Netflix dizisi The Witcher yaklaşıyor ve biz de hazırlanıyoruz. Bugün bu vesileyle sitemizin bir diğer kategorisi olan “Oyun Sahası”nda ağırlayacağız Witcher Geralt’ı. Bu kategoride bilgisayar oyunları hakkında dosyalar yayınlamaya çalışacağız. Bazen sadece bir fragman, bazen uzun bir walkthrough. En azından bunu umuyoruz. İlk dönemimizde (2012-15) sitemizi takip etme şansınız olduysa, bazı dosyalarımızı ve bu dosyaları işleme tarzımızı hatırlayacaksınızdır.
Tarihçemizden hareketle bugün The Witcher üçlemesini nasıl işleyeceğimize gelelim. Bu bir oyun tanıtımı olmadığı, son oyun 2015 tarihli olduğu ve esas itibariyle yayınlanacak dizi için bir hatırlatma olacağı için; oyun özellikleri, inventory, grafik gereklilikler veya detaylı walkthrough bazında değil senaryo bazında bir tür anma yapacağız. Bu sırada bol bol görsellikten yararlanmayı hatta bazı anları videolarla pekiştirmeyi planlıyoruz. Eh, herşeyin sonunda biraz da espri yapabiliriz…
Bir de şu noktada açıklama yapmakta fayda var diye düşünüyorum; orijinal adıyla Wiedzmin kitlelerin tanıdığı adıyla witcher, gerçek bir kelime değildir. Bir anlamda cadı adam gibi çevrilebilir. Ancak tam anlamıyla çevrilemez, yazarın bir türetmesidir. Bu sebeple de Türkçe kitapları da witcher adıyla yayınlanmıştır. Biz de bu ismi cins isim gibi kullanacağız. Yazı dilinde biraz ilginç bir tınısı olabilir ancak başka bir çaremiz de maalesef yok.
Dilerseniz başlayalım;
The Witcher (2007)
Polonyalı yazar Andrzej Sapkowski’nin eserini video oyunu dünyasına kazandıran firma da bir Polonya oyun firması olan CD Project Red’di.
Oyun, kitaptan esinlenmekle birlikte kendi kanonuna sahipti. Buna göre Nilfgaard’ı Brenna’da püskürtmeyi başarmış birleşmiş Kuzey Krallıkları, bağımsızlıklarını korusalar da savaşın yıkımı ile başa çıkmakta zorlanıyorlardı. İnsanlar çoğunlukla aç ve başının çaresine bakmak zorundaydı ve kural, kanun, ahlak gibi kurumlar çökmüştü.
Oyun prologue dahil yedi bölümden oluşuyordu.
Macera, oyunun ana karakteri ve hafızasını kaybetmiş Rivyalı Geralt/Geralt Of Rivia’nın witcher kalesi Kaer Morhen yakınlarında diğer witcher arkadaşları tarafından bulunması ile başlamaktaydı. Bu bölümde kendine gelen Geralt ile birlikte büyücü Triss, witcherlar; Vesemir, Eskel ve Lambert ile tanışan oyuncu, ne olduğunu tam olarak anlayamadan oyunun bir başka konseptinden hareketle saldırıya uğruyordu.
Amaç, witcherların üretilmelerini sağlayan mutasyon formüllerini/mutajenlerini çalmaktır. Konuya yabancı olup diziyi izlemeye niyetli olanlar için kısaca belirtelim; witcherlar insan olup mutasyona uğratılıp canavar avcısı haline getirilen savaşçılardır. Bu mutajenlerle vücutları her anlamda geliştirilen bu savaşçı sınıfı, yine aynı mutasyon sayesinde güçlerini veya yeteneklerini kısa sürelerde arttırabilecek ve insanları öldürecek güçteki iksirleri kullanabilmektedirler.
Kaer Morhen’e saldıran grubun adı Salamandra/Semender’dir. Ve saldırıyı yönetenler karanlık bir bilim adamı olan Professör ile çok güçlü bir büyücü olan Azar Javed’dir. Her ne kadar az sayıdaki witcher kalabalık saldırgan grubunu bertaraf etse de, mutajenlerin çalınmasına engel olamazlar. Bölüm, witcherların bu olayı aydınlatmak için kıtanın dört bir yanına dağılmasıyla sona erer.
Oyunun kahramanı Geralt’a düşen bölge Vizima dolaylarıdır. Vizima, oyunun fragmanında gördüğümüz Striga’nın babası –ki bu hikaye kitabın da ilk hikayesidir.- Kral Foltest’in yönettiği Temeria krallığının başkentidir. Foltest ve Temeria’nın oyuncular üzerinde genelde yanıltıcı bir etkisi olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Böylece oyunun hatta kitabın geneli ile ilgili bir açıklama da yapmış olacağız. Buna göre;
Geralt, bir witcherdır. Witcherlar da “tarafsız” canavar avcılarıdır. Halkın kirli işlerini yapsalar da halk tarafından canavarlardan pek farklı görülmezler ve sevilmedikleri gibi ayrımcılığa da maruz kalırlar. Bu durum witcherları sadece para için çalışan profesyonellere çevirmiştir. Para dışında bir şeyi umursamazlar ve bir bağlılıkları yoktur. Bununla birlikte oyunu oynayan oyuncular ilk oyunun başlattığı ve sonradan da devam eden olaylar neticesinde çoğu zaman önce kendilerini kuzey krallıklarına mensup, daha özelde de Temeria’lı hissederler. Bu devam eden olaylar serisinde oyuncunun birçok kararını etkileyecektir.
Geralt yolculuklarında ve soruşturmasında, kurt adamlarla, canavarlarla, birçok sevgiliyle muhatap olur. Ancak hafıza kaybından dolayı yeniden tanıştığı dünyadaki en önemli iki politik olay Order Of The Flaming Rose/Yanan Gül Tarikatı ve -Elfçe- Scoia’tael/ Sincaplar ile tanışmasıdır.
Tarikat, gerçek hayattaki haçlı organizasyonları olan templar ve hositaller tarikatlarının alegorisidir. Resmi olmasalar da krallığın yanında yer alırlar.
Sincaplar ise “non-human/insan olmayan” ların savaşçılarıdır. Witcher evreninde önemli bir olay vardır; “Conjunction Of The Spheres/Kürelerin Bağlanması” bir başka deyişle paralel evrenlerin çakışması… İşte bu olay aslında bir elf yurdu olan witcher evrenine insanlar ve cücelerin yanında witcherların avladığı her türlü canavarın gelmesinin sebebidir. İnsanlar üreme hızları ile insan olmayanları yurtlarından sürmüş ve kıtanın başat gücü olmuşlardır. İşte sincaplar, insan krallıkları ile savaşan başta elfler olmak üzere cüceler ve diğer bilinçli türlerin oluşturduğu paramiliter bir örgüttür.
Oyuncu, gelişecek olaylarda ağırlığını insanlar ve tarikattan yana koyabileceği gibi insan olmayanlardan yana da koyabilir.
Soruşturma sırasında Triss Geralt’ın yanında olduğu gibi Geralt, daha sonra da karşımıza çıkacak doktor Shani ile de tanışır. Bir başka önemli karakter de Lady Of The Lake/Gölün Hanımı’dır. Unutmadan oyunda Wild Hunt/Vahşi Av da ilk kez hayalet olarak boy gösterir.
Oyun, Geralt’ın mutajenleri, Yanan Gül Tarikatı’nın lideri Jacues De Aldersberg’in çaldığını öğrenmesi ile final sekansına girer. De Aldersberg bu mutajenlerle bir tür üstün insan yaratmak peşindedir ve Kral Foltest’ten habersiz şekilde çalışmaktadır.
Final sekansında sırasıyla geliştirilmiş canavar insanlarla, Profesörle ve büyücü Azar Javed ile yüzleşen Geralt…
Diyoruz ve bir parantez açıyoruz. Azar Javed şahsen benim bir oyunda en çok zorlandığım bostur. Oyunu bilenler anlayacaktır. Dövüşte kesinlikle yenilmez olan Azar’ı tam 1 saat 35 dakikada belki 200 defa “İgni” kullanarak yendiğimi belirtmek isterim. Bilmeyenler için İgni, Axii, Aard,Yrden vb.bu işaretler basit büyülerdir ve parmak hareketleri ile yapılır. Bahsettiğim igni bir ateş püskürtme işaretidir.
Evet konumuza dönelim. Geralt, düşmanlarını alt ederken Temeria’da artık bir isyanla uğraşan Kral Foltest’e de yardım eder. İsyan, sincapların isyanıdır. Oyuncu o ana kadar ki seçimleri ile isyana taraf olabileceği gibi Yanan Gül Tarikatı’na da yardım edebilir. Bu seçeneği seçerse tarikatı dürüst şövalye Siegfried Of Denesle’ye devreder.
Finalde, De Aldersberg bertaraf edilir ve isyan da, plan da durdurulur. Kral Foltest’in Geralt’ı ödüllendirmesinden hemen sonra Foltest bir başka witcher tarafından saldırıya uğrar ve Geralt tarafından kurtarılır. Bu sinematikle oyun biter. Sinematik ikinci oyunun habercisidir…
The Witcher 2: Assassin’s Of Kings (2011)
İkinci oyun adından ve fragmanından da anlaşılacağı üzere -“Kral Katilleri”- kuzey krallıklarının krallarının öldürülmesi ile ilgilidir. Fragmanda öldürülen kral Aedirn Kralı Demavend’dir.
Suikaste uğrayan ikinci kral ise satirik tavrı ve üstün zekası ile kendini oyuncuya sevdiren –ama bayağı da karanlık bir adam olan- Temeria Kralı Foltest’tir. İşin kötü yanı cinayet, Geralt’ın önünde işlenmiştir. Bu suikastten Geralt sorumlu tutulur ancak Blue Stripes/Mavi Şeritler yani Temeria özel kuvvetlerinin komutanı Vernon Roche ile yardımcısı Ves’in sağduyuları ile hapisten çıkartılarak konuyu soruşturması için göreve gönderilir. Geralt kendini temizlemek için bu göreve gitmek durumunda kalır. Ancak tekrar belirtelim oyuncu zaten kendisini Temeria’lı hissettiği için olaylara Geralt’tan farklı bakmaktadır.
Geralt, araştırmasına başladığı ilk yerde Dandelion’ı daracağında bulur. Dandelion aslında olayları bize anlatan ve ilk oyunda da yer yer kendini gösteren ve kıtada meşhur ozandır. Benim şahsen favori karakterim de olan Dandelion’un genelde işi başını belaya sokmak olup bir işe yaramasa da Geralt için önemlidir. Sebebini açıklayalım.
Witcherlar mutasyonları sebebiyle duygulardan arınmışlardır. Mutasyonun bir başka etkisi ise kısırlıktır. Geralt’ı özel yapan şey aslında temelde budur. Geralt tüm o dış görünüşüne rağmen sevebilen ve arkadaşlık edebilen bir karakterdir. Daha detaylıca söylemek gerekirse incinebilen bir karakterdir Geralt. Triss’le veya Yennefer ile olan aşkında da Dandelion veya Zoltan’la olan arkadaşlığında da, ilk oyunda aradığı bir witcher olan Berengar’a kısırlığın tedavisini bulup bulamadığını sorarken bu görülebilir. Dandelion’un rolü budur. Geralt’ı insan tutmak…
Oyunun kötü adamı devasa karakter Leto’dur. Daha sonra anlaşılacağı üzere Leto, Serpent/Yılan okulundan bir başka witcherdır ve Geralt’la birbirlerini tanımaktadırlar. Ancak Geralt hafızasını kaybettiği için onu hatırlamamaktadır. Aslında tüm oyun Geralt’ın suikastleri ortaya çıkarması kadar hatta daha fazla, hafızasını geri kazanması ile de ilgilidir.
Leto, sincap Iorveth ile de kıtanın kadın büyücülerinin kurduğu kardeşlikle de iş yapmakta görünmektedir. Geralt bunu ortaya çıkarana kadar büyücü Shila De Tansarville’den, Philippa Eilhart’a –ki kitapta da oyunda da başat bir büyücüdür- kadar birçok büyücüyle işbirliği yapar, dev ırmak canavarı Kayran ile savaşır. Triss’in Leto tarafından kaçırılmasına engel olamaz. Ama sonunda tüm olayı çözmeyi başarır.
Buna göre Leto kuzeyde gücü eline geçirmek için birlik kuran kadın büyücüler kardeşliği ile çalışmaktadır ve kardeşlik kuzeyde bir ülke elde etmek için kralları öldürür. Ancak olaylar beklenmedik bir yere gider. Kaedwen kralı Henselt bir güç olarak sivrilir, Aedirn çöker ve Foltest’in arkasında iki gayri meşru çocuk kalır sadece. Bu bir tek olası kaderi göstermektedir;
Nilfgaaard’ın işgali… Aslında herkes kandırılmıştır. Leto, yeni bir Nilfgaard –burada belki geç de olsa bilmeyenler için belirtelim; Nilfgaard oyunun güneyli imparatorluğu olup süper bir güçtür ve siyah zırhları nedeniye Black Ones/Kara Olanlar olarak anılırlar- işgalinin ilk aşamasıdır.
Geralt olayların gizemini çözdüğünde bir ikilemle karşı karşıya kalır. Ya sincaplara yardım edecektir. Ya Roche’a yardım edip Foltest’in varisi olacak gayri meşru çocuklarını kurtaracaktır. Ya da Triss’i kurtarmayı seçecektir.
Burada bir parantez daha açmak yerinde olur; kitapta Geralt’ın tek gerçek aşkı Yennefer’dir. Ancak kitabı okumayan oyuncu bunu bilmez. O ana kadar Geralt’ın oyundaki aşkı Triss’dir. Dolayısıyla oyuncuların büyük kısmı benim de yaptığım gibi Triss’i kurtarmayı seçer ve Witcher tarihine geçecek bir katliama imza atarak –Witcher evreninin bir başka konsepti olan “Butcher Of Blaviken/Blaviken Kasabı” olayını gölgede bırakacak bir katliam ki diğer olayı kitap dosyamızda açıklamayı planlıyoruz- yirmi kadar Nilfgaard askerini öldürüp Triss’i kurtarır. Bu arada çocuklar için üzülmeyin Roche onları kurtarır.
Sonuçta Geralt Leto’ya ulaşır ve uzunca bir bilgilendirme seansından sonra onu ya öldürür ya da gitmesine izin verir.
Oyunun en önemli yönü aslında –ve daha önce de belirttiğimiz gibi- Geralt’ın hafızasını geri kazanmasıdır. Oyun boyunca bazı rüyalar ve “quest”lerle bir kısım hafızasını geri kazanır. Finalle birlikte Geralt artık hatırlıyordur; Rivya katliamında nasıl ölümcül şekilde yaralandığını, –ki öldüğü yayılmıştır kıtaya- Ciri’nin Yennefer ile onu nasıl kurtarıp bir adaya taşıdığını, Wild Hunt’ın Yennefer’i nasıl kaçırdığını, Geralt’ın onları uzun süre takip edip nasıl bulduğunu ve savaşa zorlayıp Yennefer’i geri aldığını, bu sırada Wild Hunt’ın başka boyuttaki elfler olduğunu öğrendiğini, Yennefer’in de Geralt’ın da hafızasını bu savaş sonunda yitirdiklerini ancak yaşamalarına izin verildiğini ve Yennefer’in nasıl Nilfgaard’ın eline düştüğünü hatırlar. İlk oyunun ilk sahnesinde hiçbir şey hatırlamayan ormanlardaki Geralt, işte bu savaştan dönen bilinçsiz Geralt’tır.
Böylece üçüncü oyun için sahne hazırlanmış olur.
The Witcher 3: Wild Hunt (2015)
Bu oyun, aslında bugün Witcher evreninden haberi olan insanların belki de yüzde doksanının evrenden haberinin olmasının sebebidir. Kesin bir başarıdır ve bilgisayar oyunu tarihine geçmiştir. Hatta öyle denilebilir ki, ilk oyunda yerine pek oturmayan kanonun ikinci oyunda sezilmesinden sonra kitap seviyesine erişebildiği oyun budur. Ve kitaptan da pek çok konsepti taşır bünyesinde.
Witcher evreninin bu üçüncü oyunun teması aslında neredeyse tamamen Ciri’dir. Ciri yani prenses Cirilla –oyun kanonuna göre konuşuyoruz- eski kanı taşıyan dolayısıyla Witcher evreninin kaderini değiştirme gücüne sahip olan bir tür süper yaratıktır. Zaman, mekan ve boyutlar arasında seyahat etmesi basit bir özelliktir. Asıl yapması gereken şey, “Ithilien Prophecy/İtilyen Kehaneti”’ni durdurmaktır. Bu elf kehanetine göre dünya kaçınılmaz olarak soğuyacak ve bir buzul çağına girerek yok olacaktır.
Ciri’nin dünyevi karakteri de kraliyete aittir –espriyle söyleyeyim “royal”. Ama bu yazıyı çevirmediğimi de belirteyim…-. Kitaptaki bir ülke olan ancak önceki oyunlarda geçmeyen Skellige’de ve Kaer Morhen’de büyümüştür. Nilfgaard İmparatoru Emhyr van Emreis’in kızıdır yani imparatoriçedir. Ve kayıptır…
Oyun, Geralt’ın Ciri hakkında rüya görmesi ile başlar. Buna göre Ciri, Kaer Morhen’de yetişen küçük bir witcherken –ki bu konsept kitabın ana konusu olup, Ciri, Geralt’ın kaderidir.- eğitim sırasında Wild Hunt Kaer Morhen’a saldırır ve kar getiren bu elfler kızı alır.
Geralt rüyalarından huzursuzdur. Aslında Yeneffer’i aramaktadır. Ancak rüyalar onu Ciri’ye yönlendirir. Neyse ki oyunun daha başlarında Yennefer Geralt’ı bulur ve beraber değillerse de aynı amaç doğrultusunda Ciri’yi aramaya başlarlar. Daha detaylı olarak belirtmek gerekirse Ciri’yi babası imparator Emhyr aramaktadır ve Yennefer de onun için çalışmaktadır. Emhyr Geralt’a kızını bulması için yüklü bir kontrat önerir ve Geralt kabul eder.

Wild Hunt gerçekten de Ciri’yi aramaktadır. Ancak Ciri de yardım almaktadır. Wild Hunt paralel bir evrendeki gelişmiş ve ölümcül bir elf ırkının savaşçı kastıdır. Ancak elf ırkının başlarındaki kral Ciri’yi arayan bu kastın lideri Eredin tarafından zehirlenmiştir. Artık yeni kral Eredin’dir. Ancak eski ve gerçek kralın sadık destekçileri de vardır. Ve bunlardan birisi de büyücü Avallac’h’tır.
Geralt önce Avallac’h’ı bulur ancak olayların gelişimini daha yakın bir oyun olması açısından detaya girmeyeceğim. Oyunu oynayanlar ne demek istediğimi sezmişlerdir.
Geralt Ciri’yi ararken, Velen’e ve oradaki cadılara, dünyanın en büyük kenti Novigrad’a, Oxenfurt’a ve daha nice yerlere uğrar, onlarca macera yaşar. Arkadaşı Dandelion’un önce Ciri ile iş yaptığını öğrenir sonra onu –her zamanki gibi- kurtarır. Bu sırada Dandelion’un Novigrad mafyasıyla başının belada olduğunu, gerçek aşkı bulduğunu –ki bu bir mucize sayılır- ve aşık olduğu kızı yani ozan Priscilla’yı öğrenir. Kıza saldıran bir eski vampirle savaşır. Zoltan’la Gwent kartı peşinde koşar. Triss ile Yennefer arasında gider gelir.
Daha geniş planda; ikinci oyundaki olaylardan sonra Nilfgaard işgali altındaki kuzeyin ayakta kalan tek krallığı Redania’dır. Geralt; Redania’nın genç, zeki ve çok kötü ruhlu kralı Radovid’in, krallığın üstün kapasiteli ve zalim istihbarat şefi Dijkstra’nın ve aslında tüm kuzeyin kaderinde söz sahibi olur. İşin içinde Philippa’nın ve Temeria’nın olduğunu da oyunu oynayanlar için belirtebiliriz sanırım.
Ve en sonunda Ciri’yi bulur. Bu sahne gerçekten drama anlamında harika bir sahnedir.

Ciri bulunduktan sonra Geralt onu Nilfgaard’a götürür ve Emhyr de ona ücretini sunar. Geralt bunu kabul ederse oyun bir felakete döner, etmezse çok daha sağlam bir senaryo bekler oyuncuları.
Geralt her halükarda Emhyr’i, Ciri’yi ancak Kaer Morhen’de koruyabileceğine ikna eder ve Kaer Morhen’de Witcher evreninin en güçlü karakterleri ile Wild Hunt arasında efsane bir savaş yaşanır. Witcherların lideri, hatta hepsini yetiştiren babası olan Vesemir’in ölümü ile sonuçlanan savaş, Ciri’nin doğaüstü güçlerinin devreye girmesi ile Wild Hunt için bozgunla sonuçlanır. Ancak Hunt kaçmayı başarmıştır ve hala Ciri’nin peşindedir.
Bu savaş Witcher evreninde Battle Of Kaer Morhen/Kaer Morhen Savaşı olarak anılır. Aksiyon olduğu kadar duygusal yoğunluğu ile dikkat çeken savaşın bir sekansı, Witcher oyun evrenindeki en iyi savaş sekansı olarak anılır. Savaş, Wild Hunt’ın büyücüsü Caranthir ve adamları ile Geralt’ın sessiz, sakin, mütevazı, yüzündeki devasa yara iziyle tanınan ve işgalcilerin karşısına “tek başına” dikilen arkadaşı Eskel arasında yaşanır. Eskel karakter ağırlığı olarak Caranthir ile aynı siklette değildir, ama Eskel bir witcherdır!..
Bundan sonra Avallac’h ile Geralt, boyutlar arası yolculuklarla Hunt’a karşı Hunt’ın halkı ile ittifak kurarlar. Artık boyutlar arası bir savaş olmayacaktır. Witcher evrenindeki Hunt üyeleri yok edilirse bu savaş bitecektir.
Ve üç farklı liderin Geralt tarafından öldürülmesi ile savaş biter gerçekten. Oyuncunun seçimlerine göre farklı bir son bekler oyuncuları. Ve hepsinin ayrı bir ağırlığı vardır.
Witcher 3: Wild Hunt’a daha sonra iki DLC eklendi. Hearts Of Stone ve Blood And Wine.
Hearts Of Stone, çok eski ve karanlık bir yaratığın -Gaunter O Dimm’in- üç dilek hakkı verdiği kişilerin ruhlarını satın alması ile ilgiliydi. Geralt da istem dışı şekilde bu yaratığın eline düşüyor ve kendini kurtarmaya çalışıyordu. DLC’de Shani tekrar karşımıza çıktı.
Blood And Wine, eleştirmenler ve oyuncular tarafından çok tutuldu. Kitaptaki bir karakter olan Regis’in de ilk kez oyunda göründüğü DLC’de. Toussaint Dükalığı’nda şövalyelerin seri olarak öldürülmesi üzerine, Düşes Anna Henrietta’nın ricası ile olayı çözmeye çalışan Geralt’ın çözmeye çalıştığı bir vampir dosyasıydı. Finalindeki twist ve duygusal altyapısı ile olumlu eleştirileri hak eden bir DLC idi.
Sonuç olarak; bu üç oyunun yan görevlerle birlikte toplamda 250 saat kadar aldığını düşündüğümüzde elbette bu dosya küçük bir özet olarak kalıyor. Ancak özellikle belirtilmesi gereken noktanın şu şekilde daha da özet olarak belirtilebildiği inancındayım; The Witcher video oyunu üçlemesi; oyunun oynanışı, grafik kalitesi vb. teknik özelliklerinden ziyade kaynağını aldığı çok güçlü esere -özellikle ikinci oyunun ortalarından itibaren- yaklaşmasıyla dikkat çekiyordu. Oyuncu ile karakterleri özdeşleştirmek suretiyle başarıya ulaşan bir franchise idi. Dramatik altyapısı çok güçlü ve karakterler çok yönlüydü. Politik yapısı ve olay örgüsü bazında da oyunculara girift bir dünya sunuyordu. Sonuçta da görevini yaptı ve materyali kitlelere tanıtarak, belki yüzlerce milyon insanın önüne çıkacak bir projenin hazırlanmasına ön ayak oldu.
Tekrar görüşmek dileğiyle…
İlginizi Çekebilir
Sanal Dünya'nın Gerçek Resimleri
Görsel Galeri: 21.Yüzyılın Yeni Medyumunun Ye...
2024'e Veda Ederken Bir Jenerasyon Listesi - ...

Merhaba, ben Murat B.Sarı. Eğer sitemizi ilk döneminde takip ettiyseniz beni “Yarıaydın” olarak hatırlayabilirsiniz. Aslında bu rumuz hakkımda oldukça açıklayıcı denilebilir. Yani şu evrendeki bilginin ne kadarına hakim olabilir ki insan? Günümüz dünyasında “T” insan olmak makbul ve ben uzmanlığımın sanata dair herşey hakkında olmasını yeğliyorum. Umarım bunu birlikte başarırız. Yeni maceralarda görüşmek dileğiyle…