Kırk Yıllık Bir Maceranın Sonu: Cobra Kai Asla Ölmez!

Bunu Paylaşın

Son öğesi ile yedi yıldır, başlangıcından bu yana kırk yılı aşkın süredir popüler kültürün önemli bir öğesi olan Karate Kid evreninin son halkası Cobra Kai geçtiğimiz günlerde sona erdi. Bir başka yapımla tekrar karşımıza çıkıp çıkmayacağını henüz bilemesek de –Jackie Chan ile Ralph Macchio‘nun içinde bulunacağı bir projeden bahsediliyor- bildiğimiz bir şey var; sevenlerinin gözünde “Cobra Kai never dies / Cobra Kai asla ölmez!

Üç parçaya bölünmüş altıncı ve final sezonun son beş bölümlük kısmını incelemeden önce geleneksel spoiler / sürprizbozan uyarımızı yapalım ve fragmanı izleyelim.

Bizim incelememiz de tıpkı Joe Esposito’nun unutulmaz melodisi You’re the Best ile bir duygu seline dönüşen fragman gibi bir yapım incelemesinden ziyade Karate Kid efsanesinin nasıl sona erdiği ile olacak.

Cobra Kai finalinin ilk dikkat çeken öğesi, Karate Kid evreninin neredeyse tüm karakterlerine yer vermiş olması. Bu son sezonda yapıma katılan son öğe de orijinal filmde yarı finalde Johnny Lawrence tarafından elenen ve gerçek bir karateci olduğu her halinden belli olan Darryl Vidal oluyor. Yapımcılar da zaten bir tek ilk filmin karizmatik oyuncusu Dutch, yani efsane Hollywood yıldızı Steve McQueen‘in oğlu Chad McQuinn‘i tekrar sahneye getiremediklerinden dem vurarak -oyuncu maalesef 2023 yılında vefat etti- bu misyonu açık açık dile getiriyorlar. Bu satırların yazarı Karate Girl Hillary Swank‘ı da bir eksik olarak görse de, yapımın bu konuda büyük bir başarı sergilediği açık.

Bir başka önemli öğe ise felsefik bazda gerçekleşiyor. Şöyle ki, Cobra Kai her zaman iki ana damardan ilerleyen bir yapım; geçmişin nostaljisi ve günümüz gençlerinin sorunları. Final sezonu gençleri daha bir odağına alarak, gerçekten güzel, yararlı ve doğru öğütleri didaktik olmayan bir yolla izleyicilerine vererek son derece başarılı bir iş yapıyor.

Ama dizinin bu anlamda verdiği en iyi ve dolaylı olsa da en net mesaj genelde gençlerin birbiri ile veya senseileri ile olan diyaloglarındaki konuşmalardan değil ölümler yoluyla geliyor. Çok açık spoilerler vermek istemesek de şunu belirtmekte fayda var ki, altınca sezonun ikinci kısmında trajik olarak hayatını kaybeden genç Kwon’a bu sezon üç yaşlı karakter daha katılıyor. Ve büyük bir takdirle ifade etmek gerekir ki, yapım bunu tonunu koyultmak için değil bir mesaj için yapıyor; “Su testisi su yolunda kırılır.” Hiçbir şekilde geri çekilmeyen ve saldırı hatırına saldırmakta ısrar eden genç yaşlı tüm karakterler bir şekilde hayatlarını kaybediyorlar ve bu kendileri dahil neredeyse hepsinin beklentisi ve/veya kabulü dahilinde oluyor, en azından yaşlılar için.

Cobra Kai’nin finali diğer tüm karakterlerini de bu mesaj doğrultusunda olgunlaştırıyor. Finalin son dövüşünün son sayısında geri çekilen Johnny’den, yarı finalde dövüşmemeye karar veren Samantha’ya, üniversite seçimlerini isteklerine göre ve hayatlarının merkezine alarak kararlar veren Miguel, Hawk ve Demetri’den, içlerindeki kavgayı bitirmeye karar verip birlikte yeteneklerini kullanarak bir hayat kurmaya karar veren Robbie ve Tory’ye kadar bu böyle.

Amanda ve Carmen, eşlerini dengelemekte kalmayan bu ikili izleyicinin de gerçek dünyada kalmasını sağlıyor.

İki karakter daha aynı konsept çerçevesinde iç huzurunu buluyorlar ama onların yazımı biraz kusurlu desek pek de yanlış bir yorumda bulunmuş olmayız; Usta Kim ve sadece bir başlıkta John Kreese (Martin Kove). Usta Kim’in barış için aştığı engel oldukça aşırı ve kendisinde herhangi bir etki bırakmıyor olması ile dikkat çekerken, Kreese’in görkemli final yolculuğuna giden yolda aranan bir adam olarak her yerde boy göstermesi izleyiciyi eğlendiriyor, ama Kreese’in yazımındaki bu küçük pürüz rahatlıkla göz ardı edilebilecek düzeyde.

Kreese demişken, yapımın bu karakter özelinde koca bir alkışı hak ettiğini de tekrar ifade etmemiz gerekir. Önce küçük yaşta annesini, sonra Vietnam’da savaşırken gerçek aşkını kaybeden PTSD bir karakter olarak bilinen Kreese’in önce oğlu olarak gördüğü Johnny ile gerçekleştirdiği büyük veda – ki bu sahnenin duygulandırmadığı bir tane bile Karate Kid hayranı olduğunu sanmıyorum- ve daha sonra geri dönülemeyecek bir hatalar silsilesinden büyük bir görkemle çıkması bir senaryo başyapıtı olarak izleyicileri kendisine hayran bıraktı desek yeridir.

Baba ve oğul; hepimizin beklediği final.

Bir başka önemli başarı ise Cobra Kai ile Karate Kid’i ayıran diğer olgunun neredeyse tüm dizi hayranlarının beklediği finalinde gerçekleşiyor. Bunu biraz açalım.

Karate Kid -ve tüm evreni aslında bir baba oğul hikayesidir- babasız bir çocuk olan Daniel Larusso‘nun (Ralph Macchio), yeni geldiği ve sosyal olarak kendisine büyük gelen bir ortamda karşılaştığı iyi yürekli Bay Miyagi‘de (Noriyoki “Pat” Morita) bulduğu babayı anlatmaktadır. Bu iyi baba ve yetiştirdiği iyi oğul, kötü bir baba figürü olan Kreese’in elinde çok etkin ama çok kötü yetiştirilen bir başka babasız çocukla -Johnny Lawrence (William Zabka) ile- çatışır ve onu sadece yenmekle kalmaz onu o kötü figürden de kurtarır. Ancak bu kurtuluş Johnny’ye bir ihanete ve çok uzun süren bir boşluğa mal olacaktır. Cobra Kai’nin varoluş motoru daha sonra bu olur.

Bay Miyagi ve Daniel; son kez sırt sırta dövüşüyorlar.

Bu noktada bu iki baba figürüne değinmek yapımın senaryosundaki tutarlılığı ve dizinin boşlukları doldurmadaki ustalığını anlamak açısından da faydalı olacaktır. Aslında bu iki figür bir noktaya kadar birbirine eşdeğer bir yol izlerler.

Her ikisi de savaş gazisidir. Miyagi, İkinci Dünya Savaşı‘nda Amerikan saflarında savaşırken hamile eşi Japonların kapatıldığı kamptaki doğumu esnasında ölür. Dizi, Miyagi’ye, uğruna çarpıştığı ülkenin kendisine yaptığı ihaneti hazmedemeyerek, bir inci kolye hırsızlığı ve ilk Seikai Taikai’lerde birini öldürmesi başlığında iki isyan boyutu katar. Ancak Miyagi belki savunma karatesi olan Okinawa’lı aile yadigarı karatesiyle, belki de bilmediğimiz başka bir şekilde -ki dizi dövüşteki ölümü ima etmektedir.- kendisi ile barışmayı ve olgunlaşmayı seçer.

Kreese ise, annesini çocuk yaşta kaybettikten ve tek aşkı o cephedeyken ölen bir adam olarak Vietnam Savaşı‘nda komutanının kendisine ihanetini ölümle cezalandırarak tıpkı Miyagi gibi karanlık bir yolculuğa çıkar. Komutanının ihaneti hayatta kalmakla ilgilidir ve Kreese bunu sadece saldırarak başarabileceği düşüncesine ek olarak belki de bir şanssızlık eseri ilk eğitimini Kore’li büyük bir usta ancak canavar ruhlu bir karakter olan Kim Sun-Yung’dan alır. Yıllar sonra bu senseinin torunu, kendisini ve öğrencilerini kurtarmak amacıyla dedesinin karşısına çıktığında belki de doğru şeyi yapmıştır. Biz Kreese’e dönersek, Kreese iç huzurunu bulamamış ve dolayısıyla olgunlaşamamış olarak kalır. Ta ki Johnny Lawrence’ı bulana ve onu kaybedene dek…

Kreese sancılı bir kabustan uyanırken gergin.

Benzer bir durum Terry Silver (Thomas Ian Griffith) için de geçerlidir; çok baskıcı bir babadan bağımsızlarşırken baba figürünü Kreese’de bulan Silver, Johnny’yi kıskanır ve önce bağımsızlık için Kreese’e ihanet eder daha sonra da baba figürü olmak için ergenlerle bir etkileşime geçer.

İşte dizi boyunca yetmişli yaşlarında olup hala gençleri kendi bildikleri tek yol alan saldırmak adına birbirine kışkırtan iki yaşlı adamın tüm bu hareketleri böyle açıklanır. Kreese oğlunu tekrar bularak onun için kendini feda ederken sadece onun hayatını kurtarmakla kalmayacak, baba figürünü geri verdiği oğlunun kırk yıl öncesinin rövanşını almasını sağlayacaktır.

Bir evlat bulamayan Silver ise elinde kalan tek şey olan, kazanmak saldırırken ve aslında yapımın en trajik karakteri olarak tamamlanamadan sahneden çekilir. Zaten son sekansında itiraz ve isyan eden odur, onunla aynı kaderi paylaşan Kreese değil. Silver sadece çıkış yolunu bulamamıştır, bunun farkında değil, değildir…

Aynı son farklı tepkiler.

Şimdi bu uzun açıklama ve tırnaktan sonra sadece Cobra Kai bazında baba oğul ilişkisine dönelim. Lafı hiç uzatmadan söyleyelim Cobra Kai’nin Karate Kid’i Miguel Diaz, Bay Miyagi’si ise Johnny Lawrence’dır. İlk sezonda tıpkı Larusso gibi zor durumdaki tıfıl ve “inek” tabir edilebilecek bir gençten All Valley’in haşin suratlı karate şampiyonu olarak çıkarttığı “Diaz” aslında Johnny’nin kurtuluşa giden yoludur. Bununla birlikte bu ilişki nerede ise 6.sezonun 2.kısmına kadar bozulur. Diaz önce babasını aramaya gider ve sonunda babası olarak tekrar Johnny’yi bulur, sonra derslerine ve aşk hayatına yoğunlaşır, kısacası yumuşar, Hele Johnny’nin gerçek oğlu Robbie denkleme girdiğinde işler Diaz karakteri için varoluşsal bir kriz haline gelir.

Aslında içinde barışı bulan Diaz ve Johnny için normal yol bu olsa da Cobra Kai sürdükçe Karate Kid ve senseisinin macerasını izlemek isteyen izleyici bir ikilemde kalır. İzleyici, Kreese ve Silver’a karşı bayrak gemisinin Johnny ve Diaz olmasını istemektedir, çünkü en nihayetinde Cobra Kai, Jonhhy Lawrence’ın hayata tekrar tutunma hikayesidir.

İşte yapımcılar, sezonun ikinci kısmında Miguel Diaz‘ı (Xolo Mariduena) gitgide sertleştirerek girdikleri yolu Seikai Taikai finalindeki öze dönüşle tamamlıyorlar. Yenilmez şampiyon Axel’ın karşısına çıkan Diaz, haşin suratı, sürekli saldıran aktif ve estetik Cobra Kai stili ve en önemlisi, o kendisinden sürekli veren oturaklı ve iyi kalpli “Miggie”‘den, Johnny’nin deyişi ve isteği ile “kendisi için dövüşen” Diaz’a tekrar döndüğünde, Cobra Kai, izleyicilerinin gözünde perdesini kapatması gerektiği gibi kapatmış oluyor.

Miggie’den, Miguel “El Serpiente” Diaz’a dönüş…

Johnny’nin son dövüşü ve kupasını Daniel’den alması ise perde önüne gelen oyuncuların izleyiciye son selamı oluyor. Bu final William Zabka’nın aklında en az on beş senedir vardı çünkü.

Bu arada bir not olarak, ana karakterlerin hepsinin bu iç huzuruyla olgunlaşma yolculuğunda bir partnerlerinin olduğunun belirtilmesi de yapımın çok ciddi olarak üzerinde durduğu bir nokta olarak dikkat çekiyor. Bu açıdan Karate Kid evreninde zaten hep var olan ergen aşkına ek olarak sırasıyla Daniel ve Johnny’nin eşleri olan Amanda (Courtney Henggeler) ve Carmen (Vanessa Rubio) yapımda son derece gerçek ve etkili karakterler olarak boy gösteriyorlar.

Sonuç olarak, zaten genel yapısı ile incelediğimiz, daha doğrusu övdüğümüz Cobra Kai hakkında nihai bir hüküm bildirmeye gerek duymuyoruz ancak mutlaka bir hüküm vereceksek, Turgenyev‘in Babalar ve Oğullar‘ından daha iyi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. En azından Turgenyev’in kırk yıl ve üç bin sayfasının olmadığını belirterek eserler arasında barış sağladıktan sonra….

Bu evreni özleyeceğiz ve umarız yapımcılar da bize bu zamanı tanır!

Bunu tam 40 yıl bekledik!

Yazıyı beğendiniz mi?

Ortalama puan 5 / 5. Oylama sayısı: 1

Bunu oylayan ilk kişi olun

RSS
Follow by Email
Twitter
Visit Us
Follow Me
YouTube
YouTube
Instagram

Cevap Yaz

Oturum aç:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir