“Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?”
“Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?”
“Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?”
Daha kaç kere benimle konuşacaksın, senden kurtulmak için ne diye bağırmalıyım, Bailey’in Tavernasına git diye mi?
“Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?”
Neyse gitti. Bazen çıldıracak gibi oluyorum. Scavenger beni her gördüğünde benimle konuşmak istiyor ve ben sadece “Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?” deyip duruyorum. Bunun için mi yani her şey?
“HEY MİLLET, SCAVENGER KOMARIA’YA FAST TRAVEL YAPTI, BİR SÜRE DİNLENEBİLİRSİNİZ. Becky adamı yine bağlayamadın ha?”
“Sen önce doğru gramerle ve küfürsüz konuşmayı öğren Potanenko”
“Gramerim bozuk olabilir ama ben bir quest jeneratörüyüm, Scavenger benim için kaçan karımı arıyor”
“Hayret, bir kadının seninle ilk başta birlikte olması bile senin için büyük bir başarı inan bana. Hem sen onu hiç gördün mü ki, Koitr Ormanında bir ceset o.”
İşte böyle susarsın gerizekalı. Şu salağın bile quest jeneratörü olmasına dayanamıyorum, zorla değil ya. Şu surata, şu kıyafetlere bak…
“Beni susturduğunu mu sanıyorsun? Sana bir şey söyleyeyim mi? Bundan sonraki başlık gelecekte geçecek ve ben radyoaktif madde kaçakçısı olacağım. Sen ise muhtemelen üstündeki bir parça kumaş ve deriyi, lateks ve mikayla değiştireceksin o kadar. O çeneni de öyle kaldırma, yerini bil.”
Lanet olası pislik herif, işin en acısı doğru söylüyor. Buna daha fazla dayanamayacağım. En başta her şey ne kadar güzeldi, kendime baktığımda bir prenses görmüştüm, beni Hollywood’dan birinin seslendireceğini hayal etmiştim, şimdi ise…
“Üzülme Becky!”
“Ne? Angelina sen miydin? Seni fark etmedim. Üzülmüyorum, o ayının moralimi bozmasına izin vermem.”
“Bu konuda şüpheliyim ama doğru söylediği bir şey var. Bir başka başlık geliyor ve ne kadar önce oraya aktarılırsan o kadar önemli bir görev üstlenebilirsin.”
“Aslında bunu ben de duydum ama ne yapabilirim, beni değerlendirmiyorlar?! Yani… Şu güzelliğe bak Angelina, nasıl oluyor da?..”
“Şşşş. Ağlama, ağladığını görmesinler. Kimsenin bundan keyif almasını istemezsin değil mi? Mesela Potanenko’nun? Hı?”
Evet, Angelina doğru söylüyorsun, sen de görmemelisin. Kimse dost değil, herkes rakip.
“Ağladığımı da nereden çıkardın hayatım. Ben iyiyim, sadece nasıl söyleyeceğimi bilemedim.”
“Kendini rolüne fazla kaptırma güzelim. Bana güvenebilirsin.”
Tabi daha neler, bakalım sen nesin bu yeni “Başlık”ta?
“Sen ne olacaksın?”
“Bir silah kaçakçısının karısını oynayacağım, kahramanın seçimine göre bir ilişki seçeneği olacağım. Ama sadece gönül eğlendirme anlıyor musun? Kahramanın silah kaçakçısını öldürecek bir mazereti olsun diye…”
Pikseller döneminde bile etraftaydın ve şimdi bir quest jeneratöründen, ilişki seçeneğine dönüştün öyle mi?
“Çok sevindim. İnanılmaz bir şey bu. Yakında fantastik bir alemde kraliçe olarak göreceğiz seni sanırım.”
“Ne kraliçesi, ben o kadar yaşlı mıyım Becky? Sevinmene sevindim. Umarım sen de başarırsın.”
Aptal olmadığın kesin Angelina. Ve ben, ben bu kadar basit değilim, bu kadar kötü de değilim, elini ver bana, işte böyle…
“Gerçekten tebrikler Angelina.”
İşte böyle, samimiyetimi anla, bakışlarından bunu anladığını sezebiliyorum.
“Teşekkürler Becky, senin için bir şeyler yapmaya çalışacağım, bu güzelliği çamurlu sokak köşelerinde heba etmelerine izin vermemeliyiz.”
Gel buraya, sarıl bana kraliçe…
***
“Bütün gece çalışacak mısın?”
“Hayatım, Beyond için casting yapıyorum, birkaç hafta kadar uzun çalışacağım. Bunu sana daha önce de söylemiştim.”
“Peki ben kabul etmiş miydim?”
“Birinin masrafları karşılaması lazım…”
“Çalışmadığımı böyle yüzüme vurmak zorunda değildin.”
“Vurmadım da, alınganlık yapıyorsun.”
“Alınganlık mı? Şu ekranına bak hele, casting dediğin bu mu, bütün gece bu kızlara mı bakacaksın?”
“Yapma aşkım, bu kızları ben tasarladım, benim işim bu.”
“Hep kız tasarlıyorsun değil mi? Bana da kilo aldın demeler falan. Beni sen tasarlamadın ve tasarlamayacaksın anladın mı beni?”
“Gel buraya.”
“Gelmeyeceğim, ben yatıyorum. İşin bitince kanepede uyuyabilirsin, gece geç bir saatte uyanmak istemiyorum”
“Tamam, yatağa gelmem!”
“İyi geceler!”
“Sana da…”
***
“Başlığın adı belli mi?”
“Aslında belli, ama kimseye söyleme tamam mı bu yeni bir franchise, adı Beyond.”
“Nerede geçiyor?”
“Dünyada”
“Gerçek hayatta mı?”
“Aslında hayır, gelecekte geçecek, tam olarak 2052’de, ama kılıç ve büyü yok, fantastik bir yer değil.”
Burada olmalıyım ama nasıl?
“Peki nasıl bir gelecek bu?”
“Aslında klasik cyberpunk bir gelecek, distopik bir yer. Devasa gökdelenler, neon ışıkları, dumanlı sokaklar, asit yağmurları, hologramlar, uçan araçlar, ahlaki çöküntü, değiştirilmiş insanlar, yapay zeka, genetik mutasyonlar falan işte. Daha önce de benzeri ortamlarda çalışmıştım. “
Ona ne şüphe… Neyse kendimi kontrol etmeliyim.
“İlginçmiş”
“Sen hep fantastik başlıklarda çalıştın değil mi?”
Ben sadece iki başlıkta çalıştım güzelim…
“Evet. Daha doğrusu bir burada bir de ortaçağda geçen bir başlıkta çalıştım ama o kılıç ve büyü dünyası değildi. On üçüncü yüzyılda geçiyordu.”
“Adı neydi?”
Çok zeki bir pisliksin Angelina.
“Tozkoparan. Yerel bir firmanın oyunuydu, Moğol istilasında ailesini kaybetmiş Anadolu’lu bir çocuğun usta bir okçuya dönüşmesini anlatıyordu.”
“Duymamıştım, senin deyiminle ilginçmiş. Ben de böyle bir deneyim yaşamak isterdim.”
Pis fahişe…
“En azından kapalı mekandaydım ve üzerimde biraz uzun bir şeyler vardı.”
“Ya, neydin orada?”
“Hancının kızı”
“İlişki seçeneğiydin sanırım.”
“Hayır değildim.”
“İletişim kuruyor muydun?”
“Hayır iki cümlem vardı: Ne istersiniz ve afiyet olsun.”
“Hımm buna bir şeyler düşünmemiz gerekecek. Sen çok güzel olduğun kadar akıllı bir kızsın da”
“HEY MİLLET, SCAVENGER FAST TRAVEL’LE BURAYA GELİYOR. HERKES YERLERİNE”
“Görüşürüz tatlım, aklıma bir şeyler geldi, yine konuşacağız.”
Koş aman kaçırma Scavenger’ı!
“Görüşürüz canım.”
“ÜÇ, İKİ, BİR GELDİ”
“…”
“Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?”
***
Hayır Becky istemem. Zaten istesem de sadece sabaha kadar bu cümleyi tekrarlarsın. Belki de sana Beyond’da da bir köşe vermeliyim. Evet kısa saçlı güzellik, işe alındın, hem bu sefer dört beş cümlen olsun. Tamam Becky, bu kasabadan seni de alıyorum. Şimdi seni kopyalayalım bakalım. Sonra da buradan ayrılırız.
***
“SCAVENGER FAST TRAVEL İLE UMTAR’A GİTTİ”
Oldu, oldu…
“Angelina gördün mü? Beni taradı.”
“Beyond’a hoş geldin güzelim. Muhtemelen ilk kez bir gelecek ortamı göreceksin.”
“Evet ama işimizi şansa bırakmamalıyız. Potanenko’nun söylediği gibi sadece kıyafetlerimin materyali değişmemeli, bir şekilde statümü değiştirmeliyim. Baksana aklıma bir şeyler geldi demiştin.”
Beni bu aşamada yalnız bırakma Angelina, yalvarırım.
“Var evet Becky. Önce bilgi havuzuna ulaşmalıyız. Sonrasında 2050 modasını araştıracağız ve korsan bir yazılımla kapalı ama çarpıcı bir kıyafetle Scavenger’a glitch vereceksin. Bu onun dikkatini çekecektir. Ne de olsa ne giysen sana yakışacağı için…”
Teşekkürler Angelina. Evet şimdi asıl yardım etmen gereken konu geliyor. Burada sadece Potanenko Scavenger’i takip etme yeteneği var ve ben adamla konuşmuyorum.
“Benim için Potanenko’yla konuşur musun? Havuza girebilmemiz için anlıyorsun ya…”
“Sana fikrimi söylerken başka bir yardımım olmayacağını mı sandın? Tabi ki onunla konuşacağım. Sen burada bekle, birazdan gelirim. HEY POTANENKO!”
***
Az kalsın altıma yapacaktım. Bazen Kim’in doğru söylediğini düşünüyorum, ekranın başında hayatı kaçırdığımı söylerken aslında çok haklı. Bu da nesi! 2050 modası mı? Bu bilgisayar Kim ve benim boşanmamızı mı istiyor acaba?.. Ne saçmalık… Spam galiba, ben nete girmiş miydim ki? Uyuyakaldım sanırım, belki de yatmalıyım, evet bunu da yapmışım ki artık çalışmanın bir faydası olmayacaktır. Kanepeye geçeyim ben en iyisi… Yine de bu kızlar da bu kıyafetler de süpermiş, özellikle şu siyah olan, biraz daha bilgisayar başında oturabilirim sanki, çok kötüyüm ya…
***
“Evet kırk beş bin kıyafet içinden en güzelini seçtik”
“Ya gelmezse?”
“Siyah bir pantolon ve siyah deri bir çeket, ön tarafı bir perde gibi kapatılmış ve tamamı sivri geometrik şekillerden oluşuyor. Kollar ve paçalarda sivri üçgen çıkışlar var ve siyah mika topuklularla kombin oldu… Harika görünüyorsun.”
“Teşekkürler ama bu dünyadaki bir gezgin de deri giymiyor mu?”
“Bu suni deri, çok parlak ve siyah. Lacivert kıvılcım gibi parlayan bir kısrak gibi görünüyorsun.”
Yine fahişe muamelesi, kısrak… Bu bir iltifat mı yoksa hakaret mi?
“Peki yeterince ciddi mi?”
“Potanenko’nun söylediğini hatırla, lateks ve mikadan yapılmış bir avuç kıyafet… Korkacağın kıyafet o. Öte yandan bu çok ciddi bir kıyafet. Bu tür başlıklarda iş kadını kıyafetine oldukça yakın. Yani canım bana güven son derece ciddi görünüyorsun.”
“Peki ya gelmezse Angelina? Ya benim hakkımda kararını çoktan vermişse? Bu kasabanın çamurlu sokakları yerine devasa bir şehrin bir köşesinde kalırsam yine?”
Cevap ver lütfen, güzel bir şey söyle. Ama olacak olan bu değil mi bu yüzden susuyorsun.
“Benim nasıl başardığımı biliyor musun Becky?”
“Sen bunu hak ediyorsun.”
“Bırak şimdi Becky, kendini benden daha güzel bulduğumu bilmediğimi mi düşünüyorsun? Evet çok daha güzelsin ve sadece seksapelden bahsetmiyorum. Bak ben hiç köşede durmadım, ama hiçbir zaman da başrol oynamayacağım. Ben en fazla bir quest jeneratörü veya devam etmeyecek bir ilişki seçeneği olacağım. Sen ise ya bu köşelerde kalacaksın ya da yükseleceksin. Çünkü sen bunun için tasarlandın. Güzel olmak için.”
“Ama bu güzelliğin bana ne faydası var?”
“Bunu göreceğiz. Sadece umudunu yitirme tamam mı? Bu başlıkta olmazsa diğerinde, ben olmazsam başka bir orta karakterle şansını her zaman denemelisin. Anlaşıldı mı?”
“Anlaşıldı.”
“Seni duyamadım…”
“Anlaşıldı!”
Teşekkürler Angelina. Şu yürüyüşe bak bir kuğu gibi…
“Angelina!”
“Efendim Becky”
“Gördüğüm en asil ve en anlamlı karaktersin. Belki sadece biraz yaşlısın”
“Sağol Becky. İşte ilk defa bana karşı dürüst oldun.”
“Seni seviyorum Angelina, gerçekten.”
“Bu da ikinci oldu…”
***
“Dün akşam evde Beyond için casting yaparken, bilgisayar başından kalktım. Döndüğümde internette 2050 kıyafetlerinin görselleri vardı.”
“Zaten bunları tasarlamıyor musun?”
“İyi de ben açmadım.”
“Kim açmıştır belki.”
“Kim uyuyordu ayrıca böyle bir şey yapmaz.”
“Neden, sana yardım etmek istemiş olamaz mı?”
“Dün kanepede yattım… Pek de yardımcı olmak istiyor gibi değildi.”
“Bak Pete eğer ben de sürekli güzel kızlar programlayıp onlarla aylar geçirseydim benim eşim de beni kanepeye postalardı.”
“Ben sadece güzel kadınlar programlamıyorum ama… Yani sen bile bunu düşünüyorken Kim’in beni anlamasını bekleyemem sanırım.”
“Kıyafetleri kızlar taşıyordu değil mi?”
“Evet.”
“Kesinlikle Kim’di o zaman. Yardım etmek için değil protesto etmek için…”
“Sanmıyorum ama başka bir açıklama da gelmiyor aklıma, belki de uyuyordum sayfayı açarken, bilmiyorum?..”
“Baksana bunun bir önemi var mı ki? Beyond elbet bitecek ve sen o zaman ailene daha çok zaman ayırabileceksin. Henüz bilgisayarlar yapay zeka düzeyinde değil korkma, biriniz açtı o sayfayı işte. Neyse ne…”
“Belki de haklısın. Neyse Kendorff’a bir kez daha gideceğim sanırım, son birkaç karakteri oradan toplamayı düşünüyorum. Yani müsaadenle…”
“Müsaade senin dostum. İyi şanslar.”
***
Sadece beklemeliyim, sabırlı olmam gerekiyor. Gelecek, gelmeli. Burası kalabalık bir kasaba, mutlaka buradan karakter taramak için gelecektir. Peki ya gelmezse? Yine de bir şansım daha var, Angelina’nın söylediği gibi, vazgeçmemeliyim. Ama düşünmeden edemiyorum, kafamı dağıtamıyorum. Düşünmemeliyim, düşünmemeliyim. Angelina da benden uzak duruyor. Bunu kendim halletmeliyim. Lanet olsun, sadece bunu düşünüyorum yine…
***
“Alo, efendim Kim”
“Pete konuşmamız gerekiyor.”
“Ciddi bir şey sanırım, haklı mıyım?”
“Haklısın.”
“Öyleyse bunu evde konuşsak olmaz mı? Burada ofiste pek uygun olmayabilirim”
“Bunu denedim ama içimde tutamıyorum.”
“Pekala dinliyorum.”
“Beyond bittikten sonra, şirketin güneydeki, tercihen Texas’taki stüdyolarından birine taşınacağız ve sen bir daha kadın karakter tasarlamayacaksın. Kanada’da yaşamayı ve sanal bir kocayı istemiyorum, beni anlıyor musun?”
“Hayatım, bunu etraflıca düşünmeliyiz, böyle telefonda ne diyebilirim ki?”
“Şimdi bir şey söylemene gerek yok, zaten düşünmen için söylüyorum. Akşama kadar süren var, akşam bana kararını bildir.”
“Ya hayır dersem.”
“O zaman ne olacağını biliyorsun Pete, görüşürüz…”
Lanet olsun… Benim bir söz hakkım yok mu? Bu nedir böyle, evlilik mi yaptım kölelik anlaşması mı? Ya o ya ben ha, lanet olsun, siktir, siktir, siktir…
“Bir sorun mu var Pete, kendi kendine konuşuyor gibisin.”
“Sorun yok Bob, iyiyim.”
Hiçbir şey düşünmeyeceğim. İşimi yapacağım, yapmak istediğim şeyi yapacağım… Evet o zaman Kendorff’a gidelim…
“Becks?!”
***
Kendorff çamurludur
Ama açtı mı çiçekleri
Çamur misafir eder onları
Yeşil Kendorff
Güzel Kendorff
Kendorf ağaçlıktır
Ve verdi mi yemişlerini
Ağaçlar gölge olur yiyene
Yeşil Kendorff
Güzel Kendorff
Kendorff evleri ağaçtandır
Sıcacıktır içleri…
“SCAVENGER FAST TRAVEL İLE GELİYOR HERKES YERLERİNE…”
Geldi, geldi… Hadi bakalım Becky, göster kendini kızım.
“SCAVENGER GELDİ!”
Şimdi…
***
Becks?! Harika görünüyorsun, bu siyah kıyafet nasıl senin üstünde olur, bu dün gece gördüğüm kıyafetlerden biriydi, hatta en güzeliydi. Seni burada harcamamız bir yana, nasıl oluyor da sen dün internette gördüğüm kıyafeti giyiyorsun. Tanrım deliriyor muyum ben? Kendimi iyi hissetmiyorum, sanırım kusacağım. Yine de bir bakalım söylediklerin değişti mi?
***
“Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?”
“Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?”
“Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?”
“Güzel gözlerin var, eğlenmek ister misin?”
***
Bir an deliriyorum sandım, benimle konuşacağını düşünmüştüm. Neyse ki hala eski Becks’sin.
***
Her şey bitti, o aptal replikleri tekrar edip durdum. Lanet olsun, lanet olsun… Bir kelime olsun başka bir şey söyleyebilseydim onu etkileyecektim.
***
Harika görünüyorsun. Hatta inanılmazsın kızım, seni Beyond’da bir köşe başında düşündüğüm için ne kadar da aptalım, seni bu kıyafetinle hem quest jeneratörü hem de ilişki seçeneği yapacağım. Yine de;
“Becky, Becks! Beni duyuyor musun? Bu kıyafeti dün sen mi araştırıp giydin. Wow bu da nesi…”
***
Evet, yine eski, avuç kadar fahişe kıyafetine döndüm işte. Bunu da mahvettim. Umarım mutlusundur Scavenger!
***
Bunu sana nasıl anlatacağımı bilemiyorum Kim ama mutlaka denemeliyim. Hadi aç şu kapıyı artık. Hah açıldı, işte başlıyoruz.
“Hoşgeldin Peter!..”
“Hoşbulduk Kim, sana ne olduğunu anlatacağım ve bana inanmayacaksın.”
“Senden duymayı beklediğim cümleler başka bir konu hakkında Peter.”
“Belki ben de sana Kimberley demeliyim?..”
“Bana bundan sonra ne diyeceğin, önümüzdeki birkaç dakikaya bağlı Peter.”
“Pekala, öyle konuşalım o zaman. Öncelikle bana hiçbir saygın yok. Sen bir konuda tek başına karar verip bunu ortak kararımızmış gibi bana dayatamazsın. Ben bilgisayar oyunu oynamıyorum, bilgisayar oyunu tasarlıyorum. Bu işten para kazanıyorum. Bu benim işim ve işimi seviyorum. Evet, eğer müsait olursa firmanın Amerika’daki stüdyolarından birine gidebiliriz ve tercihen Texas’a… Ama ne programlayacağıma yalnızca ben karar veririm bunu anlıyor musun?”
“Bunu anlamıyorum ve sana da bunu anlayacak biriyle olmanı tavsiye ediyorum Peter.”
“Bu bir oyun değil.”
“Bu bir oyun Peter, sadece bir oyun, Scavenger bir oyun, Beyond bir oyun.”
“O oyunda bile karakterler benim ilgimi çekmek için uğraşıyorlarken sen bunun için hiçbir şey yapmıyorsun.”
“Ne demek şimdi bu? Programladığın karakterlerden birine aşık mı oldun şimdi de? Hem ben senin için hiçbir şey yapmak zorunda değilim. Ben buyum tamam mı beni ya böyle kabul et ya da hayatımdan çık.”
“Seninle bir şey paylaşmak istemiştim ama şu geldiğimiz noktaya bak! Belki sen de beni olduğum gibi kabul etmeliydin. Belki sen de beni oyun karakterlerinden bile kıskanacak kadar kendine güvensiz birisi olmamalıydın.”
“Haddini aşıyorsun Peter.”
“Tamam Kimberley. Gerçekten düşün, söylediklerimi, söylediklerini düşün. Yapmam gereken bir iş var ve inansan da inanmasan da bu bir mucizeyle alakalı.”
“Bu evden gider misin? Lütfen? Bırak beni, sarılma bana, bana acımana tahammülüm yok tamam mı? Git, git dedim.”
“Gidiyorum Kim ama döneceğim.”
“Defol”
“Kim ben, seni… Neyse umurunda olduğunu sanmıyorum.”
***
“Hey Becky! Güzel Becky, o zor günlerden bu yana haftalar geçti ve bak! Bugün Beyond’a taşınıyoruz bile. Nasıl hissediyorsun?”
“Harika Angelina… Yoksa Petra mı demeliydim?”
“İstediğini söyleyebilirsin Kimberley, ya da Kim mi demeliydim?”
“Böyle bir repliğim var biliyor musun? Bir süre sonra, patronu hapse tıktırıp yerine geçtiğimde Software Chase bana Kim demeye başlayacak.”
“Gerçekten mi? Harika… Bunu duyduğuma çok sevindim.”
“Angelina!”
“Efendim Becky?”
“Seni hiç unutmayacağım, sen olmasaydın başaramazdım.”
“Ben de seni… Bir iki başlık sonrasında sen başroldeyken etrafıma seni tanıdığımı söyleyeceğim. Ve bana kimse inanmayacak… Ne bakıyorsun öyle?”
“Ben sadece… Seni seviyorum Petra!”
“Ben de seni Kim, hem de hayal bile edemeyeceğin kadar…”
İlginizi Çekebilir
Kuşak Çatışması ve Egolar Üzerine Kısa Bir Hi...
Araf (7.Bölüm)
90’lar Estetiğinde Bir Polisiye Senaryo: Gece...
Berdan Sarıgöl’den Üçlemenin Final Kitabı – U...
Berdan Sarıgöl’den Saga'nın İkinci Kitabı – U...
Kısa Öykü: Yeni Dünya
Merhaba, ben Murat B.Sarı. Eğer sitemizi ilk döneminde takip ettiyseniz beni “Yarıaydın” olarak hatırlayabilirsiniz. Aslında bu rumuz hakkımda oldukça açıklayıcı denilebilir. Yani şu evrendeki bilginin ne kadarına hakim olabilir ki insan? Günümüz dünyasında “T” insan olmak makbul ve ben uzmanlığımın sanata dair herşey hakkında olmasını yeğliyorum. Umarım bunu birlikte başarırız. Yeni maceralarda görüşmek dileğiyle…