Bugün, başka dilden gelenler kategorimizde ödüllü İskoç bilim kurgu yazarı Ken McLeod‘un The Cassini Division kitabını inceleyeceğiz. Fall Revolution serisinin üçüncü kitabı olan konumuz başlığa dönmeden önce yazardan biraz bahsedelim dilerseniz.
1954 yılında İskoçya’da doğan yazar, tam zamanlı yazarlığa başlamadan önce zooloji okumuş olup biyoloji, özellikle biyomekanik konusuna eğilmiş ve bu konuda yüksek lisans yapmış. Daha sonra bilgisayar programcılığı da yapan yazarın, bir tür “cyborg” eğitimi aldığını da görmek bizler için böylece mümkün oluyor.
McLeod, her ne kadar bilim kurgu yazarı olsa ve bunu da sanat ve zanaati ile hakkıyla başarsa da -ki üç Prometheus ve bir BSFA (British Science Fiction Association/Britanya Bilim Kurgu Birliği) ödülünün yanı sıra Arthur C.Clarke, Hugo, Nebula ve Locus gibi bilinen tüm önemli ödüllere de aday olması bunu kanıtlıyor.- esasen özgürlükçü sosyalizme gönül vermiş ve eserlerinde bunun sözcülüğünü de yapan bir yazar olarak dikkat çekiyor. Zaten incelememim konusu kitabın bağlı olduğu serinin adı bile kendisini açıklıyor; Fall Revolution/Sonbahar Devrimi.
The Cassini Division, okurlarını kahramanı Ellen May Ngwethu ile tanıştırarak açıyor. Karakter siyahi ve soyadı Afrika dilinde özgürlük anlamına geliyor. İlerleyen sayfalarda Ellen’ın Güneş Sistemi Birliği’nde önemli bir figür, yani birliğin elit askeri gücü The Cassini Divison/Cassini Tümeni’nin komutanı olduğu açık okuyucuya ediliyor. Bu arada kitabın ve tümenin isminin Satürn’ün halkalarına verilen isim olduğunu hatırlatmakta fayda var.
24.yüzyılda geçen kitabın sinopsisi şöyle; insanlık genetik olarak gelişmiş, uzun yaşayan ve temelde ikiye bölünmüş bir haldedir. Bir tarafta anarko sosyalist ve gevşek bağlarla yaşayan insan toplumu -ve küçük çapta ticaret yapan non-co’s/işbirliği yapmayanlar- diğer tarafta bilgisayar teknolojisi ile yarı AI yarı biyolojik olan post-insanlar yani yazarın deyimiyle; Rapture For Nerds/İnekler için Haz’a takılmış olanlar.
Post-insanların, sürekli olarak güneş sistemine virüs göndermeleri, klasik insanları, kimyasal mailler ve biyolojik bilişim teknolojilerine döndürmüş olması sebebiyle büyük ölçüde tehdit edememekte ve veri tabanlarında yaşayan post insanların üzerine gidilmesi gereğini hissettirmemektedir. Ancak ne zaman ki post insanlar Jüpiter’in uydusu Ganymede’yi önce ele geçirip sonra orada dış uzaydan işgalci Jovian ırkını bir solucan deliği ile güneş sistemine getirmeye karar verirler işte o zaman Ellen ve Cassini Tümeni’nin savaşması gerekir.
Son derece teknolojik ve fikir bazında iyi olan bu sinopsise bir de sosyo politik temsillerin eklenmesi kitabın elini yüzünü düzgün kılarken, kitabı güzel yazılmış fütüristik bir makaleden ayıran ana nokta ise Ellen’ın kendisi, yani kurgusal karakter oluyor. İki yüz yaşındaki, oldukça yenilikçi ve konvansiyonel olmayan düşünüşüne ek olarak, inisiyatif alan ama aynı zamanda çok ciddi olarak çocuk isteyen çok katmanlı bir kadın kahramanın günlük ve insani dertleri de görevle birleşince, tüm bu konseptler ete kemiğe bürünüyor ve nefes alıyor.
Kitabın çatışma sekanslarının, post-insanlara müdahale ederken bir anda yapay zeka tarafından devralınan askerlerden, güneş sisteminin sınırlarından getirilen bir kuyruklu yıldızla solucan deliği çalışmasının yok edilmesine kadar, konvansiyonel olmayan ve silahların konuşmadığı bir yapıda olması da kitabın kalibresine dair bir fikir sunuyor. O kadar ki, Ellen’ın başarıyla tamamladığı görevinden sonra ne kadar AI ne kadar eski Ellen olduğu da gri bırakılıyor. Her halükarda Ellen kendi kararlarını kendi veren bir anne oluyor ve sanırım yazarın da odak noktası olan yaşamın formundan ziyade tavrının tanımını belirlediğine dair konsepti de gayet başarılı temsil ediyor bu final.
Yurtdışından dilimize çevrilmemiş farklı bazı eserleri incelediğimiz bu köşemizde, tadımlık, kısa ancak ilginç konseptlerle bezenmiş bir başlığı konu edindik bugün. Umarız keyifle okursunuz.
Hoşça kalın.
İlginizi Çekebilir
S.Volkan Gün'ün Çevirisiyle R.A.Salvatore'nin...
Venüs’te Olası Yaşam İşaretçisi Gözlendi
Başat Bir Fantastik Eser Ve Onun İlk Tercüme ...
Enceladus’ta Bulunan Moleküller, Dünyadışı Ya...
Çocukluktan Yetişkinliğe Fantastik Bir Klasik...
Yeni Araştırma Evrenin Yaşını İki Katına Çıka...
Merhaba, ben Murat B.Sarı. Eğer sitemizi ilk döneminde takip ettiyseniz beni “Yarıaydın” olarak hatırlayabilirsiniz. Aslında bu rumuz hakkımda oldukça açıklayıcı denilebilir. Yani şu evrendeki bilginin ne kadarına hakim olabilir ki insan? Günümüz dünyasında “T” insan olmak makbul ve ben uzmanlığımın sanata dair herşey hakkında olmasını yeğliyorum. Umarım bunu birlikte başarırız. Yeni maceralarda görüşmek dileğiyle…