Araf (6.Bölüm)

Bunu Paylaşın

Beraber dışarı çıktıklarında Misa’nın sadık köpeğini hala ateşin başında uyurken buldular. Dev köpek böyle bir gecede yan yana savaşmak için iyi bir seçenekti ama Rams hayvanın bitkin haline baktı ve yalnız gitmeye karar verdi. Yeteri kadar hayat son bulmuştu.

Rams, Agrap’ a döndüğünde adamın elinde sallanan deri bir şey gördü.

‘Bu bir muska. Benim geldiğim diyarlarda gecenin kötü yaratıklarının gözünden korunmak için bazı dualar vardır. İşte burada o dualardan birisi yazıyor. Oraya girdiğinde seni hiçbirisi göremeyecek. Yapman gereken o kitabı bulup ait olduğu yere geri getirmen.’

Rams elini uzatarak tereddütle muskayı aldı ve boynuna taktı. Farklı bir şeyler hissetmeyi bekliyorsa da hiçbir şey olmadı. Şüphenin karanlık sularına dalmak şu anda kendisine yapabileceği en büyük kötülüktü.

Rams bir şey söylemeden kapıya yöneldi Kapıdan çıkarken Agrap arkasından seslendi.

‘Efendi Rams, Ne gerekiyorsa yapacağını biliyorum. Her türlü fedakârlığı.’

Rams arkasını dönüp yabancı topraklardan gelen bu adama son bir kez baktı ve sonra kitap dükkânından çıkarak liman bölgesine yöneldi.

Bazıları onun ruhunu sattığını söylüyordu. Bazıları kutsal ve inançlı bir adam olduğunu. İki asır önce ölmüş bir adamın inancını düşünmek Rams için zaman kaybından başka bir şey değildi. Bu gece önemli olan; ruhunu satmış ve kötülükten yaratılmış bir grubun içerde, Kaptan Oozu’nun İni’nde bir şeyleri değiştirmek için bir araya gelmiş olmalarıydı.

Rams kendisini görünmez hissetmiyordu, yenilmez veya ölümsüz hiç hissetmiyordu. Ne yapacağını düşünmeden, plansız orada öylece durdu. Kaptan Oozu’nun İni yazan ağır ahşap tabela denizden esen rüzgârın şiddetiyle ağır ağır sallanıyor ve gıcırdıyor, sanki Rams’a gülüyordu.

Kaptan Oozu, 2 asır önce bu kapıyı denizlerde ticaret yaparak kazandığı tüm serveti ödeyerek satın almıştı. Böyle lanetli bir yeri satın almak ne tür bir sapkınlıktı? Rams bunu hiçbir zaman anlayamamıştı. Rams aslında kapıların neden açık bırakıldığını hiç anlamamıştı.

Sorduğunda Rivani’nin yüzünde bir tebessüm oluştuğunu hatırlıyordu.

‘Özgür irade evlat’ demişti tecrübeli koruyucu, Misa’da başıyla onaylamış sonrasında da küçük Rams’ın başını okşayarak ona yaptığı sıcak kurabiyelerden vermişti.

Rams, yaşlı adamın ne demek istediğini yıllar sonra bir gece kontun tek varisinin kaçırılmasına göz yumarken çok daha net anlamıştı. Seçimler ve sonuçları.

Rams düşüncelerinde kaybolmuşken İn’e doğru yaklaşan iki adamın konuşmalarıyla irkildi. Saklanacak yer yoktu. Muska’ya inanmaktan başka bir yol yoktu.

İki adamdan yaşlı olanı suratında pis bir gülümsemeyle yanındakine bir gece önce boğazlayarak öldürdüğü fahişenin yüzündeki dehşeti anlatıyordu. Rams o anda orada adamın bağırsaklarını limanın tahta yoluna dökmek istedi. Dişlerini sıktı. Rivani onunla gurur duyabilirdi. Kendisini tutmuştu. İki adam Rams’ın yanından yalnız olduklarından emin bir halde geçerek hanın ağır kapısını çaldılar.

Kapıyı güzel görünümlü genç bir kız açtı. Gözleri yeşildi ve dili çataldı. İki adamı kokladıktan sonra kenara çekilerek içeri girmelerine izin verdi. Rams aradığı fırsatı bulmuştu. Ağır kapı kapanmadan o da içeri daldı.

Kapıda duran yılandilli yaratık kafasını kaldırarak havayı koklamaya başladı. Rams kokusunu almış olmasından korkarak elini ok atarına attı. Bir süre kıpırdamadan bekledi. Güzel yılan bir süre havayı kokladıktan sonra arkasını dönerek çalan kapıyı açtı ve yeni müşterileri içeri aldı. Rams, kalabalığa baktığında boğazının düğümlendiğini hissetti. Goblinler, vampirler, ifritler, hem de her türünden, bu gece burayı doldurmuştu. Arada gördüğü insanların burada ne işi olduğunu anlamakta zorlanıyordu; ama cevap Rivani’nin çatlak sesiyle hala kulağındaydı.

Kaptan Oozu’nun İni dar uzun iki katlı ahşap bir binaydı. Üst katta sağlı sollu dizilmiş odalar vardı. Yapının uzak köşesinde iki basamakla çıkılan bir platform vardı. Agrap muskayı verirken Rams’a sağlayacağı görünmezliğin sınırlarını açıklamamıştı. Tamamen mi yokluğun kollarındaydı, yoksa vücudunun kapladığı alan olduğu gibi duruyor muydu? Eğer durum tamamen yokluğa karışmış olması iste işi nispeten kolaydı ama kütlesi olduğu gibi duruyorsa her türlü fiziksel temastan kaçınması gerekiyordu.

Yanından sallanarak geçen iki Goblin den kaçındıktan sonra bütün gece varsayım üzerinden hareket edemeyeceğini fark etti. Görünmezliğinin derecesini öğrenmesi gerekiyordu. Hemen yanında duran masaya yaklaştı Öpüşen iki vampirin oturduğu masaya bacağıyla hafifçe dokundu. Sallanan bardaklardan dökülen içki kendilerini fena kaptırmış olan vampirlerin dikkatini çekmemişti. 

Rams öğrenmesi gerekeni öğrenmişti. Fiziksel temastan kaçmalıydı.

Merdivenlere yöneldi. Üst kat çok daha tenha görünüyordu. Eski hanın basamaklarından yukarı çıkarken ağırlığının altında gıcırdayan merdivenlerin sesini duyabiliyordu.

Misa’nın hanla ilgili anlattıkları aklına geldi. İlk başta Araf’a açılan kapının etrafında basit bir baraka olduğu ve gece gündüz Gardiyanların nöbet tuttuğunu anlatmıştı. İfritlerin ve lanetlilerin buradan geçerken ne maksatla Araf tan geldiklerini söylemeleri ve kendilerine eşlik eden gardiyanla dünya üzerinde yürümeleri gerekiyordu. Kaptan burayı satın aldığında amacının daha büyük bir yer yapmak olduğunu ve yaratıkların şehre inmelerini engellemek için ihtiyaçlarını burada satmayı düşündüğünü söylemişti. Şehrin ileri gelenleri ve gardiyanlar çok daha az tehlikeli olduğu için bu teklife sıcak bakmış ve Konsey’e kabul etmeleri yönünde baskı yapmışlardı. Kötülük ruhlara tatlı ılık bir şarap gibi yayılmış; ama sonunda etrafındaki herkesi sarhoş etmişti. Kaptan ödediği servetini ikiye katlamış; ama Misa’nın anlattığına göre sağlığını ve aklını kaybetmişti. En son ufka yelken açan bir gemide görüldüğü söyleniyordu.

            Geçmişte kalmış hikâyeler diye düşündü Rams, yüzyıllar öncesine ait hikâyeler… Aklına tekrar Misa geldi ve nefesinin daraldığını hissetti. Üst katı boydan boya dolaşan korkuluklara tutunarak derin bir nefes aldı. Bu gece burada tüm dünyayı etkileyebilecek bir şeyler olacaktı. Bunu engellemeliydi.  Etrafta normalin dışında bir şeyler olmalıydı.

            Rams bir anda istemsiz güldü. Pek çok insanın kanını donduracak varlıklarla dolu bir binaya kendi rızasıyla girmiş, dünyayı kurtarmaya çalışırken normalin dışında bir şey aramakta ne demekti? Burada hiçbir şey normal değildi.

Yazıyı beğendiniz mi?

Ortalama puan 3.7 / 5. Oylama sayısı: 3

Bunu oylayan ilk kişi olun

RSS
Follow by Email
Twitter
Visit Us
Follow Me
YouTube
YouTube
Instagram

Cevap Yaz

Oturum aç:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir