Başat Bir Fantastik Eser Ve Onun İlk Tercüme Numunesi – Süleyman Volkan Gün’ün Çevirisiyle: Tigana 5

Bunu Paylaşın

Bu sıradan kötü kokulu delik bile tamamen doluydu. Astibar, yarın başlayacak olan Şaraplar Festivali için taşma noktasında hınca hınç doluydu. Devin’in bildiği kadarıyla, hasat Certando haricinde her yerde iyi olmuştu ve astin ve chiarosları olan ve onları harcamak haleti ruhiyesinde olan pek çok insan vardı.

Kuş’ta da elbette boş masa yoktu. Devin kendisini koyu, oyulmuş ahşabın siyah duvarla birleştiği bir köşeye sıkıştırdı, alışılmamış derecede sulandırılmadığına kanaat getirdiği şarabından makul bir yudum aldı ve aklını ve ruhunu kadınların hainlik ve mantıksızlıkları üzerine düşünmeye odakladı.

Vücut bulmuş haliyle, özellikle, son iki haftadır Catriana d‟Astibar üzerine.

Bir şişenin tamamına yakınına dalarak, küçük bir şarap malikinin şehirdeki evinde verecekleri açılış gösterisinden önceki sonuncu prova olan ikindi provasına yine de ayık gidebileceğini hesapladı. Nasıl olsa tecrübeli gurup üyesiyim diye düşündü öfkeyle. Ortaktı. Gösterinin sırasını bir elin eldivene uyduğu gibi biliyordu. Ek provalar gruptaki üç yeni kişinin yararına Menico tarafından tertip edilmişti.

İmkânsız Catriana’da dâhildi. Menrico’nun seansı durdurmasına az bir zaman kaldığını bilmesine rağmen provadan fırlayarak çıkmasına neden olan kişi… Adaon adına, iki hafta önce aralarına katıldığından bu yana samimi olarak arkadaşça davrandığı, şarkı söyleyebildiğini zanneden tecrübesiz yeni bir bayanın o sabah herkesin önünde söylediklerinden sonra nasıl davranabilirdi?

Hafıza ile lanetlenmiş, Devin hanlarının zemin katının arka kısmındaki kiraladıkları odada dokuzunu tekrar prova yaparken görmüştü. Dört müzisyen, iki dansçı, Menico, Catriana ve önde şarkı söyleyen kendisi.Rauder’in ‘Aşkın Şarkısını’ yapıyorlardı, şarap tüccarının eşi tarafından tahmin edilir bir şekilde istenen bir parça, Devin’in neredeyse altı yıldır söylediği, bilinçsizken , koma halinde ya da uyuklarken bile söyleyebileceği bir parça.

Ve evet, belki de biraz sıkılmış, biraz dikkati dağılmış, en yeni kızıl saçlı, bayan şarkıcıya kesinlikle olması gerekenden biraz fazla yaslanmış, sesine ve ifadesine bir mesajın muhtemel ufak bir gölgesini katmıştı ama yine de, buna rağmen…

Catriana d‟Astibar ‘Devini Triad adına’ diyerek tersledi, provayı tamamen durdurarak. ‘Aklını düzgün bir harmoni çıkartacak kadar kasıklarından kurtarabileceğini düşünüyor musun? Bu zor bir şarkı değil!’

Açık tenli olmanın sıkıntısı Devin’in yüzünü açık kırmızıya kadar götürmüştü. Menico, görmüştü, kızı küstahlığından dolayı sert bir şekilde azarlaması gereken Menico, çaresizce gülüyordu ve Devin’den daha kırmızıydı. Diğerleri aynı durumdaydı, hepsi.

Bir cevap bulamadan, kıza uzanıp kafasının arkasına bir şaplak patlatma dürtüsüne, itibarının dağılmış parçalarını açık etmek istemediği için teslim olmadan, Devin sadece topuklarının üzerinde dönmüş ve orayı terk etmişti.

Çıkarken Menrico’ya sitem dolu bir bakış atmış ama bu işe yaramamıştı; grup liderinin geniş göbeği yuvarlak sakallı yüzünden gözyaşlarını silerken kahkahadan titriyordu.

Böylece Devin parlak bir Astibar sonbahar sabahında bir şişe Senzio ve onu içebileceği karanlık bir yer aramaya gitmişti. Nihayetinde şarabı ve seyrek gölgelerin rahatlığını bulduktan sonra, şimdiye kadar giden yarım şişe sonrasında, kibirli kırmızı yeleli yaratığa prova odasında ne söylemiş olabileceğini çözmeyi umuyordu.

Keşke bu kadar, iç karartıcı derecede uzun olmasaydı diye düşündü. Huysuzca bardağını yine doldurdu. Tavanın kararmış kirişlerine bakarken, kendisini onlardan bir tanesine topuktan astığını düşündü. Eski zamanların hatırına.

‘Sana bir içki ısmarlayabilir miyin?’ Dedi birisi.

Devin içini çekerek, hayatın daha tahmin edilebilir yönlerinden biriyle başa çıkmak için döndü. Bir denizci barında tek başına içerken küçük olmak ve çok genç görünmek.

Gördüğü şey bir şekilde rahatlatıcıydı. Soru soran kişi ayık giyimli orta yaşlı, grileşmeye başlamış saçları ve şakaklarına endişeden veya gülmekten yayılan çizgileriyle bir adamdı.

‘Teşekkürler’ dedi Devin, ‘ama şişemin büyük bir kısmı duruyor ve bir denizci yerine bir kadını tercih ederim. Ayrıca göründüğümden daha büyüğüm.’

Diğer adam kahkaha attı. ‘ O halde’ gülümsedi, gerçekten eğlenmişti,

‘İstersen ben sana evlenecek durumdaki iki kızımdan ve hazır olduğumdan çok daha hızlı bir şekilde o yaşa gelen diğer kızımdan bahsederken sen bana içki verebilirsin. Ben Rovigo d‟Astibar, Tregea’daki sahilden yeni dönmüş Deniz Bakiresi’nin sahibi.’

Devin sırıttı ve bir bardak almak için bara uzandı. Kuş sahibinin romatizmalı gözüyle göz göze gelmeye çabalamak için çok kalabalıktı ve Devin’in adama işaret etmemek için kendisine ait nedenleri vardı.

‘Sizinle şişeyi paylaşmaktan mutluluk duyarım’ dedi Rovigo ’ya ‘ gerçi eşiniz kızlarınızı seyyah bir müzisyen vermeye çalıştığınızı duyarsa mutlu olmayacaktır.’

‘Karım’ dedi Rovigo duygulu bir biçimde, ‘Eğer eve en büyüğü için Certandan’ın otlaklarından bir sığır çobanı götürsem hantal zevk taklaları atar.’

Devin yüzünü buruşturdu. ‘ O kadar kötü mü?’ diye mırıldandı. ‘ Neyse. En azından Tregea’dan güvenli dönüşünüze ve Festival zamanına tırnak ucu zamanla yetişmenize içebiliriz. Ben Devin d’’Asoli bar Garin, hizmetinizdeyim.’

‘Ben de sizin, arkadaş, göründüğü kadar genç olmayan Devin. İçki alırken zorluk yaşadınız mı? Diye sordu Rovigo kurnazca.

Yazıyı beğendiniz mi?

Ortalama puan 0 / 5. Oylama sayısı: 0

Bunu oylayan ilk kişi olun

RSS
Follow by Email
Twitter
Visit Us
Follow Me
YouTube
YouTube
Instagram

Cevap Yaz

Oturum aç:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir