Güç Yüzükleri-İlk Psikolojik Fantezi… mi?

Bunu Paylaşın

Ve Güç Yüzükleri ikinci sezonunu tansiyonlu bir final ile sonlandırdı. Yüzüklerin Efendisi’nden tanıdığımız karakterlerin benliklerini bulduğu bu sezon bazılarına ‘ağır, temposuz’ hatta ‘kansız ve savaşsız’ gibi görünse de Orta Dünya’nın Üçüncü Çağ’da tanık olacağı son büyük savaşın tohumları büyük oranda bu sezonda atılmış oldu.

Tolkien’in kurduğu evrenin zaman haritasını çizen kitaplara ve notlarına sağdık kalınarak senaryolaştırılan dizide pek çok majör olay usta yazarın zihnindeki sıralamada ilerlerken, İstari yani Orta Dünya’nın 5 büyücüsü ile ilgili olan zaman tutarsızlıkları (Üçüncü Çağ yerine İkinci Çağ) Tolkien evrenine düşkün çevrelerce eleştirildi.

Ancak yapımcılar açısından bakacak olursak; dizinin ilk sezonunda farklı yollarda giden iki karakterin yani Yabancı ve Halbrand’ın gerçek kimliklerinin ortaya çıkışı, merak uyandıran bir yolculuk, dolayısıyla da bir rating malzemesi olması nedeniyle bazı ufak zaman esnemelerini makul karşılamak gerektiği kanaatindeyim.

Tolkien evreninde olmayan ancak diziyle hayatımıza giren iki karakteri Halbrand ve Adar, ikinci sezonda yine olayların akışına ve Orta Dünya’nın geleceğine yön veren önemli birer karakter olarak boy gösteriyor. Bu noktada Halbrand karakterine hayat veren Avustralyalı aktör Charlie Vickers’a ayrı bir parantez açmak istiyorum.

Sauron. Orta Dünya’nın daha kötüsü, baş kötüsü, en kötüsü…Orta Dünya’ya Morgoth’un hizmetkarı olarak adım attığı andan itibaren ‘Korku sisi’ ve ‘zalim’ adlarını hak edecek işler yapan yarı ulvi varlık.

Böyle ağır bir karakter, sinema filmlerinde- hatırlanacağı gibi- sadece ilk filmin bir sahnesinde görünüyor ki o sahne İkinci Çağ’da Isildur’un elini kesmesi sonucu ‘tümüne hükmedecek tek yüzüğü’ kaybetmesine ve pek çok adla anılan Sauron’un fiziksel formunu kaybetmesine neden olan olayı anlatan sahnedir ve muhtemelen Güç Yüzükleri dizisine gelen yoğun eleştirilere rağmen Amazon direnç gösterirse dizinin sonunda varılacak olaydır. Sonrasında Barad-dur dan tüm Orta Dünya’ya bakan göz olarak tasvir edilmiştir.

Hal böyle iken fiziksel formu merak konusu olan kötülüğün timsalinin nasıl canlandırılacağı ciddi bir merak konusu oldu. Charlie Vickers ilk sezonda güneyden gelen ve Sauron’un kötülüklerinden kaçan bir kurbanı oynarken pek çokları bu karakterin zayıf hallerinden etkilenmedi. Vickers kendisi bile ilk sezonun 3.bölümünden sonra aslında kim olduğunu öğrendiğini söylüyor.

İkinci sezona girerken bilge komutan Galadriel’in aklıyla bile oynamayı başaran Sauron’u artık kimse durduramayacaktır. Annatar karakteriyle, Eregion elflerinin ve onların lordu olan Celebrimbor’u etkisi altına alan ve türlü desiselerle onları kandıran baş kötünün aslında kim olduğunu öğrendiklerinde iş işten çoktan geçmiş, Eregion yerle bir olmuş, Adar’ın ork ordusu Sauron’un tam da istediği yere, ayağına kadar gelmiş ve güç yüzüklerini çoktan dövdürmüştür.

Bu noktada ikinci sezonun ve belki de Güç Yüzükleri ’nin en büyük dilemması ortaya çıkıyor. İlk sezondan beri anlaşılmaz bir şekilde beğenilmeyen, eleştirilen, Tolkien’e ve Peter Jackson’un filmlerine sadık kalınarak çekilmesine ve çok büyük bir bütçe ayrılmasına rağmen kimselere yaranamayan diziyle ilgili beklentiler ve gerçekler…

İlk olarak kabul edilmesi gereken fakat buna rağmen yok sayılan bir gerçek var; o da Tolkien’in destanında İkinci Çağ, Orta Dünya’nın İlk Çağ’da yaşanan pek çok irili ufaklı savaşın yaralarını sardığı, yeni oluşumların ortaya çıktığı bir dönemdir. Ve bu dönem, efendisi Melkor’un yerini almaya çalışan Sauron’un Orta Dünya düzeni adı altında saplantılı ideolojisini dikte etmeye çalıştığı bir dönemdir. Bunu kaba kuvvetle değil hile ve akıl oyunlarıyla yapar…Düzen olmalıdır… Tek güç, mutlak güç.

Elbette orklardan oluşan ordusuyla pek çok savaş alanında boy gösterir ancak ‘Zalim’ Sauron asıl hünerini karşısındakinin aklıyla oynayarak, gerekirse hipnoz ederek gösterir.

İşte pek çokları için ‘Sauron Celebrimbor’u Güç Yüzüklerini tamamlaması için kandırır, bir yandan da orkların babası Adar’ın ordularını kendi elleriyle ona götürmesini sağlar’… tarzında bir ikinci sezon özeti çok ta iştah açmayacakken Sauron ve Celebrimbor’a hayat veren oyunculuların zaman zaman düşük tempoda giden sezona anlam katan oyunculukları devreye giriyor ve seyredilesi bir performans ortaya çıkıyor.

Bu sezonu seyrederken psikolojik fantezi türünde (belki de ilki) bir dizi seyrettiğimiz gerçeğini kabul ederek seyredersek asla hayal kırıklığına uğramayız.

Gelelim Charlie Vickers ve Celebrimbor’u canlandıran İngiliz oyuncu Charles Edwards’ın oyunculuklarına… İlk sezonun doğal olarak Yüzüklerin Efendisi filmleriyle kıyaslanarak; ortak bazı karakterlerin oyunculuklarının eleştirilmesini ve hayranları memnun etmemesini doğal karşılamak gerektiğini düşünüyorum. Hugo Weaving, Cate Blanchett gibi üst seviye oyuncuların hayat verdiği karakterleri aynı etkili biçimde canlandırmanın zor olduğunu kabul etmek gerekiyor. İkinci sezonda oyunculukların öne çıktığı anların daha çok olması ise sevindirici. İngiliz tiyatro ve drama tedrisatından geçmiş olan Vickers ve Edwards, iki karakter arasında yaşanan usta-çırak, dost-arkadaş, yoldaş- düşman ikilemlerini çok başarılı bir şekilde ekrana yansıtmışlar.

Koreografi olarak zayıf kalan bir savaş ile son bulan sezon, yine de gelecek sezonlar için ümit veren bir sonla seyircilere veda etti. Sauron’un artık bir ordusu var ve şimdi yapması gereken tek şey ‘tümüne hükmedecek tek yüzüğü’ dövmek…

Bu dizinin en büyük laneti bir yol macerası olmaması… Varılması gereken yere giderken gelişen olaylar formülünün her zaman işleyen başarılı bir formül olduğunu kabul edersek, bu dizi altyapıyı hazırlayan, yani yolun taşlarını dizen bir yapım. Bu kabulle seyredildiği zaman seyir zevki artan bir dizi.

Eksikleri yok mu? Var elbette ama bu denli acımasız eleştirilmesini yersiz bulduğumu belirtmek istiyorum. Bir daha Tolkien destanından bir şey seyredemeyeceğini düşünerek tekrar tekrar filmleri seyredenler için bu dizi mükemmel bir deneyim sunuyor. Bunu unutmamak gerekiyor.

Güç Yüzüklerinin nasıl olup ta ‘Değerli’ tek yüzüğe bağlandığını ve Sauron’un onları takanları nasıl etkilediğini dövülürken Sauron’un kanını katmasıyla açıklayan dizi, Amon Amarth’da son bulacak yolculuğun yol taşlarını diziyor.

Son olarak Numenor ve Ar-Pharazon’dan bahsetmeden olmaz. Dizinin sonraki sezonlarında hayati bir rol oynayacak Ada Krallığı’nın geleceğini Palantir aracılığıyla görüyoruz. Sauron’un orada oynayacağı akıl oyunlarını merakla bekliyoruz.

Yazıyı beğendiniz mi?

Ortalama puan 0 / 5. Oylama sayısı: 0

Bunu oylayan ilk kişi olun

RSS
Follow by Email
Twitter
Visit Us
Follow Me
YouTube
YouTube
Instagram

Cevap Yaz

Oturum aç:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir