Bugün müzik kutusu kategorimizde, çağdaş kompozitörlerin belki de en çağı aşanı ve Hans Zimmer‘le birlikte film müziği endüstrisinin iki süper starından birini, belki bu kadar geç konu ederek ayıp bile etmiş olarak ağırlayacağız; John Williams.
1932’de New York’ta doğan besteci, 1952’de girdiği müzik dünyasında ilk Oscar‘ını da 1972’de kazanmıştı. Toplam beş kez kazandığı bu ödülün dışında birçok Bafta, Golden Globe ve Grammy de kazanan besteci, gerçekten sayısız kez de bu ödüllere aday oldu. Şimdi dilerseniz hiç beklemeden neo-romantizm ve senfonik temaların bu tartışılmaz bir numarasından seçtiğimiz dinletiye geçelim.
Evet, 1972’ye gidiyoruz; Fiddler On The Roof / Damdaki Kemancı, Wiliams’ın ilk Oscar’ı ve oradan çok tanıdık bir parça geliyor; If I were a Rich Man / Ah Bir Zengin Olsam, yani Lüküs Hayat‘ın da ana teması.
İkinci temamız Jaws – Ana Teması aslında basit denebilecek bir “beat”e dayansa da, konuya uygun soundtrack nedir sorusuna gerçek bir cevap oluyor. Oscarlı albümün bu teması yıllar yılı denize giren çocukların elleriyle yaptıkları yüzgece eşlik eden ritim olmuştu.
Şimdi geldik John Williams’ın muhtemel başyapıtına: Star Wars. İçindeki her bir parçanın fenomen olduğu bu serinin bir başka özelliği de 1978’deki bu harika albümden yirmi yıl sonra bile bestecinin klasik olabilecek eserler ortaya koyacağını kanıtlamasıydı. Star Wars Ana Teması’nı ve kanı kaynatan girişini dinliyoruz.
Hız kesmeden devam ediyoruz. Bir başka büyük isim bir başka senfonik zenginliğe geçelim; Superman. Tıpkı Star Wars gibi bir güç ve coşku kaynağı olarak, benzerlik sizin de dikkatinizi çekecektir.
Uçan süper adamdan uçan uzaylı ve çocuklara geçiyoruz. E.T.the Extra-Terrestial. İyi uzaylı temasının belki de bu ilk örneğinde çoıcuklarla iletişim kuran E.T.‘nin dramatik uçma sahnesi ve ona eşlik eden sevgi duygusu ile devam edelim: Flying/Uçuş.
Kamçılı Adam – Indiana Jones: Star Wars ile bir süper star olan Harrison Ford‘un bireysel olarak adını sinema tarihine yazdırdığı bu film, John Williams imzalı soundtrack albümü ile aynı anda son derece iyimser ve hareketli bir duyguyu izleyicilere aktarmayı başarmıştı.
Bundan sonraki üç temamız Williams’ın daha karanlık, daha sert ve daha etnik olan son dönem eserlerine yoğunlaşacak, İlki de Saving Private Ryan / Er Ryan’ı Kurtarmak‘tan geliyor. Hymn to the Fallen / Düşenlerin İlahisi. Üzücü, acı ve coşkun, düşenlere bir borç öder gibi…
1999’a gidiyor ve Williams’ın diskografisine çeşitlilik kazandıran temaların ikincisine geçiyoruz; biraz önce Star Wars’tan bahsederken sözü geçen, yani orjinal albümden yirmi yıl sonra klasik olan esere; Duel of the Fates / İnançların Düellosu. Dinlerken bile bir ışın kılıcı dövüşü seyrediyor gibi olacaksınız.
Williams’ın diskografi çeşitliliğine örnek olan üç temamızın sonuncusu ile dinletimizi de sonlandırıyoruz. Memoirs of A Geisha / Bir Geisha’nın Anıları. Gerçekten güzel bir uzak doğu filminin bu görece az bilinen etnik soundtrack albümü de bir o kadar başarılıydı. Öyle ki Oscar’ı Brokeback Mountain‘a kaptırsa da, Bafta, Golden Globe ve Grammy ödüllerini alarak rüştünü ispat etti. Biz de size bu albümün ana teması sayılabilecek Sauri’nin Teması ile veda ediyoruz. Farklı dinletilerde tekrar görüşmek dileğiyle.
İlginizi Çekebilir
Filminin Çok Ötesinde Bir Soundtrack Albüm – ...
Çağdaş Kompozitörler Serisi-9: Kompozisyonlar...
Çağdaş Kompozitörler Serisi-10: Tematik Kompo...
İnsanımıza Soundtrack’i Sevdiren Albüm: Mohik...
S.Volkan Gün'den Keyifli Bir inceleme: Heavy ...
Çağdaş Kompozitörler Serisi-8: Baba Oğul Salt...
Merhaba, ben Murat B.Sarı. Eğer sitemizi ilk döneminde takip ettiyseniz beni “Yarıaydın” olarak hatırlayabilirsiniz. Aslında bu rumuz hakkımda oldukça açıklayıcı denilebilir. Yani şu evrendeki bilginin ne kadarına hakim olabilir ki insan? Günümüz dünyasında “T” insan olmak makbul ve ben uzmanlığımın sanata dair herşey hakkında olmasını yeğliyorum. Umarım bunu birlikte başarırız. Yeni maceralarda görüşmek dileğiyle…