Bir rüya gördüm. Şimdi size hatırladığım kadarıyla onu anlatacağım. Anlamını, detayını istemeyin benden, bu yazı bir rüya tabiridir bir inceleme değil.
Hikayem küçükken beni dışlayan arkadaşlarımla başladı. Ben hep zorbalandım ama yılmadım. Bana abim gibi bakan bir insan vardı, ismi Rost’tu bir gün yine zorbalanırken kaçmaya başladım. Eski medeniyetin -eski bir medeniyetin değil- bir sığınağına düşmüştüm. Eski medeniyet yaptığı robotları bizi korumak için kendileri ile birlikte yok etmişti.
Sığınağı araştırmaya başladım. Orada kulağın üstüne yapışıp çıkan bir teknolojik bir alet buldum. Bu alet, ayak izlerinden beni onların gittikleri yere kadar götürüyordu ama ben daha bunu bilmiyordum. Sonra bir video izledim çok hoşuma gitti. Bir doğum günü kaydıydı, üstelik hologramdı. Ama ben sanki daha sanal ağ ne, onu bile bilmiyor gibiydim.
Sonra abim, Rost beni çıkmaya çalışırken gördü, yer altına girdi çimenle kaplanmış bu demir yığınından beni yardımıyla çıkardı. Çıkmıştım ama artık aklımda bir soru vardı, aslında hep bu soru vardı beni annemden dolayı dışlıyorlardı ama ben annemi tanımıyordum bile…
Rost o sırada bana ertesi gün avlanmayı öğreteceğini söyledi. O da artık anlıyordu, o da bıkmıştı benim zorbalanmamdan. Bana bitkileri kullanmayı öğretti önce ve bir çayırın içindeki bir Watcher’ı avlamayı. Aslında en güçsüz makinelerden biriydi ama ben çok mutluydum. O kadar özgürdüm o kadar cesurdum ki, bir akrobatı birkaç Watcher’ın içine girip kurtardım. Rost çok korktu ama, sonrasında bana annemi bulmak için anne yüreği diye bir yer söyledi. “Kazan!” dedi, “O zaman istediğini yaparsın.” Tabi ben bunu duyunca artık o yarışmaya katılmak için çalışmaya başladım.
10 yıl! Tam 10 yıl durmadan çalışma, azim ve pes etmeme. Ve yarışma… Kurtardığım adam da orada. Selamlaştık bile. Sonra tören, dua ve havaya atılan balonlarla açılış. Korku ve uyku, eski bir zorba ile karşılaşma. Kocaman bir şehirde uyanma ve yarışmanın ta kendisi.
İyi gidiyordum ta ki yarışmanın hakemi benim dışlanmış olduğumu bilerek beni engelleyene kadar. Ama 10 yıl vermiştim ben ve bu kadar kolay pes etmeyecektim. Hayatımı ortaya koyarak kazandım ama bazen olmuyor; Eclipse saldırdı bize, bu savaşçı kabileden dört kişiyi hakladım ama sayıca çoklardı. Birçok kişiyi öldürdüler, birçoğu kaçtı, beni de öldüreceklerdi eğer Rost beni liderlerinden kurtarmasaydı. Kendi canını hiçe sayarak kurtardı beni. Bense bir dağdan düşmüş ama Allah’tan ölmemiştim.
Bir mağarada uyandım, başka bir klan oradaydı, annemin klanı, anneme bir dağ diyen klan… Ben kabul edemedim, edemezdim. Neyse, geçiyorum.
Sonra öğrendim, Kulaklığın adı Focus’tu ve Erend’den festivaldeki focuslu adamın Eclipse’e çalışan bir adam olduğunu öğrendim. Aslında bunu daha sonra öğrendim ama hatırlanan bir rüyada detaylar karışabiliyor. Sonuçta onu hakladım. Devamında ise Saylens adında bir adamla tanışıyorum ama daha yüzünü bilmiyorum.
Sonra yavaş yavaş anlıyorum ne olup bittiğini; insanların 1000 yıl önce ürettiği bu ölüm makinalarını ve onların nasıl kendilerini serbest şekilde ürettiğini. Bunun eski laboratuvarları, sığınakları geziyor, hologramlar izliyorum ve insanlığın makinelerden kurtulmak için yaptığı operasyonu “Horizon Zero Dawn“. Ama dikkatimi çeken şey Elisabet oluyor Elisabet Sobeck, operasyonun mimarı sanki ben oyum…
Planın Gaia adlı bir yapay zekaya dayandığını öğreniyorum. Robotları yok etmek sonra elindeki genetik materyalle insanlığı tekrar uyandırmak için yapılıyor Gaia. Ama bir de Hades var, Gaia‘dan ayrılan bir yok etme mekanizması ve bilinçli. Ben daha bilinçliyim, Sylens’in işin içinde olduğunu anlayacak kadar hem de!
Sylens bana Gaia nın oluşturulduğu yeri gösteriyor ve öğreniyorum ki orada aslında Gaia’nın insanları uyandırmak için kendini ve insanlığı adadığı klon benim. Bu ağır bir sorumluluk neyse ki 99 klonun daha varlığı beni rahatlatıyor.
Sylens sonunda psikopat ve Hades kültisti Helis’i kontrol etmek için Hades’i kendisinin uyandırdığını itiraf ediyor. Ana bilgisayardan sileceğim Hades’i koruyan öyle büyük bir robot ki, burada tasvir edemem. Sonrasında Helis’i püskürtecek kabileleri birleştiriyorum. Bu rüyada her şey aslında o kadar uzun ama anlatılması o kadar kısa ki…
Sonunda Sylens benden ayrılıyor ve sanıyorum ki hala bir şeylerin peşinde. Hades’i kimin yaptığını bulmak hala bir konu ama benim aklımda bir tek şey var ben sadece bir klon değilim artık, uyandığımda bir de annem var, öyle ya da böyle…
İlginizi Çekebilir
Oyun Dünyası'nın Klasikleri 1: Portal Serisi
Görsel Bir Şölen: Assassin's Creed Serisinin ...
Görsel Galeri: 21.Yüzyılın Yeni Medyumunun Ye...
Görsel Galeri: 21.Yüzyılın Yeni Medyumunun Ye...
Sanal Dünya'nın Gerçek Resimleri
Civilization V'den Etnik Müzikler Bazında Nos...
Masal tadında walkthoughlar yazan bir oyun tutkunu…