“Kaç oldu Seçkin?” Cevap vermedim. Pastayı inceler gibi yapıp duymazlıktan gelerek yaptım bunu. Tekrarladı, “Seçkin!” Şöyle bir baktım, şaşkın ve yeni fark etmiş gibi yaparak; “Efendim Cevat Bey?” dedim. “Kaç oldu kaç?” Pastayı yalandan incelerken gözüme çarpan bir detayı elimle gösterdim ona; sarı yaldızlı kremayla yazılmış büyük bir “44” sayısının etrafında bir daire halinde kırmızı kremayla “Doğum Gününüz Kutlu Olsun Seçkin Bey…” yazıyordu zira. Bozuldu ama bozuntuya vermemeye çalıştı, “76’lı mısın, 77’li mi yani oğlum?” […]
Devamını Oku »
