Kuşak Çatışması ve Egolar Üzerine Kısa Bir Hikaye: Gnothi Seauton

Çocuk ağlıyordu. Kendisini tutmaktan yorulmuştu kuşkusuz ama aslında benim karşımda olduğu için de ağlıyordu. “Allah kahretsin!” diye düşündüm, hem çocuğun ağlamasına üzüldüğüm, hem de bunu benim karşımda yaptığı için. Ama bunu ona belli etmedim. Sırtını sıvazladım, omzunu sıktım ve hiçbir şey söylemeden bütün stresini kusmasını bekledim. Bu sırada o, ellerini yüzüne kapamış ve içine büzülmüş bir şekilde sarsılıyor, ben ise sanki olay burnumun dibinde olmuyor da fark etmiyormuşum gibi gözlerimi […]

Devamını Oku »

Bilim Kurgu Öykü: Mucize, Her Açıdan…

“Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?” “Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?” “Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?” Daha kaç kere benimle konuşacaksın, senden kurtulmak için ne diye bağırmalıyım, Bailey’in Tavernasına git diye mi? “Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?” Neyse gitti. Bazen çıldıracak gibi oluyorum. Scavenger beni her gördüğünde benimle konuşmak istiyor ve ben sadece “Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?” deyip duruyorum. Bunun için mi yani her şey? […]

Devamını Oku »

Öykü: Yürümek

Kendini bildiği ilk andan beri yaptığı şey buydu. Onu tanımlayan, onu bu dünyada anlamlı kılan tek şeydi yürümek. Hiçbir yorulma ve durma emaresi göstermeden, sadece yürüyordu. Yürüme hızı hep aynıydı, ne çok hızlanıyor, ne de çok yavaşlıyordu, hayatı boyunca uyduğu bir tempo varmışçasına hep aynı hızla yürümeye devam ediyordu, sanki bir kalp atışıymış gibi doğal bir hızla. Üzerindeki kıyafetler de hep aynıydı, kahverengi, kısa kollu bir tişört ve asker yeşili […]

Devamını Oku »