulunuyor. Allomancy-Allomansi denilen özelliği, metale hükmetme ya da çağırabilme, ya da metali bir duyuyu güçlendirmek için kullanma olarak adlandırabiliriz. Bunun haricinde hemalurgy-hemalurji ki adında anlaşılacağı gibi kan yoluyla geçen yetenek ve feruchemy-ferusimya isimli sadece belli bir bölgedeki canlılara ait bir yetenek bulunuyor. Bu kurallar sistemi üç kitabında aslında temelini oluşturuyor.

Kelsier ve ekibinin yolu, hikâye içinde çok önemli bir role sahip olacak Vin adında bir kızla kesişir. Hayatının önceki dönemi dram içinde geçmiş Vin kendisine yüklenen rolü ilk başlarda kabul etmek istemese de zaman içinde yaşamaya başladığı sahte hayat ve farkına varmadan girdiği romantik ilişki olayları oldukça karmaşık bir hale getirir.  Genç kızlığa yeni giren Vin, Kelsier sayesinde sahip olduğu büyük gücü keşfeder ve kullanmayı öğrenir. O bir Sisten Doğan’dır.  Tüm metalleri kullanabilenler için verilen bu ismin bin yıl önce sadece soylulara verilen bir yeti olduğunu söyleyerek bu bölümü kapatıyorum.

İlk kitap daha çok Vin ve partide tanıştığı soylu genç Eland Venture arasındaki flört ile geçerken, bir yandan da Kelsier sayesinde köleler arasında yayılan kurtuluş umudunun kıvılcımdan ateşe dönüşmesine tanık oluyoruz. İkinci ve üçüncü kitaplarda hem aksiyonun hem de sırlarla dolu bu dünyanın yeni bölgelerini keşfe çıkıyoruz; ama birinci kitaptan sonrası için anlatacağım her şey oyunbozanlık olacağı için detay veremiyorum.  Seri hakkında yazabileceğim son şey; metal yakma ve onun beraberinde getirdiği fiziksel kurallar gerçekten eğlenceli bir dünya sunuyor okuyucuya. Nitekim Sanderson’un kurduğu dünyanın potansiyelini fark eden DMG Entertainment firması serinin ve devamının olduğu Cosmere Evreni’nin isim hakkını 2016 yılında satın alır. Yayımlanalı on yıldan uzun süre geçmiş bir kitap serisini neden tanıttığımı soracak olursanız; 2020 yılının Mart ayında yazar Brandon Sanderson ilk kitabın filmi için senaryo yazdığını açıkladı. Belki de önümüzdeki yıl film sinemalarımızı süsler. Öncesinde kitapları okumak, hele de evde zamanımız çok iken bence güzel bir seçim. Şimdiden iyi okumalar.

Bir Albüm

Öncelikle belirtmek isterim ki tanıtacağım albüm bir rock grubuna ait. Ancak; rock müzik favoriniz olmasa bile albümdeki müzikler ile tanıttığım kitap arasındaki garip uyumu sizin de fark edeceğinizi umuyorum. Özellikle kitapları orijinal dilde okumayı tercih edecekler için; şarkı sözleri ve karakterlerin düşünceleri arasında garip bir paralellik taşıdığını göreceksiniz. Şimdi sıra albümü tanıtmaya geldi.

Albüm Finlandiyalı grup Cain’s Offering’in 2009 yılında piyasaya çıkardığı Gather The Faithful albümü. Albümün çıkış tarihi ve kitapların okuyucularla buluşma tarihlerinin yakınlığına bakarak albümdeki tüm şarkıları yazan gitarist Jani Liimatainen’in kitapları okuyup ilham alıp almadığını bile araştırdım. Böyle bir bilgiye ulaşamadım; ama esinlenme olduğuna dair kuvvetli bir inancım var.

Guruba dönersek; Finlandiya’nın başarılı power metal grubu Sonata Arctica’nın iki elemanı ile yine aynı ülkenin dünyaca ünlü bir başka grubu Stratovarius’un şarkıcısı Timo Kotipelto’nun kurduğu grup, şu ana kadar iki albüm çıkardı. Gather The Faithful albümü bir tanesi sözsüz olmak üzere toplam on bir şarkıdan oluşuyor. Albümün toplam uzunluğu yaklaşık kırk beş dakika. Albüm Finlandiya listelerinde 20. sıraya kadar yükselmeyi başardı. Grup bu albümün ardından 2015 yılında Stormcrow adlı ikinci albümünü çıkarttı. Albümden seçtiğim dört parçayı beğeninize sunuyorum. Bol kitaplı günler diliyorum.

Elegantly Broken

More Than Friends

Morpheus in a Masquerade

Gather the Faithful

Yazıyı beğendiniz mi?

Ortalama puan 5 / 5. Oylama sayısı: 1

Bunu oylayan ilk kişi olun

RSS
Follow by Email
Twitter
Visit Us
Follow Me
YouTube
YouTube
Instagram

Cevap Yaz

Oturum aç:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir