Merhaba, bugünkü dosyamızda sizlerle eski ve uzun süre hak ettiği değeri görmemiş bir kahramanın serisini paylaşacağız; Uzay Şövalyesi Rom/Rom The Space Knight. 1979-1986 yıllar arasında Marvel Comics tarafından yayınlanan ve Transformers‘ın da üretici firması olan Hasbro‘nun bir oyuncağından esinlenen seri, 2015 yılında tekrar yayınlanmaya başlanmış, hatta seri ile ilgili çekilmesi planlanan filmin, senaristi bile 2018 yılında açıklanmıştı. Ancak pandemi sürecinde projeden başka bir haber alınamadı.
Ülkemizde 1985’de Alfa Yayınları tarafından da ülkemizde yayınlanmaya başlanmıştı. Aşağıdaki diğer tüm resimlerden farklı olarak ülkemizde seri siyah beyazdı.
Serinin konusu çok kısa özetlenecek olursa; Galador adlı gelişmiş, barışçıl ve müreffeh bir gezegenin, istilacı bir ırk olan şekil değiştirici “Darkonlar / Dire Wraiths” tarafından saldırıya uğraması üzerine gezegen, “Uzay Şövalyeleri” adlı bir insiyatifi hayata geçirir. Buna göre gezegen halkından gönüllü birkaç yüz kişi insanlıklarını feda ederek bir cyborg/sayborg savaşçı haline getirilecekler ve savaşın sonunda da tekrar insanlıklarına kavuşacaklardır.
Savaş çok ağır kayıplarla da olsa Galadorlu şövalyelerin zaferi ile sona erer ancak Galadorlular elfler gibi ideal bireylerdir ve kaçan Darkonların başka gezegenlere zarar vermesini önlemek sorumluluğunu üzerlerinde hissederler. İki yüzyıl boyunca her bir şövalye farklı farklı rotalarda Darkon avlarlar. Dünyamıza ise şövalyelerin ilki ve lideri olan Rom gelir. İşte Uzay Şövalyesi Rom’un bizim açımızdan macerası bu şekilde başlamış olur.
Rom dünyamıza ilk geldiğinde dağların şeklinden gezegenin ne çok yaşlı ne de çok genç olduğunu anlar. Yalnız bir sorun vardır; Rom, yukarıdaki resimde elinde tuttuğu neutraliser/nötrölizer adlı cihazla Darkonları limboya -bir çeşit arafa- göndermekle birlikte, şekil değiştirici Darkonlar ve insanlar açısından gözlemlenen şey; yanmış insanlar, korkunç çığlıklar ve artlarında kalan küldür… Bu durum, Rom’un gizli istila altındaki dünyamızı seferber etmesini oldukça zorlaştırır.
Rom gibi bir katile ilk inanan pek tabi ki beyni yerine duygularına yenik düşen biri olmalıdır, o da, Brandy Clark’tır.
Rom bu sırada kendisini katil sanan birçok Marvel kahramanı ile de aynı anda savaşmak zorunda kalır. Hatta bir ara ordu bulduğu eski bir uzay şövalyesi kostümünü “Firefall / Ateş Sağanağı (Yaşayan Alev)” ona karşı kullanmıştır.
Ama Rom da savaşında yalnız değildir; Uzay Şövalyesi arkadaşı “Starshine / Yıldız Parıltısı”
Ölümcül bir hastalıktan muzdarip olup seçim şansı verilmeden uzay şövalyesi yapılan ve dengesi bu sebeple bozuk olan “Terminator / Yokedici”
Starshine savaşta maalesef ölecek ve Rom’un insan sevgilisi Brandy Clark onun yerine uzay şövalyelerine katılacaktır.
Neyse ki sonunda Rom insanları ikna etmeyi başarır ve Ronald Reagan önderliğinde Darkon’lara savaş ilan edilir.
En büyük silahları olan gizliliklerini kaybeden Darkonlar, Marvel kahramanları ve yeni teknoloji ile donanmış askerler tarafından oldukça yıpratılırlar. Aşağıda insanların kanları ile büyü yapan Darkonların işkence ile öldürdüğü insanları bulan Rom ve özel tim bunu güzel sembolize eder. Cümle şöyleydi sanırım. “Karşılarındaki korkunç manzara onları felç etmişti, bir sessizlik oldu sessizliği ilk bozan Galadorlu’nun silahıydı daha sonra insanlar da….” bu şekilde lazerlerle saldırıp Darkonları yok ettikleri bir sahne, 10 yaşlarında bir çocuk için çok fazlaydı…
Bu sırada yeni Starshine da boş durmuyordu.
En sonunda insan galadorlu işbirliğiyle yörüngeye oturtulan bir nötrolizer ve süper kahramanların çabası sonucunda Darkonlar mağlup edildi.
Bundan sonra Rom’un kendi dünyası Galador’a ulaşma ve insanlığını geri kazanma çabası başladı. Ancak o kısmı da kendi bütünlüğü içinde ele almak en doğrusu gibi görünüyor.
Hoşça kalın.
İlginizi Çekebilir
Amerikan Fütürizminin Dev İsmi Syd Mead'e Gen...
Tarih Boyunca Geleceğe Uzanan Sanat; Mimari
Fantastik Dünyaların Mahir Ressamı Rodney Mat...
Ev, İnsanlık ve Aşk Yolunda...; Uzay Şövalyes...
Bilimkurgu Dünyası’nın Mega Yapısı; Uzay Gemi...
Bilimkurgu ve Punk 2 – Dieselpunk
Merhaba, ben Murat B.Sarı. Eğer sitemizi ilk döneminde takip ettiyseniz beni “Yarıaydın” olarak hatırlayabilirsiniz. Aslında bu rumuz hakkımda oldukça açıklayıcı denilebilir. Yani şu evrendeki bilginin ne kadarına hakim olabilir ki insan? Günümüz dünyasında “T” insan olmak makbul ve ben uzmanlığımın sanata dair herşey hakkında olmasını yeğliyorum. Umarım bunu birlikte başarırız. Yeni maceralarda görüşmek dileğiyle…