Çocuk ağlıyordu. Kendisini tutmaktan yorulmuştu kuşkusuz ama aslında benim karşımda olduğu için de ağlıyordu. “Allah kahretsin!” diye düşündüm, hem çocuğun ağlamasına üzüldüğüm, hem de bunu benim karşımda yaptığı için. Ama bunu ona belli etmedim. Sırtını sıvazladım, omzunu sıktım ve hiçbir şey söylemeden bütün stresini kusmasını bekledim. Bu sırada o, ellerini yüzüne kapamış ve içine büzülmüş bir şekilde sarsılıyor, ben ise sanki olay burnumun dibinde olmuyor da fark etmiyormuşum gibi gözlerimi […]
Devamını Oku »Etiket: Öykü
Bir Yuva Hikayesi: Orta Yaşlı Beyaz Yakalı Boksör Kaplumbağa
“Kaç oldu Seçkin?” Cevap vermedim. Pastayı inceler gibi yapıp duymazlıktan gelerek yaptım bunu. Tekrarladı, “Seçkin!” Şöyle bir baktım, şaşkın ve yeni fark etmiş gibi yaparak; “Efendim Cevat Bey?” dedim. “Kaç oldu kaç?” Pastayı yalandan incelerken gözüme çarpan bir detayı elimle gösterdim ona; sarı yaldızlı kremayla yazılmış büyük bir “44” sayısının etrafında bir daire halinde kırmızı kremayla “Doğum Gününüz Kutlu Olsun Seçkin Bey…” yazıyordu zira. Bozuldu ama bozuntuya vermemeye çalıştı, “76’lı […]
Devamını Oku »23 Nisan’ın Büyük Çocuklarına Dair Bir Hikaye: İlk Tokat
Annesi, altı buçuk yaşındaki oğlu Ahmet’e evin telefonunu kapatmasını üçüncü kez söylüyordu. “Oğlum kapatsana telefonu, telefon böyle kullanılmaz.” “Yaaa, git.” Ahmet ise herşeye rağmen matematik problemlerini en iyi arkadaşı Mehmet’le paylaşmaya kararlıydı, tıpkı annesinin de telefonu kapattırmaya karalı olduğu gibi… “İki artı iki eşittir dört. İki artı üç eşittir beş. İki artı dört eşittir altı.” Sonunda annesi telefonun diline bastı. “Yaaa. Bitmemişti daha. Aaaaaaa!..” Annesi, çocuğunu üzmek istemiyordu aslında. Ama […]
Devamını Oku »Eksantrik Bir Hikaye: Bay Gris’in Yorganı
“Beni Maralların üzerine salmak için o adamları tuttun. Ailemi onların öldürdüğüne inandırmak için verdin o ipuçlarını bana.” Rüzgar, karşısında makam koltuğunda oturan karısının eski patronundan bir cevap beklediği için sustu. Ancak hiçbir cevap alamadı. Bunun üzerine üsteledi. “Bu doğru değil mi Rüçhan Bey?” Rüçhan Bey bu lafın üzerine sadece gülümsedi. Rüzgar da daha fazla dayanamayıp silahını çekti. “Tabi, doğru” dedi. “Karısını kendisinden habersiz becerdiğim adam bu oyuna hayli hayli düşer […]
Devamını Oku »Kısa Öykü: Bugün Kendimi Çok İyi Hissediyorum
Güneşin geceye karışan ışıkları, yüzümü yalıyordu. Denizden gelen rüzgar, bütün vücudumun yorgunluğunu alıp götürüyor, beni uzun süredir yaşamadığım bir mutluluk anına doğru muhteşem bir yolculuğa çıkarıyordu. Denizin kokusu, etrafımdan geçen insanların tatlı telaşlı halleri, beni mest ediyor, bu anın sonsuza dek sürmesini istememe sebep oluyordu. Güneşin kaybolmaya başladığını hissettiğimde, her şeyi tekrardan geriye aldım. İnsanlar geri geri gitmeye, kuşlar geriye doğru uçmaya, güneş battığı yerden geri çıkmaya başladı. Her şey […]
Devamını Oku »Tefrika Öykü: Bu Yangın Hepimizi Yakar – 4.Bölüm
IV Bir patırtı kütürtüye uyanıyorum; duvarlar sallanıyor. Boğuk çığlıklar, feryatlar, ağlayışlar. Geceye doğru kükreyen bir küfür; kısır doğmuş, ölü. Kafamı kaldırıp dikkat kesiliyorum. Salih Emmi’nin evinden geliyor gürültüler. Kedi gibi sıcağa yanaşıp onlara bitişik duvarla ocağın yanına kurdum yatağı, şimdi her şeyi duyuyorum. Salih Emmi kızını dövüyor. Kızın çığlıkları kulağımda patlıyor. Ürperdim. Midem bulandı. Ne yapacağımı bilemedim. Saate baktım geçe üç saat. Penceremden ay görünüyor, hemen yanında fotoğraf makinem; batarya […]
Devamını Oku »