Tundra… Her yer göz alabildiğine kırmızı renkli bodur otlarla kaplıydı. Ufukta uzanan, adını bilmediği tepelerin karlı doruklarına bakarken esen soğuk rüzgâr yüzünü donduruyordu. İleride görünen küçük göl, kendisini de üşüten kuzey rüzgârının tacizi altında titriyordu. Yola çıkalı yarım gün olmuştu ve Kyal daha şimdiden pişman olmuştu. Pişmanlığının nedeni bu insanları aldatmak üzere olmasının verdiği suçluluk ve beraberinde gelen; onlara karşı duyduğu bağlılık hissi değildi. Bu duygulardan sıyrılalı çok zaman olmuştu. Vicdanı artık kendisiyle konuşmuyordu. Aptal […]
Devamını Oku »